¹⁹

124 15 45
                                    

Yılbaşında günler kala okulda sadece denemeye girip soru çözüyorduk. Hyunjinle de yer değişikliği yapmamıza kızan hocaların dersleri harici ayrı oturuyorduk. Bu sefer eskiden yaptığı gibi espriler de yapmıyordu. Temas da etmiyordu. Ama ben malım ya. Hâlâ adım bekliyordum. 

Benden ziyade arkadaşlarımın hayatları güzeldi aslında. Changbin ve Felix güzel ve tutkulu bi ilişki yaşarken Jisung ve Minho hafiften sıkıntılıydı. Sıkıntının sebebi de Minhonun sıra arkadaşı Jungwoo idi.

❤️  💬  ✈️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❤️  💬  ✈️

lminhoe ikimiz de formaları düzgün giymişiz bu anı ölümsüzleştirmek istedim

junqwq : yha 😝
lminhoe : 🤭

jjisungh : ya ne tatlisiniz oyle ☺️
lminhoe : sen daha tatlisin 🫶🏻

"Of zaten saçlarını boyattı bir de böyle elalemle fotoğraf atmaya başladı"

"Elalem dediğin 3 yıllık arkadaşı Minhonun"

"Jungwoo bi kere çok cringe. 2016' da kalmışçasına. Yani Minhoyla nasıl anlaşıyor anlamıyorum"

"Niye ya"

"Of kafayı yiycem. Benimle beraber zibilyon tane post atmış olması Jungwooyu kıskanmayacağımın anlamına gelmez"

"Kıskanıyosun demedim ki"

"Ya of tamam uzatma kıskanmıyorum işte"

"Dinlemiyosun ki beni" diyip sıradan kalkıp gitmiştim sınıftan. Zaten kendimi değersiz biri gibi görüyordum. Böyle olduğu zamanlarda da dayanma gücüm kalmamıştı artık. Hava ne kadar soğuk olsa bile dışarı çıkmak istemiştim o an. Yılbaşında kar yağar mı acaba diye düşünmüştüm kendi kendime. Bu sırada yanımda bir beden belirmişti. Ayaktaydı. Yüzüne bakmak istemiyodum zaten. Biliyordum kim olduğunu.

"Hava soğuk" derken elinde benim ceketim olduğunu fark etmiştim.

"Havanın soğuk olduğunu fark edemeyecek kadar aptal değilim sağol. Beni çok defa aptal yerine koydun gerçi" derken son kelimelerimi başımı diğer tarafa çevirerek ve sessizce söylemiştim.

"Giymeyecek misin"

"Üşümüyorum ben." derken başımı tekrar önüme çevirmiştim.

"Ama ben üşüyorum. Senin soğukluğundan" diyip oturmuştu yanıma. Omzuma bıraktığı cekete hiçbir şey yapmamıştım. Öylece duruyordu omzumda. Dirseklerimi dizlerime, ellerimi de başıma yaslayarak yere eğmiştim başımı. Göz yaşlarım yeterince aktı. Kendimi tutmam lazım bu sefer.

"Jeongin" derken o da yaşlandığı yerden doğrulmuştu. Belli belirsiz dinlediğimi belirttiğimde bi süre sessiz kalıp tekrar konuşmuştu.

"Çok hata yaptım evet. Farkındaydım hatalarımın. Ama ben anladım artık sana yemin ederim. Ayrıldım Shuhua'dan. Korktum ayrılırsak ne yapacağım diye. Ama seni kaybetmek daha çok korkuttu beni. Affet beni ne olursun" demesinin ardından gözlerimi ovmuştum yavaşça. Sonrasında da derin bi nefes alıp verip konuşmuştum.

üç kılıç | hyuninWhere stories live. Discover now