¹¹

162 23 41
                                    

Kahvaltının üzerinden bir kaç hafta daha geçmişti. Sınav senesi olduğundan mıdır, günler ya çok hızlı ya da çok yavaş geçiyordu. Girdiğimiz denemelerde sonuçlarımı yükseltmiştim. Bir ay sonra tekrar değişecek olan düzende sınıf yükseleceğim kesindi.

Şu anda da teneffüsteydik. Ama matematik dersinden çıktığımız için hoca bizi bir nevi sınıfa hapsetmişti.

Çantamı açıp fotokopi alacağım sırada çantama attığım bilekliği görmüştüm. Hyunjinindi. Her hangi bir hırsızlık için değil de, aklımdaki şüphe için almıştım yanıma.

Öğretmen sınıfa gelip sürenin dolduğunu belirtip bizi serbest bıraktığında çoğu kişi sınıftan çıkmıştı. Seungmin ve Felix de yeniden yanımıza geldiğinde konuşmaya başlamıştık. Bu sırada Hyunjin de yerlere bakınıyordu. Aradığını bulamayınca yanımıza gelmişti.

"Ya bileklik gördünüz mü?"

"Hmm nasıl bir bileklik" demiştim düşünür gibi yapıp.

"Böyle kahverengi kordonlu. Siyah deri gibi bir sey var aparatlı."

Ben de bu sırada hâlâ elimde olan çantadan bilekliği alıp dışarı çıkarırken konuşmuştum.

"Buna benzeyen bir şey mi"

"Evet tam böyleyd- Jeongiiiin" derken burnundan nefes vermişti.

"Kaç gündür bunu arıyorum. Hediye olmasa umrumda olmazdı"

"Bana gelip sorsaydın günlerce aramana gerek kalmazdı"

"Niye aldın ki"

"Tam olarak az önceki surat ifadeni görebilmek için"

"Ağzına sıçarım"

"Verdiğime pişman oldum. Hadi git başımdan" dediğimde bir şey demeden gitmişti yanımdan.

"Ha bir de. Whatsapp'tan da engelimi aç. Fizik grubuna seni alamıyorum."

"İyi, açarız"

Çok geçmeden teneffüs zili çalmıştı. Sınıf da yavaştan dolmaya başlayınca bu sene yeni gelen Heeseung takılmıştı gözüme. Hyunjine bakıyordu.

"Heeseung Hyunjini mi izliyor bana mı öyle geldi?" diye sormuştum Jisunga.

"AY DİMİ. Bana da öyle geliyor son günlerde. Sürekli soru götürmeler falan."

"Neyse bakalım" demiştim uzatmadan. Heeseung da önüne dönmüştü. Hyunjine en uzak olan yerde oturuyordu yazık. Zor oluyordur bakması.

Ders başlayınca matematik hocası sınıfa gelmişti, ikinci ders olduğundan son on dakika hocayla sohbet etmeye başlamıştık.

"Heeseung hayırdır çok mu aşıksın Hyunjine" diye sormuştu hoca. Hoca sanane amk.

"Yok hocam, dışarıya bakıyordum ben. Hyunjin cam kenarında olduğundan size öyle gelmiştir"

"Ha ben yanlışım yani. Öyle diyorsun bana"

"Yok hocam. O anlamda demedim"

"Neyse. Hyunjin aşıkların artıyor bak" demişti hoca. Hoca ne diyosun hoca. Hyunjin de karşılık olarak sadece kıkırdamıştı. Noluyor bu amk sınıfında.

Pek sorgulamadan tekrar Heeseunga baktığımda yine Hyunjine bakıyordu. Ha bu arada Hyunjin bir de sınıf başkanı olmuştu.

Ders nihayet bittiğinde yemekhaneye çıkmıştık. Jisung için Minhoyu görebileceği en rahat yere oturduğumuzda mecburen ben de Hyunjini görüyordum.

üç kılıç | hyuninWhere stories live. Discover now