Hazan Vakti| 43

32.6K 1.8K 2.4K
                                    

🖇️Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur, keyifli okumalar dilerim..

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen..

Bu bölümü ozge-yanik91 ithaf ediyorum.

43.Bölüm

Yazarın anlatımından Buse ve Fırat,

Fırat binanın merdivenlerinden çıkarken derin bir nefes alıp verdi. Çok heyecanlıydı. Buse'nin babası Kazım beyden iyi cevap alsa da kötü cevap alsa da içindeki bu heyecan geçmeyecekti. İşin sonunda Buse'ye kavuşmak varsa Fırat vazgeçmeyecekti çünkü. Aylarca Buse'nin kendisini sevmesini beklemişti. Şimdi ondan ölse de vazgeçmezdi.

Kapıyı çaldığında yerinde heyecanla kıpırdandı. Buse kapıyı tebessümle açtığında konuştu. "Hoş geldin." İçeri geçmesi için kapıdan çekilirken Fırat içeri girerek konuştu. "Hoş buldum." Elindeki tatlıyı Buse'ye uzatırken ekledi. "Tatlı yiyelim tatlı konuşalım."

Buse içinden tüm kalbiyle bunu diledi, tatlı konuşmak. Zira bunun mümkün olacağına dair hiç inancı yoktu. "Kesene bereket."

Fırat ayakkabılarını çıkartırken mutfaktan çıkan Buse'nin annesi Sevda hanım konuştu. "Hoş geldin oğlum." Fırat, Sevda hanıma yaklaşarak elini tuttu ve öperek alnına götürdü. "Hoş buldum."

Sevda hanım, Fırat'a karşı biraz daha ılımlıydı. Kızı sevmişti, ona da kabullenmek düşerdi. İçinde tereddütleri vardı tabii ama bunlar zamanla geçecekti. Buse her şeye tamam deyip Fırat'ı kabullendikten sonra Sevda hanım sadece onların mutluluğunu isterdi. Bunu kocasına da anlatmaya çalışmıştı ama adam Nuh diyor peygamber demiyordu.

"Babam salonda." Dedi Buse gergince. Fırat genzini temizleyerek salona doğru adımlarken Sevda hanım ve Buse'de Fırat'ın peşinden ilerlediler. Üçü birlikte salona girdiğinde Kazım bey gördüğü adamla birlikte hafifçe kaşlarını çattı.

"Yine mi sen, oğlum sen laftan anlamıyor musun? Geçen gün yoluma da çıktın, konuşmak istemiyorum." Dediğinde Fırat başını salladı. "Neden bu kadar ısrarcısınız anlayamıyorum evet."

Daha geçenlerde markette karşılaşmışlardı Kazım bey ve Fırat. Fırat her ne kadar haklı da olsa adama tavır yapmamış gayet nazik bir biçimde hal hatır sormuş, biraz konuşmak istemişti ama Kazım bey izin vermemişti. Yine de yılmamıştı Fırat.

"Ayakta kaldın oğlum, otur şöyle." Sevda hanım Fırat'a seslenirken Kazım bey karısına bakış attı. Ama Sevda hanım umursamadan Fırat'a bakmaya devam etti. Fırat boş olan koltuklardan birine oturduğunda Buse tam karşısına geçerek oturdu. Sevda hanımsa kocasının yanına geçti.

"Kazım Bey, sizinle açık konuşmak istiyorum. Neden beni sevmediniz bilmiyorum ama önemli olan kızınızın mutluluğu değil mi?" dediğinde Kazım bey konuştu. "Sorun sen değilsin, mesleğin hala bunu anlayamadın mı?"

Fırat sinirlenmemek için büyükçe yutkundu. "O zaman şöyle sorayım neden mesleğime bu kadar takıldınız?" dediğinde Kazım bey alayla güldü. "Sen hiç kendine sordun mu bu mesleği yapıyorum ama bana getirisi ne diye?"

"Baba." Buse'nin sesiyle birlikte Kazım bey bakışlarını kızına çevirdi. Buse ise konuştu. "Onlar ülkemizi korkuyorlar, sen burada böyle konuşabil diye canlarını feda ediyorlar." Dediğinde Kazım bey başını salladı. "Biliyorum, bende zaten onu söylüyorum. Değer mi? Üç kuruş para için onca çile çekmeye, hiç hayatının olmamasına değer mi?"

Hazan Vakti| Asker&DoktorDonde viven las historias. Descúbrelo ahora