30. Bölüm

375 62 30
                                    





Keyifli okumalar 💋

☘️☘️☘️

   30. BÖLÜM


"Sen gerçekten Zonan mısın?"

Bu soruyu sormam Zonan'da gülme isteği uyandırmışa benziyordu çünkü dudaklarını birbirine bastırarak bunu önlemeye çalışsa da başaramıyordu. Yatakta huzursuzca kıpırdandığımda bir elini belime koyarak üzerime eğildi. Diğer koluyla yataktan destek alıyordu. "Gerçekten Zonan'ım. Öyle olduğumu biliyorsun."

Onu şüpheyle süzdüm. Tereddüttüm olabilirdi ama beni yatağa yatırmış üzerimde uzananın Zonan olduğunu biliyordum. Eğer kesinlikle Zonan olmadığına inansaydım hâlâ burada duruyor olmazdım. Zonan fiziksel olarak güçlü olabilirdi. Ama büyü yapan bendim.

"Peki, bu nasıl... nasıl mümkün olabilir? Bu..." konuşmakta zorlanıyordum. Dudaklarımdaki kan geri çekilmiş ve kupkuru olmuştu. Zaten beyaz olan tenimin renginin biraz daha attığını görebilmek için aynaya ihtiyacım yoktu. Şok içindeydim. Saf ve pırıl pırıl bir şok.

Zonan, sanki üşüyormuşum gibi beni kendine biraz daha çekti. "Bunu yapan sensin ma lux."

Buna inanmak zordu. "Bunu yapmış olamam!" Gözlerim Zonan'ın gözlerine değdi. "Yapmayı bile bilmiyorum."

Zonan sanki beni korkutmaktan çekiniyormuş gibi kolunu yavaşça tamamen belime doladı ve bedenlerimizi birbirine kenetledi. Soğuk dudakları alnıma dokunurken geri çekilmedim. Belki şokun etkisinden belki de gerçekten korktuğumdan. Ona sokulma arzum her geçen saniye artsa da bu dürtüme karşı koyabilecek güçteydim. Demek ki hâlâ sağlam şeyler vardı.

"Belli ki içgüdüsel olarak biliyorsun."

Kaşlarım çatıldı. "Bu da ne demek?"

"Bazı öğretiler içgüdüseldir, güzelim. Bir refleks gibi. Yazı yazmayı denemek gibi. Kâğıt ve kalemi eline aldığında ne yapılacağını bilirsin."

"Bu mümkün olabilir mi?"

Zonan omuzlarını silkti. "Her şey mümkün olabilir."

Bir an için durup düşündüm. Cisimlenmek, temel tılsım derslerinde üstün körü işlediğimiz bir konuydu. Eğitmenlerime bu konuda daha fazla bilgi almak istediğimi söylediğimde ancak yirmi bir yaşımı doldurduğumda bununla ilgili eğitim alabileceğimi söylemişlerdi. Çünkü annemin güçlerini de taşıyordum. Annem o çukurda ölmeden önce bütün gücünü bana nakletmişti – kimse bunu nasıl yaptığını ya da gerçekten mümkün olup olmadığını bilmiyordu.

Güçlüydüm. Kendiminki ve anneminki olmak üzere iki büyücünün güçlerini taşıyordum ve vücudum bu güçleri hemen kabullenerek bağışıklık kazanmıştı. Dolayısıyla yaptığım büyüleri her zaman minimum seviyede tutardım. Yanlışlıkla fazla kaçması, çevremdekilere zarar verebilirdi. Bu yüzden aynı anda iki farklı büyü yaparken dikkat etmeye çalışıyordum. Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak, büyü akışımda bir sızıntı yaratabilirdi. Konsantrasyonumu kaybettiğimde bu sızıntı olumlu ya da olumsuz birçok şeye neden olabilirdi.

Şu anda olduğu gibi.

"Gücümün, elimde olmadan uyandığını mı söylüyorsun?"

Zonan başını yana eğip "Gücün zaten yeterince aktif, hayatım," dedi. "Sadece az önce yaşadığımız duygu yoğunluğunun yeteneğini tetiklediğini düşünüyorum."

Bu... mantıklıydı. Bununla ilgili okumuştum. Bir büyü üzerinde çalışıp yıllarca yapamayan ve neredeyse pes ettikten sonra herhangi bir duygu anında büyüsü uyanan büyücülere dair bir sürü örnekler vardı. Hatta bir defasında 413 yaşındaki bir büyücünün ilk defa elementine hükmedebildiğini okuduğumda şok olmuştum. Elementler yatkınlıklarımızdı. Tılsımlarımız gelişmeye başladığında yani on üç, on dört yaşlarımızdayken güçlerimiz yatkın olduğu elementi seçerdi. Ve o kadının tılsımları elementini dört yüz yıl sonra seçmişti.

TILSIMIN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin