12. Bölüm

346 60 6
                                    




Bu bölümde yeni bir karakter katılıyor aramıza 😍
Bakalım sevecek misiniz 🙈

Keyifli okumalar 🥰


☘️☘️☘️



12. BÖLÜM



"Nerede benim yeğenim?"

"İçeride, leydim."

"Açın kapıyı hemen, onu görmek istiyorum."

Nix'in, teyzesi Rominda'nın sesini duyar duymaz yüzüne neşeli bir gülümseme yayıldı.

Gelin hazırlığı yapılırken Rhesel muhafızlarına içeri kimsenin alınmamasını emretmişti. Nix, teyzesini tanıyordu. Düğün öncesi gereksiz bir tatsızlığın yaşanmaması için "Onu içeriye alın!" diye seslendi.

Çok geçmeden kapılar açıldı ve gelin odasına kızıl dalgalı saçlı, uzun, kalıplı, bir kadın girdi. Üzerinde kaslı ve biçimli bacaklarını saran bir pantolon, onun üstünde pantolonu gibi dar bir bluz vardı. Bluzunun her yerinden kemerler, silah askıları ve sarmal şeklini almış deri kayışlar geçiyordu. Aynı kayışlar kadının kollarına da bir yılan gibi dolanmıştı. Sırtında iki hançer, pantolonunun çizmesinde bir bıçak vardı. Yaz sıcağına rağmen elleri eldivenliydi. Derin yaka dekoltesinden, göğüslerine akan terler odaya vuran güneş ışığında parlıyordu.

Rominda Nix'le göz göze gelir gelmez terlerine aldırmadan ona yürüdü ve prensesi kollarının arasına çekti. "Ah, ateşböceğim! Güzelim. Prensesim."

Nix de teyzesinin terine aldırmadan ona sarıldı. Nasıl olsa henüz özel elbiselerini giyinmemişti. Üzerinde satenden bir sabahlık vardı ve altında külot dışında çıplaktı. "Seni o kadar özledim ki."

Rominda fısıldayarak "Ben de ateşböceğim. Ben de," diye mırıldandı. Gözyaşları Nix'in sabahlığına vuruyordu.

En son yedi ay önce Sagmua Krallığı'ndaki bir etkinlikte görüşmüşlerdi. O günden sonra teyzesinden yalnızca birkaç mektup alabilmişti.

Aslında Rominda uzun süre ortalardan kaybolmazdı. Çok gezerdi fakat asla arayı açmazdı. Ama uzun süredir Serkeşler'e karşı oluşturulan orduların komutasındaydı ve Serkeşler bir süredir rahat durmadığı için görüşememişlerdi.

Rominda geri çekilerek yeğeninin yüzünü ellerinin arasına aldı. "O kadar korktum ki Nix. Haberi aldığımda buraya geliyordum. Daha hızlı ulaşabilmek için arabayı bırakıp atla geldim. Neyse ki iyileşmişsin."

"İyiyim," dedi, Nix Rominda'nın yüzündeki elini tutarak. "Hiç böyle bir şey yaşanmamış kadar iyiyim."

Rominda gözlerinden dudaklarına akan gözyaşlarına aldırmadan Nix'in yanağından öptü. Nix, ıslak öpücüklerden hiç hoşlanmasa da bunun için söylenmenin sırası değildi. "Nasıl oldu, hayatım? Yediğin bir şeyden mi zehirlendin? Biri içeceğine bir şey mi katmış?"

Via Nix'ten erken davranarak "Aslında onun ağacını zehirlemişler," dedi. Gülünecek bir şey söylemese de gülümsüyordu. Rominda'yı o da özlemişti.

Rominda onu ve diğerlerini yeni fark ediyor gibi gözlerini odadakilerin üzerinde gezdirdikten sonra Via'da durdu. Nix'i bırakıp kollarını Nix'in vaftiz ablasına açtı. Via vakit kaybetmeden Rominda'ya sarılırken "Daha erken gelmeni bekliyorduk," diye söylendi.

Rominda, Via'nın söylenmelerine alışıkmış gibi üzerinde bile durmadan "Ben de seni özledim," dedi.

"Özlediğin belli oluyor, teyze. Yedi ayda sadece üç mektup."

TILSIMIN SESİWhere stories live. Discover now