-7-

1.2K 49 29
                                    

Medya Erkan ve Melik. Bu arada Erkan 32 yaşında, Melik 21 yaşında.

Melikten****

Baba dediğim, sevdiğim, canımı vereceğim insan bu gün, oğlunu, kendi öz oğlunu, benim biriciğim Kerem'in canını almaya kalktı. Sırf kendi boktan hayatı yüzünden kardeşim ölüyordu. Neden daha erken varamadım? Neden bu kadar geç geldim? Kendimi suçlarken dışarı doğru yürütülüyordum. O an bana baktı, o baba dediğimiz it bana bakıyordu. Gözlerinde pişmanlık sezemiyordum, bu beni sinirlendiriyordu. Kolumdan tutan polis memurunu umursamayarak hızlı ve sert adımlarıma o piçe yöneldim ve bana bakan korkak suratına yumruk atmaya başladım.

"Nasıl yaptın lan bunu?!" Vurmaya devam ederek konuşuyordum, titreyen ağlak sesimle.

"O senin oğlun değil miydi lan it kurusu?! O çocuk sana değer veriyordu ulan!"

Yanımdaki polisler kollarımı sıkıca tutup çekince sinir yerine üzüntü sardı bedenimi, kardeşimin öldüğünü düşünmek bile beni bitiriyordu. Kollarımı tutup beni sakinleştirmeye çalışırlarken daha yüksek sesle ağlıyordum. Sakinleşince ambulansa, karşımda bedeni yatan biriciğimin karşısına oturttular beni. Konuşmam gerekiyordu değil mi onunla? Konuşmam gerekiyordu. Elini sıkıca tutup öperek konuşuyordum kardeşimle, duyuyordu. Eminim.

"Özür dilerim kardeşim, çok özür dilerim.." Sesim hala titriyordu, kardeşim karşımda can çekişiyordu.

"Yanına olamadım, uyan söz veriyorum hep beraber olacağız bak yeminle ayırmayacağım seni yanımdan."

Minik aslanımın gözleri kapalı, nefesleri azdı. Yarasına baktım, derin duruyordu.. O adam, o oruspu çocuğuna bırakmamalıydım. Benim suçum, daha erken gelmeliydim daha erken yanıma almalıydım Kerem'i. Yaşayacaktı, bırakmazdı beni Kerem. Bırakmazdı arkadaşlarını, seviyor bizi değil mi?

******

Ameliyata aldılar Kerem'i. Oturmuş, ağlamamı keserek düşünüyordum. Kerem'in telefonunu alıp son konuşmalara girdim, arkadaşları bilmeliydi. İlk yazan kişi Helen isimli bir kızdı, ara tuşuna basarak aradım. Hala ufaktan titreyen sesimle konuşarak anlattım olayı.

"Şaka falan mı yapıyorsunuz amına koyayım?!"

"C-ciddiyim Helen.. Bak konum at-atacağım gel."

Ağlamasını gizlemeye çalışıyordu, titrek bir nefes alıp 'tamam' diye fısıldadı sadece. Telefonu kapatıp tekrardan düşünmeye başladım, ya dayanamazsa? Ya bırakırsa bizi?

Hayır, olumsuz düşünemezdim. Kerem atlatabilir, yapabilir. O güçlü biri, hissediyordur bizi. Sert adımlarla koşarcasına yürüyen ayak sesleri duyunca kafamı çevirdim o tarafa, galiba gelen kız Helen'di. Gözleri kızarmış, ağlıyordu. Normalde bir yabancıya, tanımadığım biriyle temasa dikkat ederdim. Ama şu an ki şeye ikimizin de ihtiyacı vardı. Kollarımı açıp sessizce bekledim, direkt sarıldı önümde ağlamaktan nefes alamayan kız.

"Ölmez değil mi? Yap.. Yapamaz bize, kıyamaz dimi?"

Nefesimi alıp vererek konuştum, sesim kısılmıştı.

"Yapamaz.."

Önümde ağlayan kıza teselli veremiyordum, konuşamıyordum, düşünemiyordum. 5 dakika, tam 5 dakika boyunca ağladıktan sonra yanımdaki koltuğa oturdu. Öyle sessizce otururken elimde duran telefon titremeye başladı, sulu gözlerle okumaya çalışıyordum kim olduğunu.

Erkan Hoca arıyor...

Titreyen ellerimle açtım telefonu, hocası neden gece yarısı arıyor bilmiyordum ama söylemeliydim galiba.

Mucize.[BXB]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora