7. bölüm Gelişmeler ve küslükler

13 16 4
                                    

(Bölümdeki şarkılar: Müslüm gürses/seni yazdım, kayahan/ninni)

"Anneler ilk önce çocuklarına sevgi sonra da diğer şeyleri vermeliydi ki çocukları ayakta dik durabilsinler ve her önüne gelenden bir sevgi, bir saç okşama dilenmesinler..."

Kendimi bugün epey bitkin hissediyordum. Sanki uzun süreler boyunca aç, sussuz, daracık bir alanda büklüm büklüm bi şekilde kalmış gibiydim. Bütün organlarım resmen iflas etmişti. Bana isyan bayraklarını asıyorlardı.

Dün eve geldikten sonra sabaha kadar hiç uyumadan kimlerin bunu yapmış olabileceğini araştırmıştım. İzini belli bir yere kadar sürmüştüm fakat iş ana kişiye bir türlü gelemiyordu. Bulduğum kişiler sadece para karşılığında işlerini yapan pisliklerin tekiydi. Asıl kişi çok güçlüydü ve ben bunu bulamadıkça daha çok deliyordum.

Üstümde hala dünkü kıyafetler, birbirine girse de dağınık topuz saçım, yorgun bedenim,yanımda bitmiş kahve bardakları dizlerimde bilgisayar ile tam bir manyak gibi durduğuma emindim.

Kim kendine bu kadar eziyet ederdi ki?

Kapı çaldığında yerimden kalkmak zorunda kalmıştım. Yaklaşık enaz 7 saattir aralıksız oturduğum için belim de ağrıyordu. Demiştim ya, bütün vücudum isyan ediyordu bana. Gece ilk önce tüm evi toparlayamasam da odamı ve salonu az çok toparlamıştım sonrada bilgisayarın başına kahve bidonu ve bir kupa ile oturmuş bir daha da kalkmamıştım.

Ben kahve'nin dozunu kaçırmışım... bidon nedir arkadaş!

Bidonu ortadan kaldırdıktan sonra kapıya gittim ve hızlıca açtım.

Kapıyı açtığımda ellerinde birkaç poşet ile somurtan ebrar ve adeta neşe saçan kızları görmek tebessüm etmemi sağladı. Bir kere gelmeye başlarlarsa sürekli geleceklerini biliyordum. İşte bu yüzden gelmelerini istemiyordum fakat çoktan iş işten geçmişti. Kızmayacaktım onlara.

İçeri gösterdiğimde 32 dış sırıtarak içeri girdiler sırayla. Kapıyı kapattım ve Peşlerinden ilerledim. Ellerindeki poşetleri alıp mutfağa bırakırken"Hayrola sizi buraya gönderen nedir gençlik? Çok mu özlediniz bir günde? " Dediğimde Ebrar gözlerini devirdi.

"Sana kalsa kendine açlık ile eziyet edersin, bunu bildiğimiz için geldik. Fırsat bulmuşken gelelim dedik. Hem evi toplamaya yardım ederiz hem de ertesi gün için söz vermiştin." Dediğinde yanına geldim ve başımı iki yana salladım.

"Gerek yok. Odamı tamamen, salonu da yarım da olsa topladım zaten. Gerisi kolay. Yeni eşyalar da alacağım zaten. Toplasak da bir işe yaramaz. Siz diğer odaları görmediniz. Yaklaşık 5 sandalye, 1 masa, bir makyaj masası, 4 ayna, 30 çerçeve, 2 porselen süs, 10 tabak ve 15 bardak telef oldu. He bir de makyaj malzelerim ile parfümlerim de var. Biraz sinirin de dozunu kaçırmışım." Diyerek ensemi kaşıdığım sırada şaşkınca bana bakıyordu.

"Sahiden zıvanadan çıkmışsın sen! Çıldırmışsın! Daha ne kaldı ki?" Dediğinde omuz silktim ve salona girdim. Bilgisayarın başına tekrar geçtiğim sırada eylem ve Neşe merakla ne yaptığıma bakıyordu. Başımı hafif yukarı kaldırıp tekli koltuğumun birer kolunda oturan kızlara baktım.

"Öyle bakmayın. Dün ki onları kimin düzenlediğini bulmaya çalışıyorum. Ama lanet şey kendini çok iyi gizliyor. Bir yerden sonra bütün herşey kopuyor." Dediğimde ekrana bön bön bakmaya devam ettiler.

Savaşın DansıWhere stories live. Discover now