²

437 41 60
                                    

Bomboş geçen günlerimin ardından, az biraz olsun heyecan getirecek olan o gün gelmişti. Haftanın ilk günü, yeni sınıflar.

Ne kadar böyle şeyleri önemsemesem de heyecanlıydım. Kahvaltıda sadece portakal suyu içip, babamın kahvaltısını bitirmesini bekliyordum.

En sonunda bitirdiğinde de beraber evden çıkmıştık. 10 dakikalık yolu babam yavaş yavaş gittiği için biraz sinirlenmiştim ama arabadan ayrılıp babama veda ettikten sonra okul bahçesine giriş yapmıştım.

Havalar daha yeni soğumaya başlıyordu. Bizimkiler bahçede mi diye bakınırken Felix ve Seungmini görmüştüm ve yanlarına adımlamıştım. Teker teker selamlaştıktan sonra oturdukları bankta ben de yerimi almıştım.

Okulun bahçesi baya küçüktü, yani oturduğumuz banktan arka bahçe dışında her yeri görüyorduk. İçim daralıyordu her seferinde.

"İlk ders ne"

"İlk ders ne Seungmin"

"Fizik"

Başımı sallamıştım.

"Ne diye sayısaldaysam" diye serzenişlenen Felixe göz devirmiştim.

"İki yıl oldu amına koyayım hâlâ dertleniyosun"

"Ezberim kötü"

"Dünyanın en mantıklı sebebi"

"Jeongin tanrı aşkına ne oldu sana?" diye çıkışmıştı birden Seungmin. Haklıydı o yüzden karşılık vermemiştim. Diğer ikisinden de ses çıkmadı uzun süre.

Çalan zil ile beraber sessiz bi şekilde çıkmıştık merdivenlerden. Sanırım Seungminin sorusu Felixin de aklını kurcalıyordu.

Sınıfa vardığımda herkesin rastgele oturduğunu görmüştüm. Ve bir de biriyle kavga eden Jisung. Yanına doğru gittiğimde Jisungun ses seviyesi artmıştı.

"Baksana dolu benim yanım, bak Jeongin var" derken gözlerini açarak beni gösteriyordu. Çantamı masanın üstüne koyup sandalyeme oturduğumda Jisungun bu haline gülmüştüm.

"Noluyo Jisung?"

"Ya senin sırana oturmaya çalışıyor bu!"

"Adım var benim adım."

"Yeonjun, bak Jisung benimle oturmak istiyormuş. Başka yer mi yok?" demiştim ikisinin aksine sakin bi şekilde.

"Sence Beomgyuyla oturmak istiyor muyum"

"Belki de bu aranızdaki buzları eritmek için bi fırsattır" derken ellerimi birbirine kenetleyerek Polyanna kılığına girmiştim. Bu yaptığıma karşın sağ tarafımdan bir kıkırtı gelmişti. Dönüp kim olduğuna baktığımdaysa cam kenarında en arkaya oturan Hyunjini görmüştüm. Biz de orta en arkadaydık zaten. Fazla uzatmadan çekmiştim gözlerimi.

Önüme döndüğümde ise, yaptığım şeyin işe yaradığını, yani Yeonjunun gittiğini görmüştüm.

Fizik hocası sınıfa gelip ders anlatmaya başlamıştı. Yeni konuya geçtiği için uyuyamamıştım bu sefer.

Zil çaldığında hoca beni yanına çağırmıştı. Bana meraklı gözlerle bakan arkadaşlarıma 'siz gidin ben gelirim' gibi kısa bir açıklama yapmıştım.

"Yang Jeongin..." dediğinde kafamı sallamıştım.

"Senden bi sınıf grubu oluşturmanı istiyorum?"

"Tabi hocam."

"Numaram sende var değil mi?"

"Var evet. Ben bugün eve gidince kurarım."

üç kılıç | hyuninWhere stories live. Discover now