Tabana Kuvvet

4.1K 258 44
                                    

Şule teyzenin ters bakışları Ulaş'a döndü. "Burada senden başka Sarı Denyo var mı?" Ulaş ciddiyetle etrafa bakındı. "Yok mu?" Şule teyze ağzıyla cıkladı. "Yok."

Ulaş yutkundu, tam tekrardan konuşacakken Şule teyze kahkahayı bastı. Ulaş korkarak ona bakarken, Ulaş'ın dışında hepimiz gülüyorduk. Şule teyze zar zor kahkasını keserek, elini Ulaş'ın omzuna attı. "Kusuruma bakma Ulaş beyoğlum. Ama merak etme testten geçtin." Ulaş, yakasını düzelterek sordu. "Ne testini geçtim ki?" Ulaş'a göz kırptı ve kulağına bir şeyler söyledi. Şule teyze Ulaş'tan uzaklaştığında Ulaş aval aval sırıtıyordu. Kim bilir ne söylemişti Şule teyze.

Sonrasında Savaş'a yaklaştı. Ulaş'a yaptığı gibi elini, Savaş'ın yüzüne uzattı. Savaş, hazırlıklı olduğundan uzatılan eli hızla öperek alnına koydu. Şule teyze Savaş'a gülümseyerek bakıyordu. Onu da tepeden tırnağa süzdü. "Senin adın ne Orman gözlü yakışıklı?" Ulaş kaşlarını çattı. Ve kollarını birbirine bağladı. Bunu abartı bir şekilde yapmasada trip havası gözle görülür dereceydi. "Bana Sarı Denyo demiştiniz, buna niye öyle demediniz? Örneğin Kara saçlı Denyo diyebilirdiniz. Yanlış anlamayın sadece fikir öneriyorum." Şule teyze Ulaş'a dönmeden, olumsuz bir mırıltı çıkardı. "Sana önceden kıl olmuştum. Ama bu beyoğlum müstakbel damat adayım." Savaş,  Esin'e bakarak sırıttı. 

Esin kaşlarını çattı. "Anne!" Şule teyze omuz silkti. "Ne, anne? Tamam, utanma. Demiyorum yanında bir şey." Esin göz devirdi. Savaş'ın keyfi yerindeydi. Eh, neden olmasındı? Kesinlikle şüpheleniyordum, Savaş'tan. Esin'e karşı bir şeyler hissediyordu. Bu hisler aşk mıydı? Hoşlantı mı? Veyahut etkilenme miydi? Emin olamıyordum. Ancak emindim.  Bir şeyler vardı.

Şule teyze cevap bekleyen bakışlar ile Savaş'a döndüğünde, Savaş, "Savaş, ismim Savaş. Peki ya sizin adınız nedir, güzel hanımefendi?" Şule teyze, Savaş'ın ettiği iltifat ile nazlı nazlı gülümsemişti. "Şule, ama sen bana anne de." Esin tekrardan, şaşkınlık ile annesine döndü. Ben alışmıştım Şule teyzeye, ama bu kız annesine bunca yılda alışamamıştı. Ya da alışmak istememişti.  Annem sadece için için gülüyordu. Ben, kişileri gözlemliyordum. Ulaş, olaylara tamamen fransızdı. Savaş'ın  ise sırıtmaktan çenesi ağrıyacaktı.

"Peki, anneciğim." Esin bu seferde Savaş'a inanamazca baktı. Savaş ise sadece omuz silkti. Bu garip tanışma faslından bizi kurtaran Serra, olmuştu. Serra, Kamuran teyzenin en küçük kızıydı. Şuan evlenen kişi, Barlas abiydi. Barlas abi, ile aramızda fazla yaş farkı yoktu. Benden anca iki yaş kadar büyüktü, ancak mahalleye taşındığımdan bu yana bana ve Esin'e, öz abimizmişçesine davranmıştı.  Bir şeye ihtiyacımız olduğunda ilk koşturmuş, başımız sıkıştığında ilk yardımımıza koşan yine o olmuştu. Babamdan sonra hayatımda ki, rol model erkek figürü kendisi olmuştu. Şimdide evleniyordu. Onun ve Buket abla adına çok mutluydum. Bildiğim kadarı ile birbirlerine olan sevgileri yıllar öncesine dayanıyordu. İkisi de umarım beraber, sevgi ve mutluluk ile yaşlanırdı.

Serra, benden beş yaş kadar küçüktü.  Yani on dokuz yaşlarında olması gerekiyordu. Serra, ufak tefek bir kızdı. Olduğu yaştan çok daha küçük gösteriyordu. Dümdüz, kömür karası saçları ve ona keza çok koyu kahverengi gözleri vardı. Teni buğday rengiydi.  Üzerinde lacivert rengi sade bir abiye vardı. Saçlarını, maşa ile hafifçe dalgalandırmıştı. Makyajı tam olarak yaz makyajıydı. "Bade abla, kına hazırlanıyormuş. Annem, hepinizi beklediğini söyledi. Şule teyze, Buse teyze, annem sizi de çağırıyormuş." Onu onayladığımız da aceleci adımlar ile yanımızdan uzaklaştı. Annem ve Şule teyze de hemen Serra'nın arkasından gitti. 

Dördümüz kaldığımızda Esin ilk olarak Savaş'ın kolunu cimcikledi. Savaş inleyerek kolunu tuttu. "Ne yapıyorsun kızım ya. Acıdı." Esin omuz silkti. "Acısın diye yaptım zaten. Her neyse biz duyduğunuz üzere kına için yardıma gidiyoruz. Biz gelene kadar buradan ayrılmayın. Aç kurtlar sofrası burası." Başım ile abartı bir şekilde onu onayladım. "Ulaş, sakın bir yere kaybolma, burada dur. Eğer adını falan sorarsa ben Bade'nin arkadaşıyım de." Ulaş, gülümsedi. "Neden?" Bakışlarımı kaçırdım. "İşte, çok soru sorma sen. Hem sen  neden oyalıyorsun beni? İşim var görmüyor musun?" Esin'in kolunu tutarak ilerlettim. Arkamızı döndüğümüzde, onların kıkırdamasını işitmiştim, ancak duymamazlıktan gelmeyi tercih etmiştim.

Kınanın hazırlandığı yer, Kamuran teyzenin güneş sevmeyen bitkilerini yetiştirdiği, ışık almayan, ufak alandı. Kamuran teyzenin mahallemizde çok tatlı bir çiçekçi dükkanı vardı. Hem saksılı olarak yetiştiriyor, hemde güzel çiçek buketleri hazırlıyordu. Annemde bitkiler ile ilgilenmeyi sevdiğinden evimizin, küçük balkonunda Kamuran teyzeden aldığı rengarenk bir çok çiçek vardı. Annem, bitkilerinin bakımı ile tamamen kendisi ilgilenir, toprak ile ilgilenmenin terapi olduğunu savunurdu. Çiçekleri, balkonun her yerini kaplıyordu, Sadece ufak bir alan vardı orada da iki hasır sandalye ile yine ufak ve kısa bir ahşap sandalye vardı. Oradayken ben genelde yeni tarifler hakkında araştırmalar yapar, dergiler okurdum. Annemde çok sevdiği Rus edebiyatı klasiklerinden okurdu.

Kınayı Şule teyze ve Ayşe teyze teyze yoğuruyordu. Annem ve mahallemizin teyzeleri ve kızlarından bir kaçı da onlara yardımcı olmaya çalışıyordu. Kına uzun uğraşlar sonucu hazır olduğunda, ilk olarak yoğurulmuş kınanın bir kısmı, süslü, gelin tepsisinin içerisinde ki alüminyum çanağın içerisine alındı. Geri kalanıda yine alüminyum folyalara az az koyularak sarıldı. Tepsiyi, Annem almıştı. Esin ve bende elimize birer def alarak sıraya geçmiştik. Tam o sırada gelinliğin üzerine kırmızı bindallı giydirilmiş,Buket abla içeriye geçti. Buket abla eli ile yüzüne yelpaze yaptı. Yüzünden heyecanı belli oluyordu. Buket abla mahallenin kızı olduğundan burada ki herkes onu tanıyordu. Ayşe teyze elinde ki kınayı temizlemiş bir halde Buket ablanın yanına geldi. "Kızım, heyecanlısın, biliyorum. Ama bu kadar stres yapma. Senin heyecanının nedenini az çok tahmin edebiliyorum. Ya ağlayamazsam diye çekiniyorsundur belki. Çekinme. Kınanı yakacak kişi, Buse teyzen. Kimseye fark ettirmez. Tamam mı?" Buket abla gülümsedi ve anneme döndü. Annemde onaylar bir şekilde gülümsedi. Buket abla, bindallısının  eteklerinden tutarak sıranın en önüne geçti. Seslice bir nefes aldı ve soluğunu verdi. 

Buket abla önde biz onun arkasında dışarıya çıktığımızda kına için seçilmiş bir müzik çalmaya başlamıştı. Barlas abi ve Buket abla için ayarlanmış sandalyelerden, birinde Barlas abi oturuyordu. Gözlerini, Buket abladan ayıramıyordu. Sadece gülümsüyordu. Buket ablanında bakışları büyük ihtimal ondaydı çünkü her saniye yüzünde ki gülümseme daha da artıyordu, Barlas abinin. Benimde bakışlarım bizim masamızı aradı. Ulaş ve Savaş masada ki sandalyelerden ikisine oturmuş kına merasimini seyrediyorlardı. Yanlarına Selami amca ve Suat amcanın geldiğini fark etmemle gözlerimi sonuna kadar açtım. Hani Suat amca bugün burada olmayacaktı? Esin'i dürtükledim. Esin, "Ne var kız?" Endişe ile dudağımı kemirdim. "Suat amca!" Bir yandan sandalyelerin etrafından dönerken, Esin kafasını hafifçe bana döndürdü. "Ne olmuş babama?"  Esin'in kafasını bizimkilere doğru ilerleyen Selami ve Suat amcaya çevirdim. "Bizimkilerin oraya gidiyor, bir şey yapmamız lazım."

Esin panikle elindeki tefi, sırada bulunan bir kızın eline tutuşturdu. Kafasıyla masayı işaret etti. "Tabana kuvvet, Kıvırcık." Bende onun gibi elimdeki tefi sıradaki birinin eline veriştirdim. Esin'in elini tuttum. Suat amca ve Selami amcanın bakışlarını bulunduğumuz konumdan bile fark edebiliyorduk. Şimdi tek yapmamız gereken, Savaş ve Ulaş'ın, Suat amcalarla konuşmamasını sağlamak ve üstün rol yeteneğimizi kullanmaktı. Eh, bende pek yetenek olmasa da, Esin sonuçta bir avukattı. Tek umudum ondan yanaydı.


Evett, ben geldimmm, hepinize merhabaa. Nasılsınız görüşmeyeli? Keyifler nasıll??

Nasıl buldunuz bölümü? 

Bu arada konudan tamamen alakasız. Burada yazım ve imla kurallarına çok dikkat ettiğimden normal hayatta ki klavye kullanımım da değişti. Hiç oldu mu size de? Ya da oluyor mu?

Neyse, kendinize iyi bakın, diğer bölümde görüşmek üzere hoşça kalınn :)


Neyin Nesii??-Ara VerildiWhere stories live. Discover now