43. Bölüm

267 46 1
                                    







37. BÖLÜM

- NİX -



Taht salonuna giderken ikimiz de sessizdik. Şimdilik buna minnettardım. Ama Zonan'ın sessizliği uzun sürerse bu beni olumsuz etkilemeye başlayabilirdi. Özellikle çocuk kısmıyla ilgili.

Zonan'a her şeyi anlattığımda – bir dağ lideriyle görüştüğümü, onu hayata döndürmem için bana yardım ettiğini ve bu sabah rüyama girip anne olmamla ilgili söylediklerini – sükûnetli bir sessizliğe bürünmüştü. Ona ne hissettiğini sorduğumda dudaklarıma küçük bir öpücük bırakarak "Bunu düşünecek zamanımız olacak," demişti.

Aslında bu iyiydi. Bu konuyu ben de hemen konuşmak istemiyordum. Yalnızca çocuk meselesi değil, Lorana'nın anlattıklarından sonra Avoria'da bazı şeylerin değiştiğinin farkındaydım. Kalkanın yırtılması, yer altı geçitlerinin oluşması, Zonan'ın vurulması, benim ölmem, elinde bir notla Aliça'nın Frigga'dan çıkıp gelmesi... Bunca şeye rağmen bazı şeyleri düşünmeyi ertelemek ilginç bir şekilde rahatlatıcıydı.

"Arka kapıdan girmek istemiyorum," dedim Zonan'a, sağdaki koridora dönmeden önce.

Durup bana bakarak baştan aşağı süzdü. Kıyafetim konusunda mızmızlansa da pek sesini çıkarmamıştı. Her ne kadar tenimi fazla kişiyle paylaşmak istemiyor olsa bile cüretkâr seçimler yapmam hoşuna gidiyordu ve en önemlisi kararlarıma saygı duyuyordu.

Saçlarını sıkı sıkı topladığı için göz kenarları olduğundan biraz daha sivrilmişti. Tek kaşını kaldırarak "Taht odasına ortak kapıdan mı girelim?" diye sordu. Kral, kraliçe, imparator ya da bunun gibi şeyler, taht odasına en son girer ve arka kapıyı kullanırdı. Ama bugün ortak kapıdan girmek istiyordum. Mahkûmun yanında geçmek, kokusunu almak, ona dokunmak istiyordum. Bu anı, Zonan'ın vurulma haberini aldığım andan beri bekliyordum. Ne yapacağımı planlayacak bol bol vaktim olmuştu.

"Evet," dedim, kararlı bir şekilde.

Neyse ki Zonan itiraz etmedi ve koridora dönmeden benimle birlikte yürüdü.

Bugün siyah giyinmiştim.

Bugün olmam beklenilen siyahlar içindeki kraliçeydim. Txerrea kraliçesi.

Deri kumaş belime kadar gövdemi sarıyordu. Yakası kalp şeklindeydi. Ve dolgun göğüsleriniz olduğunda kalp yakalar çok tehlikeli görünebiliyordu. Benim de bugünkü amacım tehlikeli olmaktı.

Tül eteğim yere kadar uzanıyor ve yalnızca mahrem yerlerimin üzerinden geçiyordu. Yani bacaklarımın arasından. Bacaklarım olduğu gibi açıktı. Bileklerimin bir karış üstüne çıkan siyah topuklu ayakkabılar giyiyordum. Bir bacağımda iki kayış kemeri, diğerinde bir kayış kemeri vardı. Özel hançerlerimi ve Via'dan arakladığım bıçağı yerleştirdiğim kemerler. Kollarımda da bu kemerlerden vardı ama onların arasına silah sıkıştırmamıştım. Havalı duruşları hoşuma gitmişti.

Saçımın bir kısmı dalgalar halinde topluydu ve toplu olmayan dalgaların arasına karışıyordu. Tacım başımdaydı. Dün Lorana "Txerrea, kraliçesinin olmasına alışkın değil," demişti. Onlar alışana kadar tacımı çıkarmayı düşünmüyordum. Zaten büyük değildi ve kıyafetime de yakışmıştı.

Bir köşeyi dönüp taht odasının büyük kapısının önüne geldik. Zonan çenesiyle işaret verdiğinde kapının yanındaki muhafızlar, mimikleri dahi oynamadan kapıyı gürültüyle iki yana açtılar.

Salon doluydu. Baronlar, valiler, onların eşleri, saray soyluları, meclis üyeleri, Zonan'ın özel şövalyeleri ve muhtemelen orada burada gezinip haber toplayarak beslenen bir avuç vasıfsız insan.

TILSIMIN SESİKde žijí příběhy. Začni objevovat