Kıvırcığım

3.8K 261 57
                                    

Suat amcalar uzaklaştığında, masa da yine dördümüz kaldık. Esin masanın üzerinden eğilerek, Savaş' a çak beşlik yapması için elini uzattı. Savaş'ta ona eşlik etti. "İyi performanstı, Savcı," Savaş sırıtarak konuştu. "Senin de performansın, hiç yabana atılacak cinsten değildi, avukat."

Bir kaç saniye boyunca gözlerini birbirlerinden ayıramadılar. Aralarında ki çekim, gözle görülür cinstendi. Ulaş'a baktığımda o da benim gibi düşünmüş olacak ki, eli ile arka tarafı işaret etti. Onlar baş başa kalsa daha iyiydi. Hem-, her neyse işte.

Ulaş, ayağa kalktı. Savaş'ın omuzuna vurdu. "Biz biraz dolaşacağız, Bade ile." Savaş, başını sallayarak onayladı. Esin'in bakışları bana döndü. Gülümsedim ve el salladım.  Ulaş, elini uzattı. "Buraları en iyi siz bilirsiniz, Bade hanım. Benim yol göstericim olur musunuz?" Gülümsedim. "Elbette, zevkle yol göstericiniz olurum. Şu yönden ilerleyelim." İkimizde birbirimize bakarak sırıttık. Onunla böyle alaycı ama tatlı konuşmalar yapmayı seviyordum. Ulaş'ın yüz ifadesine bakılırsa o da bundan keyif alıyordu. 

Düğünden az da olsa uzaklaştığımızda, yüksek desibelde çalan müziğin sesi azalmıştı. Hafif bir tonda, sanki arka fon müziğiymişcesine çalıyordu. Ulaş ile adımlarımız yavaşlamış, aynı anda adımlarımızı atar olmuştuk. Ayaklarımızın uyumuna gülümsedim. Uyumlu şeylere bayılırdım. Adımları durduğun da, gülümsememi silmeden bakışlarımı Ulaş'ın maviliklerine çıkardım. Bende ona uyarak, yürümeyi bırakmıştım. Koyu renk mavileri direkt olarak ela gözlerimi buldu. Elini ensesine attı. "Bade," Yutkundu. "Senin ile bir şey konuşmak istiyorum ancak," Derin bir soluk verdi ve bakışlarını kaçırdı. "Seninle tuhaf olmak istemiyorum. Belki çok ani diyeceksin, ya da ne ara oldu ki de diyebilirsin, ama ben," Bakışlarını saliselik olarak gözlerim ile buluşturdu, sonrasında tekrardan kaçırdı. "Nasıl diyebileceğimi inan bilmiyorum." Gülümsedim. "Seni yargılamayacağıma söz versem peki? Daha rahat olabilir misin?" Bakışları hevesle yüzümü buldu. "Yargılamayacak mısın?" Başımı gülümseyerek iki yana salladım. " Söz, yargılamacağım, Bade Delice sözü." İşaret paramağım ile orta parmağımı birbirine doladım. Gülümsedi.

Gülümsemesi ile bakışlarım fazla kırmızılaşmış dudaklarına indi. Bu kadar kırmızı ve dolgun olması normal miydi? Kendime gelerek bakışlarımı dudaklarından ayırdım. İyice arsızlaşmıştım bu aralar. Neler oluyordu bana? Ayıptı, yani. 

"Bade, ben seni çok özlüyorum." Kaşlarımı usulca çattım. Neden özlüyordu beni? Eli ile bir şey dememi engelledi. "Bitirene kadar bekleyebilir misin?" Başımı olumluca sallayınca devam etti.  "Seni, yanımdayken özlüyorum. Hep benimle ol istiyorum. Seni herkesten saklamak, hiç kimsenin görememesini istiyorum. O bakışların kimsenin bakışlarına değmesin, senin gülümsemelerini kimseler görmesin, kokunu kimseler solumasın istiyorum. Belki de bencilce düşünüyorum. Ama kendime engel olamıyorum. Saçlarını örmek, okşamak, koklamak istiyorum. Ben seninin olayım, sende benim ol istiyorum. Beraber uyuyakalmak, dans etmek, yıldızları saymak istiyorum. Ama bir daha bana gülmeyeceksin diye çok korkuyorum, bu söylediklerimden dolayı seni azıcık görebilme fırsatımın da elimden kaymasını istemiyorum. Bade, ben seni delicesine seviyorum."

Gözlerini sıkı sıkı yumdu. "Senden bir cevap beklemiyorum, sadece-," Aramızda ki mesafeyi kapatarak, yanına ulaştım. Kollarımı usulca boyununa doladım. Kulağına doğru fısıldadım. "Benim pek afilli cümlelerim yoktur, olsa bile utanırım. Kekeler konuşamam. Bende isterdim, uzun uzun konuşmak ancak pek şairliğim yoktur, işte. Belki sende diyeceksin bu kız beni ne ara kabullendi diye, ama bende bilmiyorum. İlk görüşte olan aşk' a inanmam,  inanamam ancak birbirimizi tanıyabiliriz, birbirimize uygun olup olmadığımızı anlayabiliriz. Açık oluruz birbirimize karşı, ha olmaz mı?" Yüzlerimizi karşı karşıya getirdi. Mavi gözlerini aralamıştı, hafif kızarık ve dolu doluydu. 

Kocaman gülümsedi. Alınlarımızı birbirine yasladı. "Olur, çok güzel olur. Senin ile her şey olur." Kollarımı daha sıkı sardım. "Sen nasıl bir adamsın ya?" Fısıltı ile konuştu. "Nasıl bir adamım?" Onun gibi fısıldayarak yanıt verdim. "Çok özel bir adamsın, tamda hayalim de ki gibi." Saçlarımı okşadı. "Sen hayalimde ki kadından da ötesin, tarif edilemezsin." Bir adım uzaklaştım. Onun eli hala belimde, benim ellerim onun ensesindeydi. Gözlerimiz birbirine kilitlenmişti. Bakışlarımız ile konuşuyorduk, dillerimizi yormadan birbirimizi anlıyorduk.  Kısık seste çalan melodi kulaklarımıza doldu.

Sevginin çıkmaz yollarında senin dolaylarında,

Sana dair hasretim yüzyıllardan kalma

Gülümsedim. "Gitsek mi artık?" Başı ile onayladı. "Bence de gidelim." Elini uzattı, bana uzatılan el ile dünden razı bir halde sıkı sıkı kavradım. Kıkırdadı. Kıkırdayışı ile bende kıkırdadım. "Artık bende Kıvırcığım diyebilir miyim sana?" Sorduğu soruya sırıttım. "Diyebilirsin." Elimin üstünü yüzüne yaklaştırarak öptü. "Hadi o halde daha fazla oyalanmayalım, Kıvırcığım."

Ben geldimm, sanırım bu sefer çok çok hoş geldim. Öncellikle nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor?

Bölüm nasıldı? Erken olmuş diyebilirsiniz ama orada Bade'nin de dediği gibi birbirlerini tanıyacaklar, artık daha minnoş, sevgi pıtırcığı bölümler bizi bekliyor. Umarım sizde beğenerek okursunuz, ben bu bölümü çok beğenerek yazdım.

Diğer bölüm ne zaman gelir, inanın yine bilmiyorum. Havalar çok sıcak ve benim bölüm yazmam için cehennem sıcağı olan odaya gitmem gerekiyor. Bölümleri bilgisayar üzerinden yazdığımdan istediğim yerde, istediğim zaman yazamıyorum. Telefon üzerinden de yazmayı denediğimde fazla yazım yanlışı çıkıyor. Bundan dolayı kusuruma bakmayın.

 Neyse, daha fazla uzatmadan kapanışı yapayım. Kendinize çok çok  iyi bakın ve  diğer bölümde görüşmek üzere hoşça kalınn :)

Neyin Nesii??-Ara VerildiWhere stories live. Discover now