FİNAL - PART 2

2.1K 135 82
                                    

İttifak Kabulü

İkimizi görünce şaşırsalar da kapıyı hızlıca mühürleyip odaya girdiler. Demek ki hanedan sarayına ait gizli bir sığınak yerindeydik.

Gelen askerlerden birisi bizim burada ne yaptığımızı sordu. Burada olmamamız gerektiğini, görevimizin sarayı savunmak olduğunu söyledi.

"Sen çok biliyorsun ya," dedi büyücü kadın, artık tanıdığım azarlayıcı sesiyle. "O kız hepimizden önemli. Hiçbir yere gittiği filan yok."

Asker bu sert çıkışa sessiz kalmazken araya muhafız girdi.

"Bence burada kalmaları daha iyi," dedi. "Bu sayede herhangi bir tehlikeye karşı büyü ile korunmuş oluruz."

"Sen çok iyi biliyorsun ya," dedi asker muhafıza. Bu kez Veliaht Prens Saras sert çıkışıp askerin susması gerektiğini söyledi.

"Muhafız Runolf Hayel haklı. Büyücüler işimize yarayabilir."

"Peki şimdi ne olacak?" diye sordu Prenses. Veliaht Prens Saras'tan daha telaşlı gözüküyordu.

"Efendim, Kral ve Kraliçe her şeye rağmen sizi saklamamı ve güvenli yere götürmemi emretti. Saray şu anda kuşatma altında. Maalesef ki dışarıya çıktığımız an bizi öldürürler. Mecbur bekleyeceğiz. Ortalık durgunlaştıktan sonra güvenli yere geçmemiz lazım."

"Peki ya annemle babama ne olacak muhafız?" Prenses korkuyla bakarken muhafız tam tersiydi.

"Onlar vatanı için en iyisini yaptılar efendim. Tek çaremiz soyunuzu yani sizleri kurtarmak ve Anderia'nın düşmesini engellemek."

Prenses bu sözler sonrasında iyice dehşete düştü. Bir elini ağzına götürüp sıkıca bastırdı ve ağlamaya başladı.

"Lütfen Hera," dedi Veliaht Prens Saras bıkkınca. "Ağlama artık."

Lakin veliaht prensin sözleri onu susturmaya yetmedi.
~

Bekledik. Dakikalar saat gibi geçmesine rağmen bekledik. Ama burada sonsuza kadar burada saklanamazdık. Dışarısı cehenneme dönmüşken, insanlar yardım isterken ve hele hele prens benim için gelmişken kaçmak çare olmayacaktı.

Askere dışarıdaki olanları sorduğumda prenses dayanamayıp hıçkırmaya başladı. Saras bu kez kolundan tutup sakinleştirmeye çalışırken muhafızın kaşlarını çatarak prensese baktığını gördüm.

"Maalesef ki Kurnaz Prens'in öncü birlikleri bize saldırmaya başladı. Saray içinde de değişik türden varlıklar ve yaratıklar da var. Anlayacağınız her bir koldan kuşatma altındayız. Diğer şehirlerden öncü birlikleri gelecek. Fakat bu geç olabilir."

"Peki ya krallıklar?" dedi Prens Saras. "Onlar ne alemde?"

"Kabul ettiklerini mektupla bildirmişlerdi. Ama maalesef onların yardımları bizim elimize ne zaman ulaşır, bilmiyoruz."

Bu adam durmayacaktı. Sırf bir saray için bunca şeyi yapıyorsa şehir ve ülkeler için neler yapardı, Tanrı bilirdi. Onlar için de bana ihtiyacı vardı. Onu biraz olsun yavaşlatmak istiyorsam da beni bulmasını engellemem gerekiyordu.

Acaba Hermes ne haldeydi? Umarım iyiydi ve yaşıyordu. Onca olaydan sonra onu tek bırakmamam gerekiyordu. Keşke, keşke öyle yapmasaydım. Ama ya prens beni bulur ve çevremdeki kişilere zarar verecek olursa? İşte ayrı kalmamız riski daha da azaltıyordu.
~

Sürekli elimi kolyeme götürüp duruyordum. Ya beni buradan da bulacak olursa? O zaman ne yapacaktım? İçim titriyordu resmen. Korkuyordum. Onun zihniyeti karşısında ürperiyordu.. Nasıl böyle şeyleri düşünebilirdi ki?

GAZAP DANSI (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now