21. bölüm

6 0 0
                                    

Uzun ve sadece sohbet ve dinginlik olan bir gecenin sonunda hastanede odasında eymen ve ben kalmıştım. Ablam da hastanede kalmak istemişti ama onu zorla abimler ile gönderdim. Enazından orada arda ve zehrayi tanıdığı için daha rahat olabilirdi.

Yorgundum ama daha yoğun hissettiğim şey ise özlemdi. Bu sadece oğluma değildi aynı zamanda onaydı.

Saatlerden beri elimi tutuyordu. Odanın ve bizim ellerimizin sıcaklığından dolayı terlemiş ama ikimizde buna rağmen bırakmamıştık.

Yatakta biraz kenara doğru kaydım ve beni izleyen eymen'in gözlerinin içine bakarak elimle boşluk bıraktığım yere iki kere vurdum. Bu gel demekti. Başını iki yana salladı ama ben bir daha aynı şeyi yapınca derin bir nefes aldı ve boşluk bıraktığım yere benimle birlikte uzandı. İkimizde yan şekilde yatarken gülümsedim.

"Özledim seni biliyor musun? Daha önce yalnız kalmak huzur verirdi. Hatta akıl hastanesinde bile bu yüzden uzun bir süre kaldım yoksa beni biliyorsun kaçardım ama yani garip bir dinginlik sağlıyordu bana. Kimseyi aramıyordum. Çocukları unuttuğum bile oluyordu ama orası hiç aynı değildi. Bilmiyorum ama artık yalnız kalmak mutlu etmiyor. Aksine acı veriyor. Aynı siz yokken olduğu gibi." Dediğimde elinin tersini yüzümde gezdirdi.

"Bende seni özledim, Oğlumuzu da kendinle birlikte götürdün ya, acım birdi iki oldu. İki ay boyunca gözüme uyku girmedi. Az kalsın beni bırakıp gidiyordunuz." Dediğinde konunun açılması benim moralimi bozdu.

"Eymen neden göremiyorum ki? Azıcık sevsem, bir kere öpsem, kokusunu içime çeksem hatta sende aynılarını yapsan olmaz ki onu benden saklıyorlar?" Dediğimde derin bir nefes aldı ve aynı yavaşlıkta verdi.

"Hani anlaşmıştık?" Dediğinde omuz silktim.

"Oğlumu vermedikleri sürece böyle yapmaya devam edeceğim. En erken zamanda verseler iyi olur." Dediğimde gülümsedi.

"He gıcıklık olsun diye yapacaksın yani?" Dediğinde başımı salladım yavaşça. Çok azcık ileri giderek yanağıma aylardır hasret kaldığım dudaklarını deydirdi. Gözlerim bu hareketi ile kapanırken bunun onun hoşuna gittiğini biliyordum.

"Eymen, biz nasıl bir hayat yaşıyoruz?" Diyerek kendimden bile beklemediğim saçma bir soru yönelttim.

"Bilmiyorum hayatım, inan bende bilmiyorum ama yaşıyoruz işte bir şekilde." Dediğinde gözlerimi açtım.

"Bu sorumun cevabı değildi ama neyse. Hayatımız belli başlı birkaç insan yüzünden şu zamana kadar mahvoldu. Bundan sonra izin vermeyelim. Kendi filmimizi kendimiz çekelim olmaz mı?"

"Olur, peki adını ne koyacaksın?"

"Bilmiyorum ama savaşın Dansı olurdu herhalde." Dediğimde hayretle yüzüme baktı.

"Ne, ne oldu? Niye öyle baktın şimdi?" Dediğimde kısa bir cevapla "Aklımı okudun." Dedi.

Kalp kalbe karşıymış ve böyle hoş rastlantılar benim için çok güzeldi.

Savaşın DansıWhere stories live. Discover now