¹

806 45 60
                                    

Kimsenin sevmediği ama katlanmak zorunda olduğu o ses duyulduğunda, herkes mi bilemem ama çoğunluğun panoya koştuğunu kapı kapalı olmasına rağmen duyabiliyordum. Koridorda bağıran bağırana.

"Sınıflar açıklandı!!"

Asansör sistemi denilen şey okulumuzda da varolduğu için (maalesef) yeniden sınıflarımız değişmişti. Yanıma akın eden sınıf arkadaşlarımın heyecanı ile ben de ayaklanmıştım ve koridora çıkmıştık. Mahşer yeri gördüğümü iddia edemem ama görmüş olsam böyle bir şey olurdu diye tahmin ediyorum.

12-C
- Seo Changbin
- Lee Minho
...

12-D
- Hwang Hyunjin
- Yang Jeongin
...
- Han Jisung
- Kim Seungmin
- Lee Felix
...

"Oh tamam aynı sınıftayız" diye bağıran Jisunga karşın ben de bağırmıştım.

"Dur bağırma"

"Çıksak mı şurdan" diye bağıran Felix de eklenmişti aramıza.

"Bence de" demiştim ve sağ salim çıkıp, koridorun ucundaki pencere kenarına doğru yürümüştük. En sonunda varınca da yorumlamaya başlamıştık.

"D'de kalmışım amına koyayım"

"İkincisin salak otur da şükret"

"O da var. İkinci olmuşum ikinci" demiştim bastıra bastıra.

"Birinci kimdi" diyen Felixin sorusu kısa çaplı bir kalp krizi geçirtmişti bana.

Hwang Hyunjin.

"Hyunjin pezevengi" demiştim tıslayarak.

"NOLMUŞ LAN B'DEYDİ O" diye bağıran Jisunga karşılık konuşmaya başlamıştım.

"O yüzden zaten. B'deyim diye havalanınca bi foslamıştır. Kankilerinin hepsi de C'de zaten. Kimle ne konuşmayı planlıyor acaba bizim sınıfta"

"Sana sarmazsa gel alnıma tükür kanka" demişti başından beri sessiz kalan Seungmin.

"Benden uzak. Tanrıya yakın"

"Hiç sanmıyorum" diye gevelemişti ağzında tekrardan.

Belli etmesem de benim de aklımı kurcalamıştı Hyunjinin yalnız olması.

"Jeongin" diye seslenmişti çekingen bi tavırla Felix.

"Noldu?"

"Kanka şey"

Kem küm etmesine sinirlenip kaşlarımı çatmıştım.

"Anlatacak mısın Felix?"

"Of. Doyun varya."

"Sormaya korkuyorum ama hangi Doyun?"

"Dershanedeki" kaşlarım daha da çatılmıştı.

"Nolmuş o gerizekalıya"

"Seni sordu bana"

"Derdi neymiş?"

"Konuşmak istiyorum dedi"

"Sen ne dedin"

"Beni bulaştırma kendin hallet dedim"

"Neyse iyi demişsin. Ben geliyorum hemen" diyip ayrıldım yanlarından. Sinirlerimi en tepemde hissediyordum.

Kollarımı çemreyerek ilerlediğim koridorda karşıma çıkan herkesi boğasım geliyordu. Zar zor ulaştığım tuvalete girer girmez yüzümü yıkamak için lavaboya uzandım.

4-5 kere yüzüme su çarpıp geri çekildiğimde normalde peçete olması gereken ama özel okulda olduğumuz halde asla peçete olmayan peçeteliğe doğru ilerledim. Ve tabii ki peçete yoktu.

Kabinlerin içine teker teker baktım ve yine peçete yoktu.

"Tanrım şu okulda ne zaman peçete olacak" diye bağırırken kabinin birinden bi çocuk çıkmıştı. Arkamı dönüp çıkana baktığımda Hyunjinden başkasını görmediğim kesindi.

Korkak gözlerle cebinden çıkardığı selpak paketini uzatmıştı yavaşça. Ben de yüzümdeki siniri olabildiğince silmeye çalışıp "sağol" diyerek almıştım elinden.

Ben peçete ile cebelleşirken o da çoktan ellerini yıkamıştı. Tekrardan teşekkür ederek geri vermiştim paketi.

"Jjong gergin" demişti, o nefret ettiğim lakabım ile seslenerek.

"11-C'de kalan lakaplarımızı kullandığımızı bilmiyodum" demiştim geçen seneye gönderme yaparak.

"Peki kusura bakma" demesinin ardından hiçbir şey demeyip çıkmıştım oradan.

"Hepsi mi beni bulur" diye serzenişlenerek yürümeye başlamıştım. Çalan zil ile de arkadaşlarımın yanına gitmek gibi bi zahmete bulunmayarak sınıfa gitmişim. Sınıf değil ahır.

Sırama geçip uyuma planlarıyla sınıfta ilerlerken yalaşık kızlardan biri yolumu kesmişti.

"Jjong-shi anketimize katılmak ister misin~" demişti tatlı olduğunu sanarak.

"Hayır."

"Hadi ama"

"Git başımdan bir" diyip elimin tersiyle itmiştim kızın omzunu. Oscar ödülü alabileceği (!) bir perofmrans sergileyip bağırmaya başlamıştı. Bense sırama geçip biraz rahatlamak için başımı kollarıma koyup gözlerimi kapatmıştım.


~


Okuduğun için teşekkür ederim!

seugmincikk ❤️‍🩹

üç kılıç | hyuninWhere stories live. Discover now