¹⁸

133 15 24
                                    

Denemeden çıkmıştık. Öğle arasında havalar iyice soğuduğundan dışarı çıkamıyorduk artık. Bizimkilerle bi sıranın etrafına toplanıp laflaşırken yanımıza gelen Heeseung dikkatimizi dağıtmıştı.

"Jeongin"

"Efendim?"

"Bi şey diycem sana"

"De"

"Sana diycem" derken başıyla yalnız olmamız gerekteğini işaret ediyordu. Ayağa kalkıp koridorun kenarına gitmiştik.

"Ben Hyunjinden hoşlanıyordum. Bugün ona karşı nasıl davranmam gerektiğini anlayabilmek için ona açıldım. Bana başka biri olduğunu söyledi. Shuhua mı diye sorduğumda da evet dedi. Ben normalde laf taşıma yapmam ama böyle bi şey yaşayınca senin de bilmen gerektiğini düşündüm." demesiyle gerçekten yıkılmıştım.

"Heeseung seninle pek tanışmıyoruz ama eğer dediklerinin aslı yoksa eğer bu senin için kötü olabilir"

"Hayır bunun için neden yalan söyleyeyim ki? Hyunjin benim için aynı sınıfta olduğum ve dış görünüşü için hoşlandığım biri sadece. Heves yani. Ciddi duygular içinde olsaydım bile yapmazdım böyle bir şey"

"Tamam. Tamam teşekkür ederim" diyip gitmiştim yanından.

jeongin & hyunjin wp dm

Siz
cikista bir yere gitme
beni bekle
konusmamiz lazım

Hyunjin
tamam soylerim anneme de
ne alaka
noldu

görüldü

Telefonları vermiyor olmamız ilk defa işe yaradığında onun suratını görmek zorunda kalmadığım için şükretmiştim. Ellerim titriyordu sinirimden.

Girdiğim tuvalet kabininden çıkıp yüzüme su çarpmıştım bir iki kez. Ellerimi mermere dayayıp su damlalarının yüzümden damlasını izlerken Jae gelmişti. Kapıyı kapatıp ellerini cebine koyarak bana bakmaya başlamıştı. Ben de aynadan bakıyordum yüzüne.

Peçete alamıyordum. Peçete var mıydı yok muydu onu da bilmiyordum gerçi de. Jae de direkt peçeteliğin yanında duruyordu.

"Kurulamayacak mısın?" demesinin ardından üstüne doğru yürümüştüm.

"Çekil" derken çekilmek yerine daha da önüne geçmişti peçeteliğin.

"Ya bak zaten gerginim bir de seninle uğraşamam." diyip kapıya yöneldiğimde bir eliyle de kapıyı tutmuştu.

"Derdin ne senin ya"

"Sensin derdim" derken bir adım üzerine gelmişti. Ben de bir adım geriye çekilmiştim.

"Siktir git uğraşma benimle"

"Uğraşırım. Sen nasıl Hyunjinle uğraşıyorsan ben de seninle uğraşırım." derken üzerine gelmeye hâlâ devam ediyordu. Ben de geriye gitmeye. Kalçam mermere değdiğinde bi korku kaplamıştı içimi.

"Nereye kaçacaksın Jeongin" demesinin ardından ona yumruk atacaktım ki bir anda iki elimi de tutmuştu. Bacaklarımı hareket ettiremiyordum zaten. Öyle bir temas ediyordu ki bana.

"Bak çekil. Yaptığın suç seni dava ederim. İMDAAAT" diye bağırmama karşın ellerimi tek eliyle tutup bir elini de ağzıma götürmüştü.

"Bir seni istiyorum ben. Şimdi çökeceksin ve dediklerimi yapacaksın önümde. Tamam mı" diyip elini çekip dudaklarıma uzanmıştı ki başımı yan tarafa çevirip tekrar bağırmıştım. Boynumu emmeye başladığında da var gücümle yardım edin diye bağırmıştım. Hızla açılan kapıdan içeriye giren 7 çocuktan en önde duran Hyunjin bir anda Jaeyi omzundan çekip kafa atmıştı. Jae sendelediğinde yakalarından tutup diğer eliyle de yumruk atarken ben yere çökmüştüm. Yanıma gelen arkadaşlarım bana dokunmadan teselli etmeye çalışıyorlardı beni.

üç kılıç | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin