³

274 31 34
                                    

Sesli bi of çekmiştim. Çünkü ders biyoloji. Ve ben tam anlamıyla nefret ediyorum bu dersten.

Arada bi yanımda oturan Jisung'la laflaşsak da o kadar sıkıcı bi dersti ki. Kurtarıcılarımız olarak derste espri yapanlar harici.

Ve en sonunda o kutsal soru yükselmişti sınıftaki birinden.

"Hocam siz askerliği nerde yapmıştınız" ...

Bütün sınıf biliyordu kimin bu soruyu yönelttiğini. E herhalde bilecekler aynı sınıftayız amına.

Hyunjinin sorduğu soru işe yaramış olacak ki hoca hararetli bi şekilde anlatmaya başlamıştı. Bazen Hyunjine bakıyordum. O da bana bakıyordu. Gülüyordu. Ben de gülüyordum.

Hocanın anlattıkları ile ilgili, yine sandalyesini geriye çekerek bana yaptığı esprilere tepki veriyordum.

Hyunjinin bana yaptığı son espriye gülerken bi anda hayıflanış duymuştum arkamda. Jisung'a döndüğümde bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu. Ve Hyunjine doğru dönüp o cümleyi kurdu.

"JEONGİN'DEN BAŞKASINI BİLMEZ MİSİN SEN? JEONGİN BAK JEONGİN GEL JEONGİN GÜL!"

Bu soru karşısında Hyunjin hiç bekletmeden "sanane yarram" diyerek, tabii son kelimeyi kahkahası ile harmanlayarak cevap vermişti.

Bense hiç sesimi çıkarmamıştım. Jisung haklıydı.

~öğle molasında, yemekhanede

"Ne zaman patlıcan yapmayı bırakacaklar" demişti Seungmin ağlamaklı sesle.

"PATLICANA LAF ETTİRMEM. KURBAN OL" diye çıkışmıştı birden Felix. Jisung ve ben ikisinin haline gülerken, ikisi bu mükemmel konu hakkında müzakere yapmaya başlamıştı.

Güldükten sonra tekrar tepsime dönmüştüm. Karşımda Felix olduğu yerde minicik kaldığı için arkasındaki masaları falan görebiliyordum. Ve gördüm de. Başımı kaldırdığımda onunla gözgöze gelmiştim. Az önce ağzıma tıktığım patlıcan boğazıma kaçmıştı. Öyle olunca da okulun bütün peçete sermayesini tüketmeye yeminliymişçesine peçete alan Felixin tepsisinden peçete alıp kendimi kurtarmaya çalışmıştım.

Bunlar olurken tabi utançtan yerin dibine girdiğimden dolayı tepsimi alıp ayağa kalkmıştım. Ben kalkınca da sanki birini bekliyormuş gibi arkamdan diğerleri de kalkmıştı. Tepsimi bırakıp su içmek için sebile ilerledim. Suyu alıp içerken yine gözgöze gelmiştik. Ama bu sefer ölmemiştim! 💪🏻.

Yemekhaneden ayrıldığımızda gerildiğim için ellerimi pantalonuma siliyodum. Diğerleri bu halimi fark etmiş olacak ki sormuşlardı.

"Jeongin noluyo"

"Ha efendim Felix"

"Noluyo dedim. Gergin gibisin"

"Yok, yok bi şey."

"Şu Hyunjin." diye başlamıştı sözüne Jisung.

"Bence senden hoşlanıyor" diye de devam ettirmişti. Boş gözlerle bakmıştım yüzüne.

"Sen eskiden ondan hoşlanmıyor muydun?"

"Öyleydi. Ama eskidendi. Şimdi, ben onu benden nefret ederken sevmeme ve şu an unutmuş olmama karşın benden hoşlanmasını istemiyorum."

"Ben anlamadım"

"Diyo ki,  ben onu severken o benden nefret ediyordu. Şimdi ben onu sevmiyorum ama o beni seviyorsa da istemiyorum öyle bi şey diyo" diye neredeyse kurduğum cümleyle aynı olan 'açıklama' cümlesini kurmuştu Seungmin de.

üç kılıç | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin