-10-

863 31 10
                                    

Bora'nın modeli değiştirdim. Eskisi pek uymuyor gibiydi, bu daha iyi oldu.

Şaşkın bir şekilde Bora'ya çevirdim kafamı, bana aynı şekilde şaşkın halde bakan Bora'ya.. Helen ise hala ciddi ifadesiyle bize bakıyordu. 

Bora bir süre düşünüyormuş gibi kaldı öylece ardından ciddi bir ifade takınarak belimi kavradı. Lan öpüşecek miydik cidden amına koyayım? Yüzü yüzüme yaklaşırken sesli bir şekilde yutkundum, harbi harbi öpüşecektik.. 

Bora, Helen ve beni şaşırtıp yanağımı daha doğrusu dudağımın kenarını öptü. Bu hareketiyle kıpkırmızı kesildiğimi hissettim. 

"Öp demedim, öpüşün dedim ama her neyse. Çok tatlısınız!"

Bora aynı ciddi ifadesiyle geri çekilip öylece Helen ile bizi dinliyordu bense Helen'in burada ne aradığını sorguluyordum.

"Sen ne arıyo'n la burada? Pek sevmezsin çıkmayı."

Helen tam bir şey diyecekken arkadan tanıdık bir ses çıktı, Gökhan. Helen yüzünde köşeye sıkışmış ifadesiyle hızlıca uzaklaştı yanımızdan. Geri zekalı diye boşuna demiyordum. Pek kafaya takmadan arabaya atladık Bora'yla olanları düşünmeden edemiyordum. Başım cama yaslıyken arada çaktırmadan ona bakıyordum. Elim Bora'nın öptüğü yerdeydi hala aklımdan çıkmıyordu tabi.. Bora ise benim aksime ciddi bir şekilde yola bakıyordu yolun devamında hiç konuşmamıştık. 

Eve varınca direkt odama, yatağım attım kendimi. Tabi bir o yana bir bu yana dönüyordum aklımdan çıkmıyordu o öpücük, belimi kavrayışı.. Ama dudağımı öpse n'olurdu ya sanki? Hazır fırsatını bulmuşken.. Acaba rahatsız etmek istemedi mi? Of.. Düşünmeden edemiyordum fakat yavaştan gözlerim kapanıyordu.

****

Bora artık Kerem'den hoşlandığını düşünmüyordu, onu seviyordu. Aşıktı diyebiliriz. 'Sahte sevgililik'  fikrini de Doru'dan intikam almak için değil Kerem ile yakın olmak için ortaya atmıştı. Aslında Kerem hoşlandığını az çok anlamıştı fakat Kerem tereddüt ediyordu, Bora bunu istemiyordu tabi. Onun da duygularını anlaması için sevgili gibi olmak, davranmak istemişti. 

O hastanede geçirdikleri günden beri hiç konuşmamıştı duyguları hakkında, Kerem'de cesaret bulamamıştı o konu için. Aslında duyguları karşılıklıydı fakat anlamıyorlardı aptallar n'aparsın?

****

Sabah daha erken kalkmak zorundaydım, mahkeme duruşma falan yoracaktı.. Bu düşünceler ile yine midemin bulandığını hissettim umursamamaya çalışıp mutfağa, abimin yanına yürüdüm. Birisi ile telefonda konuşuyordu.

"Çok iyi olur biliyor musun.. Seni de çok yordum özür dilerim cidden Erkan."

Erkan? Erkan hoca mı? Olabilir, yardım etmek içindir galiba.. Gerçi abim ne zamandan beri bu kadar sırıtıyordu amına koyayım? Hafifçe öksürüp dikkatini çekince sorarcasına bakışlarımı fark etti canım abicim. Tekrardan teşekkür ederek telefonu kapattıktan sonra kahvaltı masasına oturdu, bir yandan konuşurken bir yandan çay içerek yemeğini yiyordu.

"Bizi duruşma salonuna bırakacak orada da bekleyecek. Yanımızda olacak ayrıca bitince de bizi eve bırakacak. Dediği gibi iyi biriymiş.."

Gülümseyip masaya geçip yemeğe oturdum zaten hayvanlar gibi acıkmıştım mübarek. 

"Tamam anladım.. Bu arada o adamda olacak değil mi? Gerçi olması gerek.. Off."

"Ya Kerem'im, güzel kardeşim. Yanına olacağım söz veriyorum artık bir şey yapamaz o sikik anladın mı beni? Bu arada dikişlerin nasıl, acıyor mu hala?"

"Biraz acıyor. İyi ki yanımdasın.. Kim bilir geç gelsen neler olurdu belki ölürd-"

"Sus Kerem. Yemeğini ye hadi."

Bir cümlede ölümün geçmesini sevmezdi abim. Annemden sonra asla ölümlü konuşmazdı ölüm hakkında konuşmayı da sevmezdi. Dediği gibi susup yemeğimi bitirip hazırlandım kendi halimde, abim zaten hazırdı. Evden çıkıp bahçenin önünde bir 5-10 dakika bekledikten sonra Erhan Hoca gelmişti. Abimi ön koltuğa oturtup arkaya geçtim yolumuz uzundu ve hala uykuya ihtiyacım vardı benim..

**Melikten.***

Erkan ile bir süredir konuşuyorduk babam denen it yüzünden. Pek belli etmesede endişeliydi, sürekli bir şey olacakmış gibi düşünerek ilerliyordu. Sormadığı gün yoktu diyebilirim her gün ya arar ya da mesaj atardı bugün de aynısı olmuştu. Sağ olsun yine tek  bırakmadı bizi yanımızda olmak istedi her ne kadar gerek yok desem de.. Yolun başında uyuyan kardeşime bakıyordu gözlerim hala korkuyordum o adam yüzünden. Ya serbest bırakılırsa? Evimizin olduğu yeri, nerede çalıştığımızı ve nerede okuduğumuzu biliyordu. Aklımdan bunlar geçerken Erkan'ın gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim, aynadan bakıyordu tabi. O öyle bakarken oturuşumu düzeltmem gerektiğini düşündüm, bunu fark etmiş olacak ki gülümseyerek konuştu.

"Rahat ol. Kendi arabanı ben sürüyormuşum gibi düşün."

"Teşekkür ederim tekrardan Erkan, fazla yordum seni de.."

 "Melik kaç kere diyeceğim düşünme şöyle diye?"

"Özür dilerim."

Sesim biraz kısık çıkmıştı, karşımda sinirli biri olunca konuşasım kaçıyordu. Moralimin düştüğünü fark edip tekrar o gülümsemesini yerleştirdi ciddi olan ifadesine, elimi tutup hafifçe üstünü okşadı.

"Kerem, Kerem'de ölen kardeşimin suratını gördüm ben Melik. Aynılarını yaşayıp dayanamayarak intihar etmişti ben ise abisi olarak koruyamadım ben onu. Şu an ise kendimi telafi ediyormuşum gibi hissediyorum o yüzden teşekkür falan istemiyorum ki gerek bile yok."

"Başın sağ olsun üzgünüm bilmiyordum."

"Sorun değil."

Gözlerimiz kenetlenince kaçırmak istemedim. Koyu kahve gözleri zamanla hoşuma gidiyordu, ne zamandır bilmiyorum ama hastanede gördüğüm günden beri bir şeyler hissediyordum. Elimi çekince yüzünün düştüğünü fark ettim belki yanlış görmüşte olabilirim. 

"Nasılsın bu arada?"

Konu açmaya çalışıyordum..

"İyiyim Melik. Sen?"

"Gergin diyelim."

"O adam yüzünden değil mi? Bu arada kahvaltı yaptınız mı?"

"Evet evet. Bir zahmet zaten, aşçıyım ben."

"O zaman bir ara sözünü alırım, yemek yaparsın bana?"

Serçe parmağını uzatarak sırıtıyordu. Gülümseyerek karşılık verdim.

"Sözüm olsun."

"Salı akşamı?"

"Tabii, eve geçtiğimde yazarım sana."

Başını sallayıp onay verince tekrardan gözlerimi yola çevirip duruşmayı düşünmeye başladım.. Yaklaşık bir saat sonra falan varmıştık sonunda. Kerem'in koluna hafifçe vurup uyandırarak kaldırdım bir saattir uyuyor ayı..  Arabadan çıkınca saçını düzelttim Kerem'in, üçümüzde ağır adımlarla yürüyorduk salona hiçbirimizin gidesi yoktu. Kerem'in o adamı görmesini o adamında Kerem'i görmesini istemiyordum.

Mucize.[BXB]Where stories live. Discover now