-Kiraz Ağacı-

470 27 4
                                    


(Düzenlenmiştir, Hikaye ilk bölümünden itibaren değiştirilmiştir.)

Bugün haftasonu olduğu için hastaneye gitmeye gerek yoktu. Vensa o gün sabah uykusunu ala ala uyanmış sabah kahvaltısını yapmıştı. Bu günlerde kendini pek fazla iyi hissetmediği için kendini iyi hissettiği yere gitmeye karar verdi. Hava da güneş vardı fakat dışarısı soğuktu. Vensa üzerine montunu ve botlarını giyip dışarı çıktı. Ellerini ceplerine sokup yavaş adımlarla gideceği yerin yolunu tuttu. Havanın ılık rüzgarı suratına vuruyor, güneş bütün güzelliğini beyaz bulutların önünde sergiliyor ve kuşlar cıvıltılar içinde ormanda geziniyordu. Kuru yapraklar çoktan yerlere serilmiş, ağaçlar çıplak kalmaya başlamıştı bile. Vensa bu mevsimleri çok severdi, sonbahar ve kış onun aylarıydı. Yazı zaten kim severdi ki? Hadi ama Hendi bayılıyordu! Sivri sinekleri kim çekerdi?

Aradan bir kaç dakika geçince sonunda aradığı yeri buldu. Kiraz ağacı.

Burası onun ilk kasabaya geldiğinde yalnızken keşfettiği bir yerdi, inanılmaz hoşuna gidiyordu. Bu büyük kiraz ağacının altında tahtadan yapılmış ve en fazla iki kişilik bir bank vardı. Çoktan yapraklarını dökmüştü emindi ki gelecek ilk bahara çok daha güzel bir şekilde pembe yapraklarını sergileyecekti.

Büyük gülümsemeyle ağacın yanına varmıştı ki banka oturan ve asla tahmin etmediği? Tahmin etse bile etmek istemediği kişi oturuyordu. "Delta?" Kli dirseklerini dizlerine dayamış ellerini şakalarına koymuş ve Vensadan tarafta olan elinde sigara duruyor, bileğinde ki zincir bileklik aşağıya doğru sıyrılmış, botları yerde ki çimlerde hafif kaybolmuştu.

Vensa'nın sesini duyunca kızıl kızıl olan gözleri onu buldu.

Vensa içinden ağlamış mı? diye geçirdi.

"Hemşire?" Kısık ve kalın çıkan sesine Vensa çatık kaşlarla bakıyordu. "İyi misin?" Diye sormakla yetindi sadece. Kli geri yaslanıp sigarasından içine çekti, "İyiyim de? Sen ne yapıyorsun burda?" Kesinlikle iyi değildi, dünkü neşesinden eser kalmamıştı.

Vensa bir şey demden yanına oturdu ve geri yaslanıp karşıda ki devasa dağları izledi. "Burayı ilk ben keşfetmiştim." Hafif stemli çıktı sesi. Kli alayla güldü, "Öyle mi dersin hemşire?" Vensa kaşları çatık ona döndü, "Tabii ki. Hatta buraya benden başka kimse gelmez sanırdım. Burası benim gizli bölgemdi." Sonra önüne döndü. Kli kıkırdayıp sigarasını içti tekrar. "Başka diyarlara açılan geçti falan da var mı?" Sözünü bitirir bitirmez Vensa bir tane geçirdi koluna. "Çok komik!" Kli kahkahalara boğuluyordu. "Milen yapsın pasumanını." Kli'nin hemen kaşları çatıldı, "Ne alaka."

"Çok alaka." Vensa keyifle omuzlarını çekti, "Tamam ya." Kli sinirli sinirli arkasına yaslanınca Vensa gülmek istedi. "Bu bankı küçükken annem ve babama sinirlendiğimde yapmıştım." Vensa burukça güldü, "Yine kavga etmişlerdi, bende sinirle gözüm dönmüş, taa buraya kadar yürüdüm." Sonra güldü, "Tabii akşam hava kararınca korkutum. Koşa koşa eve gittim. Diğer gün sabah gelip bunu yaptım." Vensa gülerken onu izliyordu.  "Annenler sık sık kavga mı ederdi?" Kli usul usul başını salladı. "Beni de pek sevdikleri söylenemez." Vensa yetim büyümüş biri olarak onu anlayabiliyordu. Açıkçası Kli'yi hiç bu şekilde düşünmemişti. Daha çok şımartılıyor olarak düşündürdü.

Aradan bir kaç dakika geçti, fakat Vensa cidden ne olduğunu merak ediyordu.

"Ne oldu?" Bu sefer soruyu düz ve sert bir şekilde sordu Vensa. "Çok mu ilgilenirsin." Vensa göz devirdi, "Bilmem kendimi sana borçlu gibi hissediyorum belki yardımım dokunur." Kli sigarasını yere atıp ayağıyla ezerek söndürdü. "Kimse bana yardım edemez." Ellerini ceplerine soktu. "Neden verem oldun da geberiyor musun?"

GÖKYÜZÜNÜN KOKUSU | OMEGAVERSE (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt