2. KISIM - 24. BÖLÜM

1.9K 151 29
                                    

İlk Ders

Kaderi anlamak her şeyi anlamak demekti. Peki ya kader nasıl anlaşılırdı ki? Kader neydi? Kaderi belirleyen şeyler de neydi? Kaderi anlamak için neyi bilmek gerekiyordu? Ya da neyi fark etmek gerekiyordu? Tanrı'nın yarattığı bir düzende her şeyin bir başı ve sonu varsa ve bu da belliyse bizler birer kaderin planına göre mi hareket ediyorduk? Kader mi bizi yönlendirir, yoksa biz mi kaderi yönlendiririz? Eğer her şey çoktan yazılıysa kaderin değişikliği de yazılı olmaz mı? O halde yine yazılı bir yazgı içinde ilerlemez miyiz? Dönüp dolaşacağımız yer, kaderin sonu belliyse eğer önemli olan şey kadere gidilen yol muydu? Kadere giden yollar da birer kader değil miydi? Neydi bu kader tam olarak? Kesin ve net bir açıklaması var mıydı?

Pek de net konuşamazdım açıkçası. Kader tam olarak neydi, onu bile tam anlatamıyorduk. Kaderin planlarında bizler için neler olduğunu da bilmiyorduk. Çünkü herkes dün geceyi konuşuyordu ve olanların sanki birer kabus olduğuna inanmak istiyorlardı. Eğitime üç gün ara verilmişti. Çünkü bütün öğreticiler ve gruplar olağanüstü bir toplantıya girmişti. Bu iyiydi. En azından ego yığını ayılana kadar yanında durabilirdim.

Sabah olduğundan ilk işim odaya çıkıp üstümü değiştirmek ve duşa girmek oldu. Sonra da Usta için dualar etmeye başlamak ve kendimce küçük bir tören düzenlemek... Odaya giren Roan beni mumlar etrafında görünce küçük çapta bir şok geçirmişti.

Ona durumu anlattım. Olayın ne kadar da vahim olduğunu söyledim ve beni birazcık yalnız bırakmasını istedim. Sarılıp bana beni anladığını söyledi ve kısa bir süreliğine de olsa odadan ayrıldı. En azından akşama kadar burada dua edebilir ve gözyaşı dökebilirdim.

Öyle de oldu zaten. Hermes akşama kadar bir ayılıp bir bayıldı. Arada sırada onun yanına uğradım ve beni duymamasına rağmen ona nutuklar çektim. Yaptığı şeyin yanlış olduğunu anlattım. Çünkü acıdan kaçmak acı hissini güçlendirmekten öteye gitmezdi. Sorunları halının altına süpürmek çözüm değildi. Kaçmak çözüm değildi. Uyandığında bundan pişman olacağını biliyordum. Çünkü ben de pişman olurdum.

Akşama doğru uyandı tekrardan. Sonra uyudu. Belli ki çok içmişti. Tek sebep babasının vefatı mıydı? Yoksa bazı şeyler de var mıydı? Sonuçta araları pek de samimi değildi ve yıldızları da barışmıyordu. Kendisine gelen mektupta yazan şeyler daha da mı fazlasıydı?

Durumu rapor edildi. Yoğun ilaç kullanımı yüzünden uyarı almadı fakat ikincisinin tekrarlanması hâlinde uyarı alacağı söylendi. Yanında var olduğum için de raporda benim de ismim geçti fakat bana herhangi bir şey söylenmedi.

Zihnini bulandıran şeyler görüyordu rüyasında. En azından şifacı böyle anlatmıştı. Bu yüzden de onu rahatlatmak için büyüler okuyup durdu. Bana dönüp iyi olup olmadığımı sordu. İdare ettiğimi söyledim ve odadan da ayrıldım. İlk gün bu şekilde durağan geçmişti. Bütün gece de uyuyamamıştım. Usta'yı düşündüm. Küçükken onu sinirlendirmek için yaptığım yaramazlıkları, nasıl da çileden çıkarmaya çalıştığımı, nasihatlerini, verdiği cezaları ve ödülleri... Usta'ya dair hatırladığım her anısında ya sakin olur ya da sinirli olurdu. Hiçbir zaman tamamen güldüğünü ya da mutlu olduğunu görmezdim. Sebebini bilmesem de neredeyse hiç değinmediği gençliğinde ya da çocukluğunda bir şeyler yaşamış olabileceğini düşünürdüm.

Ertesi gün Hermes tamamen uyandı. En azından yaşanılan şeyleri hatırlıyordu. Kendisinin yalnız kalmak istediğini, burada artık durmamam gerektiğini söyledi. Arada da teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Yalnız kalıp acısıyla yüzleşmesi daha iyiydi.

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now