14.BÖLÜM

12 3 0
                                    

KALP YANGINLARI

GİZEM’DEN… SABAH…
Sabah kalktığımda ilk işim mutfakta iş yapan annemin yanağına buse kondurmak olmuştu. “Günaydın Valide Sultan! Nasılsın bakalım?” dedim. Aynı zaman da ağzıma attığım bir parça peyniri de çiğnediğim için çok boğuklaşmıştı sesim. Annem de gülümseyerek “Günaydın Balım! İyiyim sen nasılsın? Fazla enerjiksin yine!” dediğinde bir öpücük attım anneme.

Annem gülerken kafasını sağa sola salladı ve “Deli Kız hiç değişmezsin!” dedi. O öyle dediğinde tezgaha dayandım ve elimi pijamamın cebine koyup “Bu kalp hep çocuk kalmalı ki eğlenmeyi unutmasın Valideciğim!” dedim. Sonra da ağzıma annemin doğradığı domateslerden attım.

Annem elime ufacık vurarak “Yine tuttu oburluğun! Yemek yok, bekle biraz! Zaten birazdan herkes kalkacak.” Dediğinde yediklerim boğazımda kalmıştı. Göktuğ hala mı evdeydi? Boğazıma kaçan domatesin etkisiyle öksürürken annem biraz su verdi.

Annemin kafasını ‘bundan olmadı’ anlamında sallayıp göz devirirken ben öksürüğümü sakinleştirmekle meşguldüm. Annemin herkes demesi beni biraz panikletmişti sebebini bilmediğim şekilde.

Zorlukla sakinleştikten sonra anneme “Göktuğ da mı burada? Hala gitmedi mi?” dediğimde annem bana sadece susmakla cevap verdi. Annemin yanına gittim ve tekrar “Anne basit bir soru, neden susuyorsun? Evet ya da hayır!” dedim. Annem yaptığı sucuklu yumurtayı da ortaya koyduktan sonra bana döndü ve “Sana ne Gizem! O misafir ve şimdi burada, neyi üsteliyorsun acaba?” dediğinde anneme “Aman tamam be! Soran da kabahat!” diye trip attım.

Aslında az sonra gelecek soruyu az çok tahmin ettiğim için strateji uygulamak istemiştim. Çünkü küçüklükten beri biliyordu zaten. Hatta sadece beni değil onun hislerini de biliyordu. Bunu sormasını istemiyordum. Cevabını vermek istemiyordum.

Ama maalesef annem korktuğum şeyi yaptı. “Yoksa başka bir şey mi var? Doğruyu söyle.” Dediğinde şaşırmış gibi yaptım ve bilmezden gelerek “Ne var ki benim bilip senin bilmediğin. Senin bilip bilmeden bildiğimi söylediğin şey ne? Bence direkt söyle.” Dediğimde annem “Evet, söyleyeyim. Sen Göktuğ ile sevgili misin yoksa?” dedi.

Şaşırmış bir ifadeyle öylece kalakaldım sadece. Çünkü nereden anladığını anlamamıştım. Suskunluğumu cevap olarak aldığını belli eden bir sesle “Anlamıştım zaten. Ama o sana göre bir çocuk değil. Ailesi değil yani. Bunu da bil. Ona göre davran.” Dedi. Her şeyi biliyor muydu yani? Hem de en başından beri… Peki neden saklamış ve bilmezden gelmişti? Ne zaman anlamıştı? Kim söylemişti?

Annem her zamanki gibi “Çünkü annen senin ciğerini biliyor kızım. Sen inan ya da inanma! Ben bir anneyim ve kızımın ne yaptığını, ne sakladığını, ne söyleyeceğini aklına gelen her şeyini bilirim.
Anneler öyledir hele de ben!..” dediğinde şaşkınlığımı attım üstümden.

Bildiğine göre rol yapmama gerek yoktu! Aklımdaki soruları teker teker sıralayarak “Peki nereden anladın? Ya da kim söyledi? Bir de neden Göktuğ bana uygun değil aile olarak?” dedim. Annem bana baktı ve acıyla tebessüm etti.

Sonra da “Göktuğ çok iyi yetiştirilmiş bir çocuk. Annesi her zaman ona sevgi göstermek istese de kocasından gördüğü şiddetten dolayı onunla ilgilenemiyordu bazen. Buna rağmen çok iyi yetişti. Ama şu var Gizem: babası alkolik halen daha. Oğluna olan ve karısına karşı öfkesi yüzünden ikisini de sürekli döverdi. Bu da Göktuğ da hasar bırakmış olabilir. Çünkü şiddete meyilli birisi ki adı tüm mahallenin ağzında. Her kavgada onun adı geçiyor. Sen bilirsin ama bunları da bil.” Dedi ciddiyetle.

Bu kadar şeyi nasıl biliyordu? Ne ara bu kadar şey öğrenmişti? Onu rahatlatmak için “Anneciğim merak etme! O da kavgaları bıraktı artık. Hem zaten sen de biliyorsun Göktuğ ile küçüklükten hoşlanıyorduk birbirimizden. O asla bana zarar vermez.” Dedim. Annem sen bilirsin dercesine kafasını salladı.

KIRIK AŞK (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now