-6-

1.2K 58 38
                                    

"Bana bak Bora, ne sikimi yiyeceğini az çok anladım. Siktir git uğraşma benimle."

"Yok, rahat bırakamam daha yavrum. İlk günlerden hoş karşılamak lazım seni değil mi? Gökhan hadi bakalım dediklerimi yap."

Adının Gökhan olduğunu anladığım çocuğa bir bakış atıp tekrardan bana döndü, tam ayağa kalkmışken önümdeki et yığını sertçe oturttu beni. Bir eliyle ellerimi sertçe tutarak karşılık vermemi engelledi. Diğer eli ile saçlarımı kavrayıp başımı sertçe geriye yaslayarak önümdeki Bal Gözlü'nün yüzüne bakmamı sağladı. Dışarıda olan herkes bizi izlerken Bora elinde tuttuğu buz gibi suyu döktü, başımdan aşağıya.

"Dün arkadaşmış gibi konuşmuşum, kusura bakma senin gibi bir ibneyle bir sikim olamam."

"Eee? Ağlayayım mı şimdi?"

Bora sıktığı sert yumruğu ile vurdu suratıma, sinirden nefes bile alamıyordum. Bora ise o piç sırıtışı ile bana bakıyordu. Eliyle yanaklarımı sertçe sıkarak tutunca Gökhan denen it elini çekti. Bunu fırsat bilip Bora'nın tam burnuna kafamı geçirdim, acıyla kendini geri attı. Yanıma yaklaşan Gökhan'a tekmeyi geçirip kendimden uzaklaştırdım. Sinan ise bir şey yapmadan sadece izliyordu, Bora kanayan burnu ile ilgilenirken tekrardan üstüme yürüyen Gökhan ile ayağa fırladım.

İyi dayak yiyecektim ve bundan kaçamazdın.

Gökhan yakamı kavramışken sert adımlarla ne zaman geldiğini anlamadığım Helen'in tekmesiyle -beklemediği için- dengesini kaybederek yere düştü.

"Tek bulunca üç kişi mi giriştiniz lan çocuğa?!"

"Ya siktir git amına koyayım, tipe bak. Sen mi dövecen lan beni?!"

"Öyle deme ama tipine soktuğum, siyah kuşağım var."

Gökhan, Helen'in ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken bizimki harekete geçmişti bile, Gökhan'ın taşaklarına bir tekme ile.. Gökhan acıyla alt tarafını tutarak acıyla banka oturdu, yanında hala burnunun kanamasını dindirmeye çalışan Bora'nın yanına. Helen kolumu sıkıca tuttu, önümde beni çekerek yürüyorduk. Oradan uzaklaşıp arka bahçeye geçtik.

"Kerem aptal mısın oğlum sen?"

"Evet."

"Şu an Bora ibnesine attığın kafayı sana atabilirim, biliyorsun değil mi?"

"Ne yaptım ya?"

Koluma vurdu hafifçe..

"Karşılık verseydin ya geri zekalı!"

"Verdim ya, gördün.."

"Sus kurban olayım, bir şeyin var mı?"

"Yüzüm ve burnum, fazla sert attım valla kafayı.."

"Amına koyduğumun salağı.. Onu boş ver de Doru nerede? Gelmedi yanımıza."

Tam bilmediğimi söyleyecekken Doru'nun seslenmesi ile ona döndük, sesi sinirliydi.

"Kerem!"

"N'oldu?"

"Neden böyle bir şey yaptın?!"

"Ne yapmışım?"

Anlamsız gözlerle ona bakıyorduk Helen'le.

"Sevgil-"

Aniden durdu, ne dediğini anlayamamıştık.

"Bora'ya neden kafa attın?"

Kalbim duracaktı neredeyse, az da olsa his beslediğim çocuk benden bir başkası için hesap soruyordu. Ciddi olmamasını umuyordum.

Mucize.[BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin