Mahrumiyet

104 9 134
                                    


_________________________

Boynunda hissettiği soğukla istemsiz inlerken gözlerini aralamayı çalıştı. Ama bu oldukça zordu çünkü gece yine geç saatlere kadar adamı beklemiş ve öylece uyuya kalmıştı. O gözlerini aralamak için mücadele verirken boynundaki eller tenine bir ıslaklık değdirip duruyordu ve bedenini ürpertiyordu.

Gözlerini aralamak için verdiği savaşı yarı yarıya kazandığından gözlerini hafif aralamış ve adamın bir kaç santim yakınındaki yüzüyle karşılaşmıştı.

O buradaydı.

Yanı başında yaralarını dikkatlice açıyor, nefes bile almıyordu.

Daha önce de​ bantları yenilemişti ama ruhu bile duymamıştı onun. Sessizce pansuman yapıp sabah uyandığında yine gitmişti. İki hafta olmuştu ve çocuk alışmıştı buna. Adam gözlerini boynundan kaldırıp uyandığını farkettiğinde sebepsiz irkilmişti. Günler sonra onunla göz göze gelmiş, hatta belki de konuşabilecekti ve bu kalbinin çarpmasına neden oluyordu. Adam bakışlarını kalan bantları sökmek için boynuna düşürdüğünde derin bir nefes aldı. Konuşmayı her şeyden çok istiyordu, ama bir şeyler buna engel oluyordu ve o nefes almaya bile çekiniyordu. Bir süre sessizce adamın hareketleri izledi. Sessizliği adamın konuşmaya başlaması bozmuş, bu çocuğun irkilmesine sebep olmuştu.

"Arkadaşın panik atak geçirmiş."

Henüz adamın dediklerini idrak edememiş olan çocuk bir kaç saniye öylece durup söylenenleri içinden tekrar etmişti. Arkadaşın panik atak geçirmiş...arkadaşı...doyoung!

Anlamayı başardığında hemen uzandığı yerden doğrulup konuşmayı başardı. Her ne kadar sesi titrese ve tek bir kelime bile ağzından zar zor çıksa da soru sorabilmişti.

"Ne?"

Yuta aniden doğrulan çocuğa bakmış ama cevaplamak için söyleyecekleri bir anda uçup gitmişti kafasından. Çünkü çocuğun gözleri saniyeler içinde olmuş ve nefesleri sıklaşmıştı.

"Sakin ol. İyi şimdi. Taeyong seninle konuşursa iyi olacağını söyledi."

Çocuk adamın açıklamasını bekledi ama cevap almayınca sormak zorunda olduğunu farketti.

"Nasıl olmuş?"

"Bunu onunla konuşman daha iyi olur."

Adam kutuyu yanındaki çekmecenin üstüne bırakırken ayaklanmıştı. Soruya cevap verirken aynı zamanda oğlana bir telefon uzatmış ve ağır adımlarla odadan çıkmıştı. Adamın eline uzattığı telefonu incelemeye başlayan sicheng uzaklaşan adamın yalnızca alçalan ayakkabı seslerini dinlemiş ve açmıştı telefonu.

Bu onun telefonuydu. Rehberde iki isim vardı. Ve yuta belli ki polisi çağırmasından, jaehyunu aramasından ve de kaçmasından korkmuyordu artık.

Sicheng bunları daha sonra düşünmek üzere beyninin bir köşesine gönderirken arkadaşının numarasına tıkladı. Çok geçmeden telefon açılırken sicheng yine tanıdık ama beklenmedik sesi duyunca irkildi.

"Alo"

"Oha nasıl aldın telefonunu?"

"Taeyong?"

"Evet benim."

"Doyoung orada mı?"

"Duşa girdi ama çıkar birazdan."

BET ON BEAUTY +18 | Yuwin Where stories live. Discover now