Tamam

179 28 2
                                    

Alpaslan gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Yutkundum.

Kalbim hızlandı.

İlk şoku atlattıktan sonra gözlerimi gözlerinden çektim, hiç görmemiş gibi sigara içmeye çalıştım. Hâlâ üzerimde bakış hissediyordum. Hızlıca sigaradan bir nefes daha alıp içeriye geçtim. Onunla konuşmayı kaldıramazdım.

Köşedeki masama yavaşça yerleştim. Hızlanan nefesimi düzene koymaya çalıştım. Ne yani geldiğim zamandan beri aynı mekânda mıydık? Sağ ayağımı istemsiz hızlı hızlı salladığımı fark edince yavaşlatmaya çalıştım. Ne tarafta oturuyordu acaba? Beni net bir şekilde görebiliyor muydu?

Canlı müzik tekrar başlamış bu sefer daha slow müzikler çalıyorlardı. Sezen Aksu'dan birkaç güzel şarkı çalınmıştı. Alpaslan'ı görmek için mekâna çaktırmadan bir göz atmıştım ancak görememiştim. Demek ki gitmişti. Şarkı bitmiş, solist birkaç teşekkür konuşması yapmıştı konuşmasına devam ederek ''Bugün burada çok sevdiğim bir kardeşim var. Sesi muhteşemdir. Ondan rica ettim ve o da bize bir şarkı söyleyecek! Alpaslan'a kocaman bir alkış!'' demişti. Alpaslan benim Alpaslan mı?

Evet, benim Alpaslan...

Alpaslan yavaş adımlarla arkada taraftan öne doğru gelmiş. Uzunca mikrofonu azıcık indirmiş. Uzun taburenin üzerine oturmuştu. Gitar çalan çocuğun kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Başını hiç yerden kaldırmıyordu.

''Öncelikle hepinize iyi akşamlar!'' dedi karşındaki insan topluluğuna bakarak. ''Bugün özel bir şarkı söyleyeceğim. Şarkı gideceği yeri biliyor.'' Dedi. Son sözünden sonra kafede bir alkış tufanı kopmuştu.

Nabzım iyice hızlanmıştı. Şarkının gideceği yer ben olabilir miydim?

Gitar yavaş yavaş çalıyordu, Alpaslan başlamıştı.

Zamanın eli değdi bize... Artık emindim o şarkının gittiği yere.

Çoktan değişti her şey

Aynı değiliz ikimiz de... Alpaslan başını yerden hiç kaldırmadan söylüyordu.

Zaaflarına bir gece

Hatalarına bir ''nilüfer'' Nilüfer dediği anda gözlerime bakmaya başladı.

Sevgisizliğine bir kalp verdim. Ve bakışlarını hiç benden çekmedi. Ben de çekmedim.

O kadar güzel söylüyordu ki şarkının içinde kendimi kaybetmiştim. Bir süre sonra şarkının sözlerini duymamış sadece Alpaslan'ın gözlerine odaklanmıştım. Gözlerine ışık vuruyor resmen parıldıyordu.

Şarkının bittiğini kopan alkış kıyametinden farkına vardım. Alpaslan da gözlerini benden geçerek ortama bir bakış atmıştı. O kadar güzel söylemişti ki... Uzunca alkış susmamış Alpaslan başını hafifçe eğerek selamlamıştı herkesi. Yavaşça platformdan inmiş, insanların arasından geçe geçe bana doğru yürümüştü. Tam masamın önünde durdu. Başımı hafifçe kaldırdım. Gözlerine baktım, elini masanın üzerinde duran elime sardı. Gözleriyle dışarıyı işaret etti. Yan koltukta duran çantamı elime aldım. Diğer elim Alpaslan'ın elleri arasındaydı. Ortamda müzik sesi yeniden başlamış, masalardan bize doğru birkaç bakış olmuştu.

Alpaslan beni dışarı çıkarmış. Hızlı hızlı adımlarla birkaç adım önümden yürümeye başlamıştı. Elimi bir an olsun elinden ayırmamıştı. Birçok şey söylemek istiyordum ama susmayı seçmiş peşinden adımlarla ona doğru çekiliyordum.

Bir iki dakika yürümüş, bir sokak arasına girmiştik. Alpaslan durmuştu. Derin bir nefes alarak bana döndü. Ben birkaç adım gerisinde duruyordum. ''Nilüfer'' dedi. İlk kez adımı söylüyordu. İlk kez adımla seslenmişti. O nasıl güzel Nilüfer demekti.

NİLÜFERजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें