(12) Asel'in ilk öpücüğü

32 3 0
                                    


Durduğumuz yerden baktığımızda tek katlı bu ev gerçekten çok muhteşemdi. Duvar hiç yoktu ve her tarafı cam çerçevlerle kaplı tek katlı ev harika görünüyordu. Böyle tarif edilemez ama yeşil bir alanın kenarları sırayla daire şeklinde ağaçlarla süslenmiş ve ortasında tek katlı cam bir ev düşünün. Gerçekten muhteşemdi ve benim evim 5 katlı olmasına rağmen bu kadar güzel görünmüyordur.

"Gerçekten harika bir eviniz var." dedim dayanamayarak. " Bu kendi işteğiniz üzere inşa ettirdiğiniz bir ev mi, yoksa satın mı aldınız?" diye soru sorduğunda eve şöyle bir göz gezdirdi.

"Bu evin her detayı kendime ait." dedi ve ben biraz daha hayran kaldım bu adama. "Geçelim mi?" diyerek eliyle içeriyi gösterdi. Fazla şeylere böyle merak salmazdım ama bu ev gerçekten merak edilesi bir yerdi. O yüzden başımı salladım.

Adımladı ve cebinden çıkardığı anahtarla cam kapının anahtarla açtı. İçeriye girdiğimde dışarı gibi olağan bir görüntüyle karşılaştım.

Tek katlı olduğu gibi tek odalı kocaman bir evdi. Bir tarafında oturma grubu, bir tarafında yemek masası, bir tarafında Amerikan mutfağı, bir tarafta büyük bir yatak vardı. Sadece yatak odasının arkasında sanki bir çıkıntı vardı cam duvarda. Evde her şey var ama lavabo yok ve galiba lavabonun yeride orası olmalıydı.

"Nasılsın buldun evimi?" diye heyecanla sorduğunda yüzüne, yani gözlerine baktım. Parıltılar vardı ve zannımca ilk misafiri bendim.

"Bu ev kaç yıldır var?" dedim ve aldığım cevap beni memnun etmişti.

"10 yıldır var." dedi.

"İlk misafir olmak büyük bir şeref ve eviniz gerçekten çok güzel." dedim memnunluğum sesime yansıyacak kadar tondaki bir sesle.

"Her şeyi bir kerede anlamak da gerçekten muhteşem." dedi ve bana olan hayranlığını dile getirdi bir kez daha.

Ne yapabilirim ki? Buda benim özelliğim ve onun gözlerinde gördüğüm parıltı bu eve sadece benim gelmemle yerleşecek bir parıldı değil. Aynı zamanda ilk kişi gelmesi de onu heyecanlandırıyordu. Ben de heyecanına ortak olmalıyım.

"Tek bir sorum olacak. Anlayamadığım bir şey var." dedim ve ilgisini çekmişim ki dönerek ellerini cebine koydu.

"Peki güvenlik? Helikopteri olan her kes buraya gelebilir?" dediğimde dudakları yine eğlenir gibi yavaşça yukarıya doğru kıvrıldı.

"Gel sana birşey göstereceğim." dedi ve bana yolu göstererek dışarıya çıkardı. Dışarıda helikopterin diğer tarafına doğru gittik ve ağaçların bulunduğu alana girdik. Ağaçların arasında kocaman bir makine vardı. Ama onun ne işe yaradığını bilmiyordum. Hayatımda ilk defa böyle birşey görüyordum. Kocaman dikdörtgen bir silahtı ve biraz meyilli duruyordu. Ağzı da çok fazla büyüktu ve içinde farklı kurşunlar vardı. En üst kapağında ise sensör vardı ve aktiv haldeydi. Bir çok renkte düğmeleri olan bu bu makineye dikkatli baktığımda ekranda hava kontrolu olduğunu gördüm. Güneş'in yüzünü baktığımda benim anladığımı bilerek bakıyordu. Sadece bana zaman tanıyarak analiz etmemi bekliyordu.

"Sadece senin şu iki helikopterini tanıyor değil mi? Başka biri geldiğinde otomatik olarak vuruyor?" dediğimde yine dudakları kıvrıldı.

"Peki kurşunları neden hazırlandı?" diye soru sorarak yeniden bu olağan makineye çevirdim bakışlarımı.

"Senin çok istediğin o formülle." dedi ve ben o an hızla ona doğru döndüm. " Ne?!" diye bir nida çıktı ağzımdan.

"Ama Gümüş Yüzük onu sadece bir kez kullandığını söylemişti." dediğimde anladığım şey inanılmazdı.

YER ALTI AYDINLIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin