Hazan Vakti| 13

69.7K 3.2K 2.2K
                                    

🖇️Herkese selamlar, umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur💖

🖇️Satırlar arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..<3

🖇️Keyifli okumalar❤️

13.Bölüm

Yazarın anlatımından,

Genç adam gözlerini etrafta gezdirirken herhangi bir sese karşı dikkat kesilmişti. Dün geceden beri durmaksızın kuru topraklar üzerinde ilerleyerek teröristleri etkisiz hala getirmekle uğraşıyorlardı. Timinin yorulduğunun farkındaydı ancak ne kadar ara vermeden işlerini hallederlerse sevdiklerine o kadar erken kavuşurlardı. Bunun bilincindeydi Alparslan. Yine durup dinlenmek onların da hakkıydı.

O yüzden arkadaşlarına haber vermek için konuştu. "Burada bir süre istirahat edelim. İlk nöbeti ben devralıyorum." dedikten sonra sırtındaki yaklaşık 35 kilogram kadar olan çantayı çıkartarak yere bıraktı. Su matarasını çıkartarak birkaç yudum su içti.

"Sonu gelmiyor kancık şerefsizlerin." dedi Caner bıkkın bir sesle. Timin içinde en genç olan oydu. Doğal olarak operasyona çıkma sayısı diğerlerinden azdı ve biraz daha sabırsızdı. "Gelecek aslanım gelecek, biz bunun için buradayız." dedi Murat yatıştırıcı bir sesle. Aralarında en büyük oydu.

Alparslan arkadaşlarını dinlerken sırtını büyük olan kaya parçasına yasladı ve derin bir soluk aldı. Göreve çıktığından beri aklını kurcalayan biri vardı. Onu taburda yalnız bırakıp göreve çıkmak zorunda kalmıştı. Hazan'ın iyi olup olmadığını merak ediyordu. Genç kadının yaşadığı şey kolay değildi. Acaba atlatabilmiş midir diye düşündü Alparslan. Çünkü bu öyle herkesin kaldıracağı kadar kolay bir olay değildi.

Yine de karşısındaki kadının güçlü olduğunun bilincindeydi Alparslan. Tanıştıkları ilk gün büyük ayıp etmişti önyargılı davranarak ama şimdi Hazan'ı tanıdıkça onun bu güçlü hallerini görünce pişmanlıkla kavruluyordu söylediği sözlerden dolayı.

Telefonunu çıkartarak arama kayıtlarına girdi. Ablası, annesi, babası ve Hazan'ın numarası vardı en son konuştuğu kişilerde. 'Doktor Hanım' yazan numaraya bir süre baktı. Saat geç değildi. Ama yine de izinli olduğundan belki bu saatte uyumuştur diye düşündü Alparslan. Arasa açardı belki Hazan. Nasıl olduğunu sorardı, içi rahat ederdi. Ama yapmadı. Ne diyecekti ki seni çok merak ediyorum mu? Kadın neden böyle düşündüğünü sormaz mıydı?

Daha Alparslan bile kendine verecek cevap bulamıyordu ki kadının sorusuna cevap versin. Bir süredir aklını kurcalıyordu Alparslan'ın. Sürekli onu düşünürken buluyordu kendisini. Aralarında iki yabancının diyaloglarından başka hiçbir şey yoktu. Ama Alparslan düşünmeden edemiyordu. Bir çift kahve gözün ardında nelerin olduğunu merak ediyordu. Hazan neşeli görünse bile derinlerinde canını yakan bir şeylerin olduğunu anlamıştı Alparslan. Birkaç kez kızın burukça bakan gözlerine ve tebessümüne şahit olmuştu. Onun böyle olmasına sebep olanın kim olduğunu merak ediyordu.

Merak ediyordu etmesine ama soramıyordu. Soramazdı. Daha aralarında yeni yeni samimiyet oluşurken birden böyle konulara giremezdi. Kız kendi anlatmak isterse anlatırdı ona göre.

Bir de kokusu vardı kızın. Dünden beri Alparslan'ın burnundan gitmeyen kokusu. Kısa bir süre sarıldıkları an Hazan'ın saçlarından gelen koku içinin huzurla dolmasına neden olmuştu. Burnunu kızın saçlarına yerleştirerek derince nefes almamak için zor tutmuştu kendini. Yalnızca saçlarını okşamakla yetinmişti o an için. Aynı kokuyu birlikte saldırıya uğradıkları günde almıştı. Kız yüksek sesle konuştuğunda onu susturmak için elini ağzına kapadığında aralarındaki mesafe azalmış kıza bir nefes kadar yakın olmuştu Alparslan. İşte o zamandan beri aklı karışmaya başlamıştı Alparslan'ın.

Hazan Vakti| Asker&DoktorWhere stories live. Discover now