Kenetlenmiş Eller

1.1K 79 31
                                    

Daha önce lunaparka bir çok kez gitmiştim. Bu gidişlerimin çoğu babam ileydi. Her sene en az bir kere sözleşir, lunaparkın yolunu tutardık. 

Gözlerim Ulaş'ın yüzünü bulduğunda iç çektim. Bakışları pencerenin dışarısına odaklıydı. Üstündeki bakışlarımı hissetmiş olacak ki, koyu mavilerini elalarımla buluşturdu. Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Tek kaşını şakacı bir tavırla kaldırdı.

"Beni mi izliyordun?" Hafifçe tebessüm ettim. "Seni izliyordum." Açık sözlülüğüme şaşırmış olacak ki, iki kaşı da havalandı ve yüzündeki gülümsemesi büyüdü.  "Bade,"   Yavaşça yutkundu. Yutkunması ile adem elması hareketlendi. "Bazen, senden beklemediğim kadar açık sözlü oluyorsun." Bakışlarını gözlerimde gezdirdi. "Bazen de çok utangaç oluyor ve kaçıyorsun."

Dudağımı bilmem dercesine büzdüm ve omuz silktim.  Sessiz sakin geçen yolculuğumuz Esin'in şarkı açmasıyla son bulmuştu.

Belki Biraz- Aklımda Biri Var.

Tam Esin'in tarzı olan bir şarkıydı. Bu şarkıyı açmasına bu yüzden hiç mi hiç şaşırmamıştım. Esin dudaklarını oynatarak şarkıya eşlik ederken, Savaş'ın bakışları Esin'in üzerindeydi. Ulaş, Savaş'ı dürttü. "Önüne bak Savaş. Yoksa kaza yapacağız." Savaş öksürdü ve kaşlarını çatarak önüne döndü.

Gülümsedim. Ulaş ile benim ilk tanıştığım zamanlar beni utandıran Esin'i utandırma vaktim çoktan gelmişti. Eh, yalnız kaldığımız ilk an bunu yapabilirdim.

Araba durduğunda merakla camdan dışarıya baktım.  Nedense bu akşam, bu dörtlünün hafızasından hiç silinmeyecekmiş gibi hissediyordum. Kim bilir belkide öyle olurdu.

Ulaş, hızla kendi kapısından çıktı ve arabanın benim olduğum kısımına geçti. Kapımı açtığında yüzümde genişçe bir tebessüm peyda olmuştu. Bu tür incelikler benim neznimde çok büyük bir yere aitti. Arabadan indiğimde, aynı inceliği Savaş'ın da yapamaya çalıştığını fark ettim. Ancak o başarılı olamadan Esin kendi kapısını açmış ve dışarıya çıkmıştı. 

Savaş'ın yüzü çok kısa bir an başarısızlığından olacakki düşsede, yüzüne her zamanki sırıtışından koyarak bir şey olmamış gibi davranmayı seçmişti.

Savaş arabayı kilitledi. Hepimizin bakışları Esin'e döndü. Sonuçta bizi buraya getiren oydu öyle değil mi? Bugün hepimiz onun önderleğindeydik.

Esin,"İlk durağımız," işaret parmağı ile dışarıdan bile oldukça eğlenceli olan lunaparkı işaret etti. "Lunapark!"

İçeriye girdiğimizde, çocuk kıkırdayışları, hız trenine binen kişilerin heyecanla ve  birazda korkuyla atılan çığlıkları, şekerci amcaların "Pamuk şeker" diye bağırışı karşılamıştı bizi.

Hava çoktan kararmıştı, ancak buradaki yüzlerce ışıklandırma sayesinde burası en az sabah kadar aydınlıktı.

Etrafta göz gezdirdiğimde gözüme ilk takılan eğlence aleti, atlı karınca olmuştu. "İlk atlı karıncaya binelim mi?" Ulaş, kafasını olumlu anlamda salladı ve gülümsedi. "Olur, sen nasıl istersen. Bana fark etmez." Esin ve Savaş'a döndüm.

Savaş, Esin'e döndü. Elini ensesine attı. Esin, bana tebessüm etti. "Siz, Ulaş'la gidin." Göz kırptı. Gülümseyerek, Ulaş'a döndüm. "Eh, biz gidelim o halde."

Esin ve Savaş'ı arkamızda bırakarak, pembe renkli atlıkarıncaya adımladık. İlk olarak iki adet bilet aldık ve sırada beklemeye başladık. Sıra da beklerken, Ulaş'a döndüm. "Lunaparkta en sevdiğin alet hangisi?" Düşünüyormuş gibi kafasını yukarıya kaldırdı. "Galiba," gözlerime baktı. "dönme dolap." Genişçe gülümsedim. "O halde, bir sonraki adresimiz belli oldu bile." Gözlerini gözlerimden ayırmadan sırıttı. "Emrinize amadeyim." Eli ile ufak bir refarans yaptı. Yaptığı harekete kıkırdadım.

Neyin Nesii??-Ara VerildiWhere stories live. Discover now