Hazan Vakti| 15

71.4K 3.1K 1.3K
                                    

🖇️Selamlar, nasılsınız?

🖇️Geçtiğimiz günlerde yeni bölümü soran okuyucularıma bölümü cuma günü atacağımı söylemiştim ancak tamamlayınca bir an önce atmak istedim. Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur. Keyifli okumalar dilerim💖

🖇️Satır arası yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın..🙏

15.Bölüm

Alparslan göreve gideli bir haftayı geçmişti. O zamandan beri hiç konuşmamıştık. O gittikten iki gün sonra Semra abla beni çaya davet etmişti. Funda teyze ve Osman amca gitmeden evvel birlikte vakit geçirmek istemişlerdi ve bende kabul etmiştim. Onlara gittiğim akşam Alparslan annesini aramıştı ve iyi olduğunu ancak o zaman öğrenebilmiştim. Tabii selam göndermeyi de ihmal etmemiştim. Aramızdaki tek etkileşim bu olmuştu.

Alparslan gittikten sonra kafamı dağıtmak için Buse ile birlikte yardıma ihtiyacı olan köyleri tespit etmiş, yardım toplamak için şehrin ileri gelen birkaç ailesinden yardım istemiştik. Ayrıca ben sağlık bakanlığından onay alarak birkaç yardım paketi de onlardan almıştım. Bebek bezi, bebek maması, giyecek, yiyecek, ilaç, kadınların ihtiyaç duyabileceği malzemeler ve daha birçok malzeme toplanmıştı. Ayrıca birkaç doktor ve hemşireyle birlikte hastaneye gidemeyen hastalara da bakacaktık ufak bir çadırın içerisinde.

Her şey hazır sayılırdı. Yalnızca bize eşlik etmesi için birkaç asker görevlendirilmesi gerekiyordu. Hem Alparslan hem Murat abi özellikle beni tembih ettikleri için onların dediklerini dinleyecek, Harun yarbaydan bizim için birkaç asker görevlendirmesini isteyecektim.

Tabura girmeden evvel Harun yarbay ile görüşeceğimi söylemiş ve rahatlıkla tabura girmiştim. Buraya ilk defa geldiğimde nöbetçi olan askerlerden birinin yine nöbetçi olması işimi kolaylaştırmıştı.

Taburun içerisinde ilerleyerek Harun yarbayın odasına doğru ilerlemeye başladım. Birden arkamdan gelen sesle irkilerek arkamı döndüm. "Hazan Hanım?"

Fırat ve daha ismini yeni öğrendiğim Caner'i gördüğümde duraksayarak onlara doğru döndüm. Açıkçası şaşırmıştım. Alparslan'ın operasyondan döndüğünü bilmiyordum.

"Önemli bir şey yok değil mi?" diye soran Fırat'a karşılık küçük bir tebessüm ettim. "Önemli bir şey yok, Harun beyden bir şeyler rica edecektim." dediğimde Fırat başıyla beni onayladı. Bense merakla tekrar konuştum. "Siz nasılsınız? Umarım kimsede bir şey yoktur." diyerek hem Fırat'a hem de Caner'e baktım.

"Sağ olun. Hepimiz iyiyiz." diye cevap veren Caner oldu ve ekledi. "Alparslan komutanım da iyi merak etmeyin." diye bıyık altından güldüğünde kaşlarım hafiften çatıldı. Fırat ise koluyla Caner'i dürttü ve konuştu. "Alparslan komutanım odasındaydı yanına gitmek isterseniz."

Alparslan'ı merak ediyordum ama yanına gidip de onu rahatsız etmek istemiyordum. Çünkü anladığım kadarıyla operasyondan yeni gelmişlerdi ve odasındaysa dinleniyor olmalıydı.

"O şimdi dinleniyordur belki sonra görüşürüz. Şimdi rahatsız etmek istemiyorum." dediğimde Fırat hızla karşı çıktı. "Yok dinlenmiyordur, Semih yüzbaşı evrak işlerini kitledi ona."

Kaşlarım istemsizce çatıldı. Alparslan, Semih yüzbaşını sevmemekte haklıydı belki de. Günlerce operasyonda olan ve uyumayan birine dosya işlerini vermek biraz insafsızca bir hareketti.

Tam cevap vermek üzereyken odalardan birinin kapısının açılması üçümüzün de dikkatini dağıttı. Bakışlarımız odadan çıkan askere kaydığında asker yanımıza gelerek Fırat'a selam verdi. Ardından da konuştu.

Hazan Vakti| Asker&DoktorWhere stories live. Discover now