Sarı Denyo

4.8K 296 36
                                    

Esin şekil vermeye çalıştığı saçımı çekiştirdi. "Anlamıyorum ki, neden düzleştirmek istiyorsun bu güzel saçlarını," Kıvırcık buklelerim okşadı. "Benim böyle saçı olsun, yüz tane derdim olsun." Omuz silktim. "Değişiklik yapmak istiyorum, hem kıvırcık saç tatlı duruyor ancak beni güzel durmak istiyorum."  Ayna da gözlerimiz kesişti. Bir kaç saniye bana baktı sonra kafama bir buse kondurdu. "Tamam bu günlük Kıvırcığım olmamana , izin veriyorum." Alayla söylediği söze ikimizde gülmüştük.

Benim odamda akşamki düğün için Esin ile beraber hazırlanıyorduk. Ben üzerime bej rengi, kısa bir elbise giymiştim. Elbisenin üst kısımları bedenimi tam sararken alta indikçe hafifçe bollaşıyordu. Belimin iki yanında tenimi gösteren açıklıklar vardı. Esin'in elbisesi de benim elbisemin renklerindeydi. Saten, kısa elbisesinin hafif bir yırtmacı vardı. Bedenini saran bir elbiseydi ancak etek kısmı bacaklarını sarmıyordu. 

Saçlarımı tamamen düzleştirdğinde gülümseyerek aynadan kendime baktım. Parmak uçlarım ile saçlarıma dokunduğumda, fark ettiğim şey ile burukça gülümsedim. Saçlarım kıvırcıkken omuzlarımdan dökülmese de şuan düzleştirdiğim için omuzlarımdan azda olsa sarkıyordu. Burukluğumu fark eden Esin beni ayağa kaldırdı. "Sen ne kadar güzel oldun kız, sen bu güzellikle dışarı çıkma kaparlar seni" 

Dedikleri ile burukluğumu az da olsa üstümden atmış, gülümsememi büyütmüştüm. Telefonun ekranından saate baktı ve bana döndü. "Gelirler artık, yavaş yavaş çıkalım." Başımla onayladım. "Tamam, ama bir dakika bekle." Kollarını birbirine bağladı. "Tamam bekliyorum." Yatağımın baş ucunda ki ufak ahşap sehpanın üzerinde ki ufak beyaz kutuyu aldım. Kutu ile Esin'e yaklaştığımda kaşlarını kaldırdı. "Bu ne?" Gülümseyerek ona uzattım. "Hediye." Şaşkınlıkla bana baktı. "Ne hediyesi? Yani ne için ki?" Omuz silktim. "İçimden geldi, biraz da sanırım kendimi dün için kötü hissettim. Telafi etmeye çalışıyorum." Başını olumsuzca salladı ve gülümsedi. "Bu kadar düşünceli olmak zorunda mısın sen? Teşekkür ederim." Beni kendine çekti ve sarıldı. Birbirimizden ayrıldığımızda kutuyu işaret ettim. "Ee, merak etmiyor musun hediyeni?"

Küçük kutuyu açarken vereceği tepkiyi gerçekten çok merak ediyordum bu yüzden hiç bir mimiğini kaçırmamaya çalışıyordum. Kaşları havalandı ve gülümsedi. "Siyah inci küpe mi aldın? Bade," Gözlerini yumdu ve tekrardan açtı. Esin'in incilere karşı küçüklüğünden bu yana bir ilgisi vardı.  Daha küçücükken, Şule teyzeye sürekli sahte inci kolyeler, bileklikler aldırır sürekli onları takardı. Doğum gününde de onun için beyaz inci  bir kolye almıştım. Mutlu olmuştu olmasına ancak inciler gerçek olduğundan parasının fazla olmasına kızmıştı. 

"Beğendin mi?" Gözleri dolmuştu. "Beğenmek ne demek Kıvırcık, bayıldım." Yanına adımladım ve gözlerinin içine doğru üfledim. "Maskaran akacak. O kadar uğraştık," O da eli ile bana yardımcı olarak eliyle yelpaze görevi yaparak hava savurdu. Sonrasında inci küpeyi çantasının içerisine attı. "Gidelim mi artık?" Koluna girdim. "Gidelim,"

Ayakkabılarımızı giyerek evden çıktık. Esin, ben kapıyı kilitlerken merdivenlerden inmeye başlamıştı. Zaten merdiven çok dar olduğu için yan yana inemezdik.  Merdiven basamakları bittiğinde gördüğüm manzara ile gülümsedim. Savaş ve Ulaş arabanın kaputuna kalçalarını yaslamış, birbirleri ile sohbet ediyorlardı. Savaş'ın bakışları direkt olarak Esin'i buldu. Uzun uzun süzdü. Sonra kendisine gelmek istercesine bakışlarını kaçırdı.  Onun bu tavrını aklımın bir köşesine not ederek, Ulaş'a döndüm. 

Kaputun yanından uzaklaşmış ileriye doğru bir kaç adım atmıştı. Gözlerimiz kesiştiğinde bakışım gülümsediğinde oluşan gamzesinde takılı kaldı. Sağ elim ile yanağıma dokundum. Benim neden gamzem yoktu? Usulca kaşlarını çattı ve bana yaklaştı. Elimi indirip bende ona doğru adımladım. Yanıma geldiğinde sırıtarak konuştu. "Az önce ne yaptın sen?" Alayla konuşmasına göz devirdim ve kaşlarımı çattım. "Bir şey yapmadım." Gözlerini kıstı. "Yani, sen az önce gamzemi kıskanmadın mı?" Gözlerimi büyütürek onu yalanladım. "Ne münasebet canım," Güldüm. "Neden kıskanayım? Hem ben gamze sevmem bence yüzde çok kötü duruyor." Bakışlarımı kaçırdım. Tamam, biraz fazla sıkmıştım. "Hadi gidelim, geç kaldık zaten." Ona arkamı döndüğümde gülüşünü duymuştum. İstemsizce gülümsedim.

Savaş ve Esin'de arabanın diğer tarafında bizi bekliyorlardı. Bizim de onlara katılmamız ile yavaşça yürümeye başladık. Esin ile Savaş önden yürüyorlardı, Ulaş ile bense onların arkasındaydık. Esin ile Savaş'ın sohbeti koyu gibi görünüyordu ancak bizde çıt yoktu. Yol boyunca ikimizde sebebsizce konuşmamıştık. Çokta umursamamıştım aslında. Konuşsak ne olacaktı sanki?

Kamuran teyzelerin evinin önüne geldiğimizde çalgı sesleri duyulmaya başlamıştı. Bizim mahallede düğünler erkenden başlar, saatlerce bitmek bilmezdi. Geniş bahçenin içerisine girdiğimizde, Şule teyze ve annem el salladı ve yanlarına gelmemizi işaret etti. Esin bana döndü. Bunun olacağını ikimizde bildiğimiz için bir tık stresliydik. Ulaş'a ve Savaş'a aynı anda döndük, Esin ile. Aynı anda, Esin, "Bizim annelerimiz biraz şeydir, şey.." Devamını ben getirdim. "Kafadan kontak." Hızlı hızlı başı ile onayladı. "Evet, kafadan kontak. Her neyse yani size yanımızda olduğunuz için değişik imalar yapabilirler. İsterseniz siz bir masaya geçin biz az sonra geliriz." Savaş başını olumsuzca iki yana salladı. "Hayır, tanışmak istiyoruz. Değil mi Ulaş?" Ulaş'ta onayladı onu. "Evet, hem annen çok sıcakkanlı bir kadın gibi görünüyor. Onunla sohbet etmeyi çok isterim." Esin ile birbirimize döndük. Yapacak bir şeyimiz olmadığı için omuz silktik. Hepsi onun suçuydu. Ama olsundu.

Annelerimize yaklaştıkça Şule teyzenin gözünün parıltısı daha da artmaya başlamıştı. Annem gülümsüyordu. Tabii, gülümserlerdi. Kim bilir ikisinin aklında neler dönüyordu. Büyük ihtimalle hayallerinde, Esin ile ben telli duvaklıydık. Yüzümü buruşturdum.

Dördümüzde artık annemlerin yanına vardığımızda Şule teyze ayağa kalktı. "Hoş geldiniz, hoş geldiniz." Esin'e ve bana doğru eğilerek, "Boylu, poslu, yakışıklı damatlar getirdiniz." Son dediğini şükürler olsun fısıldayarak söylemişti. Utançtan yerin dibine girmek asla ve asla istemiyordum. Ancak bugün tam olarak o dediğim şey olacak gibiydi.

Annem de Şule teyze gibi ayağa kalktı. Başı ile Savaş ve Ulaş'a ufak bir selam verdi. Sonrasında bakışlarını Ulaş'ın koyu gözlerine kilitledi. Naif bir ses tonu ile konuştu. "İlk karşılaşmamız pek iç açıcı olmasa da bence tekrardan tanışabiliriz." Ulaş'a doğru uzattığı eli Ulaş hemencecik kavradı ve tebessüm etti. "Bunu ne kadar isterim tahmin bile edemezsiniz." Annemin gülüşü büyüdü. "Ben, Buse. Buse Delice. Bade'nin annesiyim." Annemden hemen sonra Ulaş konuştu. "Ben, Ulaş. Ulaş Kordel. Tanıştığıma çok memnun oldum." Ulaş'ın gözleri parlıyordu. Ancak bir yanı buruk gibiydi. Mutlu ancak hüzünlü.

Annem de fark etmişti, Ulaş'ın bu halini. Gözlerinden belli oluyordu. Fakat üstelemedi. Sadece Ulaş'ın elini bırakmadan önce ona güç vermek istercesine hafifçe elini sıktı. Sonrasında Savaş'a döndü ve onunla da tokalaşıp tanıştı. Ve beklenen an gelmişti. Ulaş, Şule teyzeye doğru elini uzattığı sırada Şule teyze sağ elini kaldırdı ve Ulaş'ın öpmesi için yüzüne doğru uzattı. Ulaş ilk bir kaç saniye duraklasa da hemen anın şaşkınlığından sıyrılıp Şule teyzenin elini öpüp alnına koydu. Şule teyze Ulaş'ı süzerken Ulaş, merakla Şule teyzenin tepkilerini izliyordu. Yavrucak şaşırmıştı tabii. Ben bunca senede zor alışmıştım, Şule teyzeye.

Ulaş'ı önemsemeyerek bana döndü. "Bu Ulaş denilen herif, şu Sarı Denyo değil mi?" Başımla onayladım. Savaş kendi tutamayarak kıkırdadı sonrasında yüzünü eski haline geri soktu. Annem, ben ve Esin ise gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Ulaş şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Sarı denyo? Denilen şahıs ben miyim acaba? Meraktan soruyorum, lütfen yanlış anlamayın."

Şule teyzenin ters bakışları Ulaş'a döndü. "Burada senden başka Sarı Denyo var mı?" Ulaş ciddiyetle etrafa bakındı. "Yok mu?" Şule teyze ağzıyla cıkladı. "Yok."


Ve, sonunda ben geldim, sefalar, boylu poslu birde yakışıklı damatlar getirdim. :))

Nasılsınız? Açıkçası ben çok yorgun ve bitkinim. Bu aralar fazla bölüm yayımlayamadım. Hem kuzenlerim ile birlikte olduğumdan hemde bu süre zarfında cenazeye gelen misafirlerle ilgilendiğimden. Beni anlayacağınızı düşünüyorum. Bugün bölüm yayımlayacağımı duyurudan söylemiştim. Sonunda paylaşıyorum. 

Bölümü nasıl buldunuz? Peki ya bölümün başlığı? WQSDFRWTX

Kendinize iyi bakın, diğer bölümde görüşmek üzere hoşça kalınn :)

Neyin Nesii??-Ara VerildiWhere stories live. Discover now