50. Bölüm

43.5K 4.1K 1.6K
                                    

Merhaba ❤️

Biz finale çok yaklaştık. Ve ben ağlıyorummm.

Sınır: 2,3 Bin oy, 2 bin yorum.
(YORUMLAR BÖLÜM İLE İLGİLİ OLSUN LÜTFEN)

İYİ OKUMALAR ❤️

~ 1,5 YIL SONRA ~

Derin nefes alıp elimdeki kitabı göğsüme daha çok bastırdım. Yanımdan koşuştura koşuştura geçen öğrencilere kısa bir bakış attım. Teneffüs zili çalmıştı ve çoğu öğrenci dışarı çıkmak için koşuyordu.

Gülümseyerek öğretmenler odasına girdim. Etrafa kısa bir bakış attım. Sınav kağıtlarını okuyan Buse'yi görünce onun yanına doğru adımladım. Yanına geldiğimde omzuna dokunarak selam verdim ve yanına oturdum. "Kolay gelsin" dediğimde kağıtlarda olan bakışları bana çevrildi.

Beni görünce gülümsedi ve arkasına yaslandı. "Teşekkür ederim" diye mırıldandı. Yorgun gözüküyordu. Şu sıralar düğün hazırlıkları falan derken epey yorulmuştu.

Evleniyordu.

Hayırlı bir adam çıkartmıştı Allah karşısına. Konuşup anlaşmışlardı. Adam zaten Buse'yi daha önce görmüş, beğenmişti. Annesi ve babası ile birlikte gidip istemişlerdi bir ay önce. Buse'de uygun görünce kabul etmişti. Adam, Buse'yi görünce direkt ailesini getirip istemek istemiş ama Buse'nin daha önce gelen bütün görücüleri reddettiğini öğrenince geri adım atmış cesaret edemediğini söylemişti. Ama yine de istemeye gelmişlerdi. Hayırlısı ile de istemişlerdi.

Umar yani müstakbel kocasının yanında büründüğü kişilik beni bazen şoka sokuyordu. Hanımefendilik p ile arası olmayan kadın, müstakbel eşinin yanında hanım hanımcık birine dönüşüyordu.

Kendisi de söylemişti. Hoşlanmıştı adamdan.

Bir kaç ay sonra da düğünleri olacaktı.

Azra... Azra köyde yaşadığı olay üzerine Selçuk ile bir kaç ay karşılaşmamıştı. Daha sonra ninesi köye çağırınca yine gitmek zorunda kalmıştı. Gittiği zaman Selçuk'ta şansa bakın oradaymış. Nasıl olduysa şimdi Azra ile Selçuk nişanlıydı.

En son adamı kovmuştu şimdi ise nişanlıydı.

Benim arkadaşlarım değişikti.

Zaten bize anlattığı zaman anlamıştım.

Aklının adamda kaldığını.

Atanmıştı da. Edebiyat öğretmenliği okumuştu. Şimdi de bir lisede mesleğini yapıyordu.

Hepimiz atanmıştık. Polat atandığımı öğrendiğinde çok sevinmişti. En az benim kadar o da sevinmişti. Polat hâlâ imamlık yapıyordu. Baba mesleği deyip bırakmak istememişti.

Bende bir lisede arapça öğretmenliği yapıyordum.

Polat ile birlikteliğimiz çok güzeldi.
Arada küçük tartışmalar çıksa da asla birbirimizi incetecek şeyler söylemiyorduk.

Zaten etsekte ettiğimiz kavga 5 dakika sürmüyordu. Çünkü ya ben Polat'ın gönlünü alıyordum. Ya da Polat benim gönlümü alıyordu.

Nazar değmesin.

Amin.

Pınar...

İstediği bölümü kazanmıştı. Emekleri boşa gitmemiş hukuk fakültesine girebilmişti. Şimdi ise birinci sınıfı okuyordu. Derslerde zorlansada hallediyordu.

Avukat olmak istiyordu. İnanıyorum ki olacaktı.

Ali ise kendi halindeydi. Bir bankada işe başlamıştı. Ayrıyeten babasından kalan bir kaç otelin başındaydı. Nasıl yetişiyordu bilmiyorum ama gerçekten de zordu. Onca otelin yönetiminden o sorumluydu. Ayrıca bankada çalıyordu... Ben yapsam yorgunluktan ölürdüm galiba.

GÖRÜCÜ MÜ ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin