18. bölüm

0 0 0
                                    

Günlük/ ggox

Uyandığımda başım acayip derecede ağrıyordu.  İlk başta ne olduğunu anlayamadım.

En son ne olmuştu?

Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda çığlık attım. Yine kabus görüyordum kesinlikle. Yine aynı yerdeyim!

Çok sıkılmıştım. 9 yıldır aynı veya benzer kabusları görmek çok kötüydü. Artık yorulmuş ve sıkılmıştım.

Dur bir dakika neden karşımda ablam yok ? Ve ben yaklaşık son 1 aydır kabus görmüyordum ki? Bunlar kabus değil mi yoksa?

Tekrar etrafıma baktım, sonra da kollarıma ve kendime. Ellerim zincilerle bağlıydı ve yıllar önce olduğum yerdeydim. Ama bu nasıl olurdu?

Siktir! kaçırıldım mı ben?

Nefes almakta güçlük çektim bir an. Doğru ya, ben en son yediğim çikolatadan dolayı bayılmıştım. İçinde birşey olduğunu nasıl anlamamıştım?

İyi de neden? Ne veya kim benim buraya gelmeme neden olmuştu? Hadi ama temiz çalışıyordum ben!

"Beni neden buraya getirdiniz lan?! Çıkarın beni! Ne istiyorsunuz be benden!?" Diyerek bağırdığımda sesime kimse gelmedi.

Burada daha fazla durmak istemiyordum. Korkuyordum ben, uzun süreden sonra ilk defa korkuyordum.
Buradaki olma ihtimali olan kişilerden değil, buradan ve oğlumdan dolayı korkuyordum.

Etrafıma bakmadım daha fazla, gözlerimi kapadım sadece. Derin derin nefesler adım. Nabzım hızlanmış nefes alış verişlerim de artmıştı.

"Kimse duymuyor mu? Çıkarın beni!" Diye tekrar bağırdığımda içeri biri girdi. Tipinden bile bir Rus olduğu belliydi.

"Demek uyandın. Seni çıkarıp çıkarmayacağımız konusunda biri karar vermeye çalışıyor. Eğer seni seçerse çıkacaksın ama çocuğun olmayacak, bebeği seçerse bebeği ona veririz ama sen burada kalırsın." Dediğinde başımı hızlıca iki yana salladım.

"Oğlumu vermem size! Kurtulurum bir şekilde ama vermem! Alamazsınız onu benden! Dünyaları yakarım ama vermem! Ne istiyorsunuz benden?" Dediğimde güldü.

"Biz birşey istemiyoruz, intikam isteyen biri var. Onun emirindeyiz. Sadece emir kuluyuz yani bilmem." Dediğinde sinirlerim bozulmuştu.

"Onu çağırın! Kimin için intikam istiyorsunuz benden? Oğlumu vermem, hele bir alabiliyorsa benden alsın ama o doğduktan sonra. Ona zarar veremezsiniz." Dediğimde başını iki yana salladı.

"Oğlunuz sonsuzlardan. Alırsak anlaşma karşılığında güzel bir geliri olur fakat bunun için kararı bekliyoruz. İntikamı bırakırsa belki çıkarsın ama bu mümkün gözükmüyor." Dedi ve çıktı. Dediklerini çok hızlı demişti ve Rusça konuştuğumuz için yarım yamalak anlamıştım. Ama oğlumu vermeyecektim....

- 2.5 ay sonra -

Zaman ve mekan kavramını yitirmiş gibiydim. Arada ikimiz de ölmeyelim diye banyo ve giyinme gibi ihtiyaçlar dışında demir zinciler açılmıyordu. Verdikleri yemeği bile böyle yiyordum. Kaçmayı denemiştim ancak oğlum yüzünden aktif hareket edemiyordum bu yüzden her seferinde yakalanıyordum.  Belki de hamlamıştım ama sonuç olarak buraya tıkılmıştım. Gerçek anlamda delirmek üzereydim.

Savaşın DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin