8. bölüm

10 16 2
                                    

"Ben artık kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum..."

Yanıyorum. Tam anlamıyla ölüyorum. Benim kolumu sanki ince bir ip veya kopmak üzere bir halata bağlamışlardı, sanki o halat kopsa hayatım son bulacaktı ve ben halat kopmadan düşüp hayatıma son vermiştim.

Tükenmiş hissediyordum sadece. Kolumu bile kaldırmak gelmiyordu içimden.

Bu korkunç birşeydi. Abim, hayatta kalan tek akrabam, ardam sırf sevgilimi ona söylemediğim ve onun hoşlanmadığı biriyle sevgili olduğum için bana küsmüş ve beni arkasında bırakıp gitmişti.

Giderim kendi canıma kıyarım demiştim fakat buna rağmen belkide bana ne kadar kırıldığını belli etmek istemiş ve gitmişti.

Ben ise şuan evimde kızların zoruyla duruyordum. Kendimi biryereden atacak kadar manyak olduğumu bildikleri için alvinide alıp hepsi başımda durmaya gelmişti. Gitsinler diye bir tek yalvarmadığım kalmıştı yakındı onu da yapardım.

Neşe elinde bir kutuyla geldiğinde yine hiçbir tepki vermedim. Saatlerdir öylece duvara bakıyordum.  Kutuyu bana uzattığında başımı kaldırdım ve yüzüne ilk defa ruhsuzca baktım.

Üzülüyordu halime biliyordum ama gülecek halim bile kalmamıştı.

"Bu ne?" Dediğimde gözleriyle kutuyu işaret etti. Yorgunca elimi kaldırdım ve kutuyu aldım.

İçini açtığımda içinden bir kolye çıktı. Hilal şeklinde bir ay kolyesiydi ama diğerlerinden farklı olarak ortasında galaksi ve galasinin çevresinde onu yıldıza benzeyen saçaklar vardı.

 Hilal şeklinde bir ay kolyesiydi ama diğerlerinden farklı olarak ortasında galaksi ve galasinin çevresinde onu yıldıza benzeyen saçaklar vardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Sana aslında bunu almıştım. Bugün sabah kargoda sıkışmış bahanesiyle geri yolladılar bana. Sabah getirmiştim de vermeyi unuttum yine. Üzgünken vermek istedim. Beğendin mi?" Dediğinde cevap vermedim ama kolyeyi kutudan çıkarıp boynuma taktım. Bahar cevabını sesli olmasada kolyeyi taktığım için almıştı.
Gülümserken oturduğum koltuğun sırt kısmına sırtımı yasladım ve ellerimle ve tırnaklarımla oynamaya başladım.

Saatler geçti ve ben sadece ya elimle oynadım ya da boş boş duvarlara baktım.

~2 hafta  sonra~

Saat gece yarısını geçmişti. Çocuklar sırf ben birşey yapmayayım diye benim evimde kalıyordu uzun süredir. Eymen beni aramış hatta yanıma gelmişti ama konuşmamıştım. Bununla birlikte hepsi sürekli beni mutlu etmeyi deneseler de işe pek yaramamıştı. toplamda belki her gün 1 saat anca ya uyumuştum ya uyumamışım ayrıca ağzıma doğru düzgün bir lokma bile almamıştım. Tek yaptığım farklı iş duşa girmek ve üstümü değiştirmek oluyordu. Yarın hepimizin okulu vardı ve kızlar ile alvin bu yüzden mecburen kızlar misafir odasında alvin ise salonda uyumuştu. Yine günlük elbiselerimle oturduğum yatağımdan sessizce kalktım ve odadan çıktım.

Savaşın DansıWhere stories live. Discover now