195 33 33
                                    

Yemekhane sırasına girdiğimizde Hyunjinle arka arkaya denk gelmiştik. Sıra dediğime de bakmayın birinci sınıflar gibi tek sıra olmuyorduk yani.

Tepsimi alıp çorbaların önüne geldiğimde çorbanın ne olduğunu sormuştum.

"Abla ne çorbası"

"Tarhana ablam alın için sıcak sıcak" demişti o da. Tereddüte düşmüştüm aslında.

"Alsam mı ki ya" diyip düşündükten sonra almamaya karar verip ilerleyecektim ki Hyunjin durdurmuştu beni.

"Al al iç. İyi olur" diyip çorba kasesini tepsime koymuştu. İtiraz etme hakkım yoktu sanırım.

Yemek sırasından çıktığımızda da afiyet olsun diyip bizimkilerin yanına gitmiştim ben de. Hiçbiri çorba almamıştı ve benim almama şaşırmışlardı tabi.

"Çorba ne alaka"

"Hyunjin ısrar etti"

"Hâlâ ne alaka"

"Ya al iç dedi koydu tabağıma. Hiç yemedim ki daha önce" dedigimde hepsi tek kaşını kaldırarak izlemişti beni. Yerinde bir tepki.

Ben onları takmayarak bir kaşık çorbadan almıştım. Dediğim gibi ilk kez olduğu için gergindim ama. Bu çorbanın tadı baya iyi gelmişti.

"Beğendim güzel çorbaymış." derken birinin bana seslenmesi ile duraksamıştım. Bu sesin tanıdık olması ile daha da duraksamıştım.

"Jeongin!" diyerek karşıma geçen kıza bakmıştım kafamı kaldırarak. Koştuğu için soluklanıyordu sanırım.

"Efendim?"

"Geçen gün Doyun benim hesaptan yazmış sana. Görünce çok kızdım tabi yani salaklığa bakar mısın"

"Ne diyeceksen de ve git Haewon"

"Kusura bakma diyecektim. Yazmak istemedim tekrar."

"Sıkıntı değil"

"Biz de Doyunla ilkokul arkadaşıyız. Evlerimiz baya yakınmış şaşırdım. Buluştuk yani görmüşsündür illa" derken ben çoktan yemeğime dönmüştüm zaten.

"Küçükken de çok yakındık. Bizim eve gelirdi annelerimiz falan tanışıyor. Okulda da sıra arkadaşıydık. Her şeyimi bilir o benim" o bunları anlatırken ben susmayacağını bildiğimden tepsimle ayağa kalkmıştım. O da peşimden gelerek asla merak etmediğim bilgileri vermeye devam ediyordu.

"Yani sana şöyle söyleyeyim 31'in ne olduğunu o anlatmıştı bana o derece yakındık yani. Sonra ortaokula geçince bozuldu tabi samimiyetimiz." demeye devam ederken ben sebilden su doldurmuştum ve içerek yürümeye başlamıştım. Peşimdeydi tabii ki. Bizim sınıfların olduğu kata geldiğimde de erkekler tuvaletinin önüne gelip elimdeki plastik bardağı Haewona vermiştim bir şey demeden. O da sorgulamamıştı zaten. Erkekler tuvaletine girip kapıyı kapattığımda da kesilmişti sesi.

~

Boş bi öğle teneffüsü geçirdikten sonra, spor salonunda sıra olmuş hocayı bekliyorduk. En sonunda geldiğinde de yoklamayı alıp bizi serbest bırakmıştı.

"Napacaksın?"

"Bilmem, sınıfa çıkasım var"

"Ona göre voleybola katılacaktım da. Benimkiler de sınıfta oyun oynayalım diyorlardı. Gel çıkalım" dediğimde beraber çıkmıştık spor salonundan.

Sınıfa vardığımızda arkadaşlarımın bana olan bakışları beni korkutmamış değildi.

"Jeongin sen de bizimle mi kankasın Hyunjinle mi belli değil" demişti Jisung
bu sırada da Hyunjin yerine geçmişti. Benimkiler de Jisungla benim sıramda uno oynuyordu.

üç kılıç | hyuninWhere stories live. Discover now