9- Ufak dokunuşlar, büyük hisler

5.6K 327 100
                                    

2 gün geçmişti.

2 gündür Kerim benden her konuda uzak duruyordu. Göz göze gelmeyi bile bırak, normalde sürekli karşılaştığımız yolda onu artık görmüyordum. Görsem de bana hiç bakmadan önümden geçip gidiyordu.

Aramız yine boka sarmıştı yani.

"Rüzgar yeter amına koyayım." Dedi Anıl sıraya belli bir ritimle vurduğum elimi alıp kucağıma koyarken.

Tam konuşmak için ağzımı açacakken Kerim'in yüksek sesle küfür etmesiyle konuşmak yerine ona döndüm.

"Enes ben senin amına koyayım ya." Dedi üzerine ayran dökülmüş siyah tişörtü tenine değmesin diye tutarken.
Enes, Kerim'in üzerine ayran dökmüştü.

"Özür dilerim Kerim, elimden kaydı."

Aykut ve Anıl hayvan gibi gülerken yüzümü buruşturdum. Siyah tişörtünde baya belli oluyordu beyaz lekeler.

"Lan yanımda başka giyside yok." Diye söylenerek ayağa kalktı Kerim. Büyük ve öfkeli adımlarla sınıftan çıktı.

Sıkıntılı bir nefes vererek çantamı Anıl'ın kolunun altından aldım. Yedek taşıdığım tişörtümü içinden çıkardım. Genelde beden dersleri için koyuyordum ama bir süre sonra ihtiyaç olmadıkça hiç çıkarmamaya başlamıştım.

Boşta kalan elimle çantamın fermuarını kapatıp "Ben şunu Kerim'e verip geliyorum." Dedim bizimkilere.

İkisi Enes ve Ceyhun'la gülüşürek bir şeyler konuşurken beni hiç umursamamışlardı bile. Ben de onları umursamadan sınıftan çıktım.

Diğer sınıflar derste olduğu için koridor boştu. Erkekler tuvaletine girdiğimde gözlerim ilk ayna karşısında söylenerek üzerini temizlemeye çalışan Kerim'i buldu.

Islattığı peçetelerle tişörtünü temizlemeye çalışıyordu. Tabii daha da mahvetmiş gibiydi.

Ela gözleri rastgele gelen kişiye bakıp tekrar aynaya dönmüştü ki afallayarak bana baktı. "Ne var?" Dedi ters ters.
Aramıza tekrardan mesafe koymaya çalışan oydu, buna rağmen o sinirliydi. Benim sinirli olmam lazım.

Birkaç adım daha ona doğru attım ve elimdeki tişörtü ona uzattım. "Al." Kaşlarını çatarak tişörte baktı.

"Ne yapayım bunu?"

Gözlerimi devirirken "Katla götüne sok." Dedim aynı agresiflikle.

"Düzgün konuş." Derken tişörtü elimden almıştı. İstemsizce afalladım. Buraya gelirken ne düşündüm bilmiyorum ama almaz diye düşünmüştüm.

O katlanmış tişörtü açtı ve üzerine baktıktan sonra bana uzattı.
"Tut." Emredici ses tonu bana bir saniye bile düşündürmeden dediğini yaptırmıştı.

Kollarını çapraz bir şekilde siyah tişörtünün eteklerine koydu ve beklemeden yukarı çekti. Aynaya bakarak siyah saçlarını düzeltti. 

Gözlerimi buğday teninde gezdirdim. Gerçekten güzel bir vücudu vardı. Gizlice yaptırdığı dövmeler bedenine oldukça yakışmıştı.

Ben onu incelerken o tişörtü elimden aldı. Bir anda içime doğan garip istekle yerimde kıpırdandım.

"Bir kere dokunabilir miyim?" Dedim hevesle. Kafasına geçirmek için kaldırdığı tişörtü giymek yerine öylece tutarken anlamaz bakışlarını bana çevirdi.

"Neye?"

Gözlerimle gövdesini işaret ettim. Öylece yüzüme baktı. Sanki ne dediğimi anlamamıştı.

"Karnına?" Kaşları farkındalıkla havalandı. "Haaa." Diye de mırıldanmıştı tişörtü başından uzaklaştırıp tekrar eline alırken.

Başka neyine dokunabilirim zaten geri zekalı.

"Tamam..." Dedi kararsız kalmış gibiydi. Altı üstü karnına dokunacaktım amına koyayım sikecek halim yok ya.

Bir adım daha atarak yaklaştım ona. Elimi kaldırdım ve parmak uçlarımla karın kaslarına dokundum. Karnı içine  doğru kasıldı. Göz ucuyla ona baktığımda başını yana çevirmiş aynaya bakıyordu.
Tekrar vücuduna çevirdim gözlerimi.

Parmaklarımı kaslarının çizgilerinde nazikçe gezdirmeye başladım. Derisi yumuşaktı ama kasları sertti.

Avucumu yasladım daha fazla hissetmek için. Gövdesi ellerinin aksine sıcaktı. Yutkundum seslice.

Bir erkeğin vücuduna dokunmak neden bu kadar güzel hissettiriyordu?

Diğer elimide Kerim'in beline koyduğumda düzenli nefes sesleri kesildi.

Belini okşadım.

Karın kaslarının üzerindeki elimi göğüslerine çıkarttım. Belki göğüslerine dokunmam onu rahatsız eder diye hafifçe okşadım ama pek dokunmadım.

Elimi değdirdiğim yer resmen alev alıyor, daha fazla dokunmam için beni ikna etmeye çalışıyordu.

Siktir bu his çok iyiydi.

"Hem yumuşak hem sert." Diye mırıldandım.

Başını sallarken "Hem de ne sert." Diye mırıldandı bana bakmadan.

Tekrar gözlerine baktığımda o da ela gözlerini bana çevirdi. Elaları kahvelerimle buluştuğunda gözleri titredi sanki. Dudakları aralınırken gözleri kısıldı.

"Kerim..." Diye mırıldandım ne diyeceğimi bilemeden.

O da yutkundu. Adem elması hareket etti.

Kerim'in gözlerinde saniyeler sonra anlayamadığım bir ifade yer edindi.

Bir şeyi hatırladı? Sanırım...

Gözleri benden ayrılırken eliyle nazikçe elimi ittirdi ve hâlâ elinde tuttuğu tişörtü hızla kafasına geçirip ben ne olduğunu anlayamadan kapıya yöneldi.

Arkamı dönüp ona baktım. O ise bana hiç bakmadan dışarı çıktı. Öylece kala kalırken birkaç saniye boş boş arkasından baktım.

Az önce yaşananlar film şeridi gibi zihnimden geçerken gözlerim büyüdü.

Kerim'in vücudunu okşamıştım.

Neden bunu yapmıştım lan ben?!

Birkaç dakika boyunca bunu neden yaptığımı sorgulayıp cevabımı bulamayınca Kerim'in burada unuttuğu ayran dökülmüş tişörtünüde alıp sınıfa geri dönmüştüm.

Ve o sırada sınıfta Kerim'i göremeyince içime düşen saçma kırgınlıkla fark etmiştim ki ben sadece Kerim'i değil, kendimi de anlayamıyordum artık.

BENİMLE KAYBOLDUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin