Yine Mi Çiçek?

227 30 1
                                    

Beynim resmen error veriyordu. Bu yaşadıklarımız rüya mıydı? Daha uyanmamış mıydım acaba? Halıdaki bakışlarımı yavaşça kaldırdım. Heyecanla yüzüme bakan o yakışıklı yüze baktım. Başımı salladım. Hafifçe tebessüm edip belli belirsiz bir sesle ''Tamam'' dedim. Gözleri parladı anında. ''Söz pişman olmayacaksın!'' dedi. Dudağımı ısırdım yavaşça. Dudaklarım yana doğru kıvrıldı. Aynı ifade onun yüzünde de vardı. Tek farkımız onun yanaklarındaki gamzelerdi. Yavaşça yerinden doğruldu. Ben de doğruldum. ''Ben artık gideyim.'' Dedi. Dut yemiş bülbül gibi sesim çıkmıyordu sanki. Sadece başımı sallamakla yetindim. Kapıya doğru yöneldik. Kapının önünde durdu. Eğildi ayakkabısını giydi. Yüzünü bana döndü.

''Hafta boyunca burada olamayacağım. Hafta sonu işin yoksa seni alsam bir yerlere gitsek olur mu?'' dedi. Hafifçe gülümsedim. ''Olur, Alpaslan Bey...'' dedim. Anında kaşları çatıldı. ''Lütfen aramızdaki sizli ifadeyi kaldırsak'' dedi. Şimdi elime düştün işte. ''Siz çoktan kaldırmıştınız zaten!'' dedim siz kelimesini bastırarak. ''Lütfen, sen de kaldır'' dedi sen kelimesini vurgulayarak. Gülümsedim. ''Peki, Alpaslan'' dedim. Resmen otuz iki diş sırıtıp gözlerime baktı, sonra utanmaktan pespembe olan yanaklarıma. Sonra... Dudaklarıma...

Hemen boğazımı temizleyip ''İyi geceler Alpaslan'' dedim. Dudaklarıma bakarak gülümsedi. Gözlerime bakıp ''İyi geceler!'' deyip gitti.

Koca bir gülümsemeyle kapıyı kapatıp yatağa attım kendimi. Boş boş tavanı inceledikten sonra. Kalktım elime telefonu alıp Ayşe'ye mesaj atacaktım, bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.

Bana dünyaları bahşettin gül güzeli...
İyi geceler...

Yarınlar yokmuşçasına kalbim çarpmaya başladı. Bu çocuk ne ara bu kadar yükselmişti. Ona diyen ben boş boş ekrana bakıyordum. O da ayrı konuydu...

Numarayı ekledim, rehbere. Alpaslan...

Ayşe'ye her şeyi kısaca özetleyen bir ses kaydı attım. Sabah uzun uzun konuşurduk nasıl olsa. Telefonu bir kenara koyup bugün olanları düşündüm. Bir süre sonra uyumuşum.

Sabah gelen mesaj sesiyle uyandım. Telefonu elime aldım. Alpaslan...

Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı.

Gözlerini şimdi açtın herhalde buralar yeni yeni aydınlanıyor da... Günaydın...

Günaydınn.

Tam beş gündür güne gözümü onla açıyor, onla kapatıyordum. Günaydın mesajı atmadan işe gitmiyor, iyi geceler demeden uyanmıyordu. İşleri için il merkezindeydi, bir türlü gelemiyordu. Sürekli gün içinde arayıp halimi hatrımı soruyordu. Ara ara mesaj atıp şu anda ne yaptığını bana bildiriyor benim neler yaptığımı soruyordu. Pazar günü için sözleşmiştik ve yarın büyük gündü. Beni sabah erkenden alacağını söylemişti. Geceden duşumu alıp giyecek kıyafetlerimi hazırlayıp yatağa uzandım. Telefon titredi. Heyecanla elime aldım telefonu. Bu sefer Ayşe'ydi.

Yarın güzel bir gün olur umarım. Kendini serbest bırak, yaşa duygularını. Haber vermeyi unutma bana. İyi geceler.

Unutmam sen hiç merak etme. İyi geceler.

Ayşe'ye olayı anlattıktan sonra çok mutlu olmuş. Şans vermem için bir sürü nasihat dizmişti. Dinleyecektim onu çünkü ben de hoşlanıyordum.

Bir mesaj daha geldi, kalbimin ritmi hızlandı.

Nasıl bir büyü yaptın biliyorum ama sana iyi geceler demeden uyuyamıyorum. Yarın için çok sabırsızlanıyorum. İyi geceler.

Kim kime büyü yaptı acaba kalbimi bu kadar hızlı çarptıran kesin bir büyü.

Yarın sana birkaç büyü ti'yosu verebilirim. İyi geceler.

NİLÜFERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin