_________________
"Ha?"
Anlamaması oldukça hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi.
"O saat doğru değil."
"Neden burada o zaman.."
"Kullan diye."
"Yanlış dedin."
"Öyleyse yanlış saatte doğru zamanı bul ten."
Oğlan sertçe yutkunurken odadan çıkmak için hamle yapan adama tüm cesaretini toplayarak sordu.
"Bu saati ayarlamak bu kadar zor olamaz?"
"Öyleyse yap."
Adam ardına bakmadan odadan çıkarken bıkkın bir nefes alıp sehpanın üzerindeki yemeğin yanına geldi. Çok acıkmıştı bu yüzden saatle daha sonra ilgilenecekti.
...
"İlk uyandığımdan beri bir saat geçtiğini hesaba katarsam güneşin daha yeni batmakta olduğunu düşünebilirim. Bu da saat şuan öğleden sonra ikiyi gösteriyorsa bir saat kadar önce bir demek.. Hava yedide kararıyorsa.. Altı saat öncesini gösteriyor. Eğer sabah beşte uyanacaksam gece on bire kurmalıyım o zaman."
Bulduğu cevapla gülümserken bu kadar basit olmasını da tuhafsamıştı. Saati ayarlamak için ileri düğmesine bastığındaysa afallamıştı. Ah tanrı aşkına!
Saat düğmesi ileriye bastığında geri gitti. O da ileri düğmesine bastı ama tam çalışmıyordu ve ağır ağır ilerliyordu. Dudakları arasından bir küfür çıktığında onları birbirine bastırıp sabırsızlıkla saate basmaya devam etti. Burnuna dolan yemek kokusuyla karnından gelen sesleri duyunca sertçe yutkundu. Birşeyler yiyip devam etmesi gerekiyordu.
Saati kucağından indirip kitaplığın yanındaki sehpada duran yemeğe hızlı adımlarla yürüdü. Hızlıca yemeğini bitirip saate geri döndü.
🥂
Duyduğu alarm sesi ile kendine geldi.
Saat...saat 4.57!
Tanrım saati yanlış mı kurmuştu?!
Hemen yataktan kalkıp dün gece odasına getirilen beyaz gömlek ve Siyah pantolonu giydi üzerine. İndirdiği kendine büyük gelen pijamaları katlayıp dolaba yerleştirip kendini odadan dışarı attı. Yukarı çıkan merdiveni gözleriyle bulması saniyelerini almıştı. Hızlıca çıkarken kalan düğmelerini kapatmaya çalışıyordu. Burnuna gelen kokuyu takip ediyordu Çünkü mutfakta olması gerekiyordu.
Hızlı adımlarının yerini koşar adımlar almıştı ve sonunda mutfağa vardığında yaşlı bir kadının şarkı mırıldanarak bir şeyler pişirmekle meşgul olduğunu gördü.
"Affedersiniz"
Kadın yerinden zıplayarak kapının dışında kalan delikanlıya baktı.
"Ah sen yeni-"
"Saat 5.02"
Genç arkasında duyduğu sesle sarsılıp ağır ağır arkasını döndü. Adam Tabiri caizse dibinde Durmuş kaşları Çatık bir şekilde ona bakıyordu. Evet geç kalmıştı Ama bu kadar Sinirlenecek bir şey yoktu ki?
YOU ARE READING
BET ON BEAUTY +18 | Yuwin
FanfictionNe sigara, ne alkol, ne de madde. İnsan oğlunu kendine kumar kadar bağlayamaz asla. Çünkü insanoğlu doyumsuzdur, görgüsüzdür, açgözlüdür. Ne kadar verirsen ver doymaz. İşte bu yüzden kendini kurtaramaz ve yok olana kadar kumarla boğuşur. Zavallı i...
