14.Bölüm Minik Flörtler

63 11 0
                                    

Herkese merhabalar, bazı kişisel sebepler ötürü yeni bölüm yayınlayamıyordum. Ancak bundan sonra haftada en az bir bölüm olmak üzere bölümler gelemeye devam edecek. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler. Kısa bir geçiş bölümü oldu. Diğer bölümler daha uzun olacaktır. Sabrınız ve ilginiz için teşekkürler, iyi okumalar...



İçeride derin bir sessizlik hakimdi. Herkes çaylarından yudumluyordu. Babam dikkatle Alpaslan'ı incelerken Alpaslan farkında olmadan dizlerini hızlı hızlı sallıyordu. Babam hafifçe boğazını temizleyip dikkatlerimizi üstüne çekti. "Ee oğlum ne iş yapıyorsun?" diye sordu. Sanki hiç benden ayrıntılı dinlememiş gibi. Hatta annemden öğrendiğime göre sabah köyde ufak bir gezintiye çıkıp sorup soruşturmuştu ama hiçbir şey bilmiyormuş gibi takılıyordu. Bu hali beni gülümsetirken Alpaslan kendinde konuşma gücü bulup konuşmaya başladı. "Mühendisim aslında ancak babamın bir inşaat şirketi var. Onu birlikte yürütüyoruz şu anda." dedi gözlerini en sonunda hafif bana çevirerek. "Ailen peki..." diye sordu annem.

"Annem sizlere ömür..." dedi kısık çıkan sesiyle. "Babamla işleri yürütüyoruz zaten, babamın eşi Elif abla var ve beş yaşında bir kardeşim var adı Göktuğ..." "Allah ailene sağlık sıhhat versin, onlarla da tanışırız bir gün." dedi canım annem. Ailesiyle tanışma fikri Alpaslan'ın çok hoşuna gitmiş olacak ki sevinçle onayladı annemi. Babam anneme göz devirdi ama ne annem ne Alpaslan görmedi. Ben ise gülmemek için kendimi zor tuttum.

Gecenin geri kalanı o kadar güzel geçmişti ki iyi ki bu tanıştırmayı geciktirmemişim diye geçirdim içimden. Ufak tefek günlük hayattan sohbetler etmiş, annemin ikramlıklarıyla tatlı bir gece geçirmiştik. Alpaslan kalkmak için izin istemiş anne ve babama veda ederek aşağı inmişti. Ben de hem biraz daha görmek hem ucundan gecenin kritiğini yapmak için arabanın yanına kadar gelmiştim.

Alpaslan bütün ağır yüklerinden kurtulmuş otuz iki diş sırıtarak bana bakıyordu. "Ooo hoş geldiniz Alpaslan Bey!" dedim hafif kıkırdayarak. Stresten bambaşka bir adam olmuştu. "Gerçek Alpaslan aramıza döndü çok şükür." dedim şakama devam ederek. Alpaslan birden kendine çekip yanağıma sesli bir öpücük kondurdu. Dudakları yanaklarımdan ayrılırken derin bir ohhh çekmeyi de ihmal etmedi.

Bu hali beni daha çok güldürdü. "Yavrum, o kadar mutluyum ki... Baban beni sevmeyecek diye ödüm kopuyordu. Sevdi bence sevdi değil mi?" dedi merakla. "Sevdi Alpaslan, sana söylemiştim sever diye sen boşuna stres oldun." "Güzelim, demesi kolay öldüm öldüm dirildim..."

"Fark ettim ben onu... ama bak bitti annem de babam da sevdiler seni." dedim. "Annenden emindim zaten yavrum, hanımlar bana bayılır." dedi serserice göz kırparak. Elim benden bağımsız kalkıp omuzuna indi. "Hangi hanımlarmış bunlar, Alpaslan?" dedim hafif kızgınlıkla. Omuzuna vurduğum elimi tutup hemen inkâr moduna girdi. "Hangi hanımlar olacak yavrum sen ve annen işte bir de küçük öğrencilerin beni sever bilirsin." Dedi şımarık şımarık. "Bak ağzına vuracağım şimdi bir tane ha... O hanımlara gösteririm ben." Dedim hızlı hızlı.

Elleri arasında olan ellerinden çekip beni o kadar hızlı bir şekilde kendine yapıştırdı ki ne yapacağımı şaşırdım. "Ağzıma vuracağına başka şekil göstersene... o hanımlara benim sadece senin olduğumu." dedi. O kadar yakın duruyordu ki dediklerine odaklanamıyordum. Ne dediğini algıladığım an gözlerim büyüdü. Ağzımdan sadece "evin önündeyiz..." kelimeleri döküldü. Fırsatçı sevgilim bu halimden yararlanıp benimle dalga geçmeye devam edip "Yani evin önünde olmasak göstereceksin yani..." dedi. Hızlıca kendisinden uzaklaşıp gözlerimi büyütüp bakmaktan başka bir şey söyleyemedim.

Bu durum fırsatçı bu beyin o kadar hoşuna gitti ki koca bir kahkaha patlattı. Sonra da hafifçe bana sarılıp kulağıma "Ben sözümü aldım." diye fısıldadı. Geri çekileceğini zannederken dudağımla yanağımın birleşim yerine hafif bir öpücük kondurdu. "Annen pencereden bize bakıyor kayınvalidemi daha fazla kızdırmayalım, ben kaçıyorum." dedi. Ben ne yapacağımı bilmez halde hafifçe pencereye baktım. Perdenin arkasından bakan annemin gölgesini gördüm. Hızlıca dönüp "Niye daha önce söylemiyorsun?" dedim. "Yeni geldi, hem bana kızmaz biliyorsun hanımlar beni sever..." deyip arabaya koştu. Bense sadece arkasından "Alpaslan..." diyebildim. Kornasına basıp selam verdi ve ayrıldı köyden. Onu kıskanmam hoşuna gitmişti. Utanmadan bunun üstüne gidiyordu. Elbet onun da kıskanacağı zamanlar gelirdi.

İçeri geçince beni kapıda bekleyen annem güzel bir sorguya çekti. Kısa bir değerlendirme de onunla yaptık. Fırsatçı sevgilim haklı çıkmıştı, annem bayılmıştı Alpaslan'a. Kısa dedikodumuzun ardından mutfağı toparlayıp odama geçtim. Alpaslan'a mesaj atıp varıp varmadığını kontrol ettim. O da kazasız belasız evine varınca günün yorgunluğuyla tatlı uykunun kollarına kendimi bıraktım.

NİLÜFERWhere stories live. Discover now