10.BÖLÜM

92 45 2
                                    

ŞARKI: LEE SEUNG YOON- WE ARE
Yazardan not: Şarkıyı kavuşma kısımlarında dinlemenizi öneririm.

GİZEM’DEN…

Saat akşam dokuz olmuştu. Kaçmak için iyi bir zamandı. Sadece kamera işi sıkıntılıydı. Bunun için de Mavi Kanarya bana işaret gönderecekti. Kamera nöbeti ona geçtiğinde kamera ışığının kırmızı olacağını söylemişti. Nöbet değişim mevzusunu da arkadaşının dokuzda nöbetçi koruma olacağını söylemişti. Bu yüzden evden kaçma yollarım artacaktı. Mavi Kanarya benimle beraber dışarı çıkaracak ve hemen ardından orada duran polis arabalarına bindirecekti.

Bunların hepsi az önce gönderilen yemek tabağının altındaki notta yazılıydı. Şimdi yapmam gereken şey sadece balkondan atlamak olacaktı.

Bu düşüncelerle sürekli gözlerim kameradaydı. Heyecanlı ve bir o kadar da korku bedenimi esir almıştı. İlk kez konuştuğum ve gördüğüm bir adama güvenmek ne kadar doğruydu bilmiyordum ama yapmak zorundaydım.

Tam bu sırada kameradaki kırmızı ışığı fark etmemle işaretin geldiğini anladım. Anında yataktan kalktım ve hemen pencereden baktım.

İşte bu! Nöbet değişimi başlamıştı. Korumalardan ikisi gitmişti bile. Bundan istifade edip pencereyi açtım ve boydan açılan bu kapı gibi pencereden atladım.

Yere düşerken bacağım acısa da belli etmeden hemen ayağa kalktım ve notta yazılan karşıdaki gül bahçesine doğru ses çıkarmadan gitmeye başladım.

Tam o sırada önüme geçen birisiyle yürümeyi bıraktım. Adamın arkasını dönme ihtimalini düşünerek hızlıca ve sessizce yan tarafımdaki çalılara saklandım.

Ben çalılarda derin bir nefes almaya çalışırken korkudan dışarı çıkmak üzere olan kalbime bastırdım.

Az daha yakalanacaktım! Neredeyse bitiyordu benim için! Korkudan kıkırdadım kendi halime.

Adam birden benim olduğum tarafa yürüyünce korkuyla çalılara daha da büzüldüm ve görünmez olmayı diledim.

Tam ayakkabısı yan tarafımda duruyordu ve kafasını aşağıya eğse beni görebilirdi. Ben sessizce dua ederken birden arkadan birisi “Çağrı, yenge arıyor seni! Koş aç telefonu!” deyince adam hızla gitti.

Bunu diyen kişiyi sesinden tanımıştım. Bu Mavi Kanarya olmalıydı. Çalılardan çıkınca gördüğüm kişiyle yanılmadığımı anlayınca gülümsedim.

Mavi Kanarya hızlıca benim yanıma geldi ve “Küçük Kanarya acaba bensiz yapabilir mi işini? Malum ben de yakalanırsam ikimiz de asla buradan çıkamayız!” deyince sinirlendim.

Gül bahçesinin önüne gelince orada duran bir adam bize el işareti yapmıştı. Onun yanına gidince aslında evin her yerinin sarıldığını görmüştüm. Şaşkınlıkla Mavi Kanarya’ya

dönünce “Burada polisler baskın verecek. Seni de çıkardığımıza göre görevimizin önemli bir kısmı bitti sayılır. Şimdi sen bu arkadaşla beraber gidiyorsun.” Dedi.

Karşımdaki adama baktım ve minnet dolu bir sesle “Teşekkürler, Mavi Kanarya. Sana çok şey borçluyum. Umarım bir daha karşılaşırız ve borcumu öderim.” Deyince o sadece gülümsemişti. Sonra da yanındaki arkadaşı benim kolumdan tutmuştu. Yavaş ve temkinli adımlarla arka bahçeden çıkacakken bir silah sesi duyulmuştu.

Ben hızla kulağımı kapatırken yanımdaki adam “Daha hızlı ol!” deyince koşar adımlarla yürümeye başlamıştık.

Kalbim ağzımda bahçeden çıkacakken birden arkamızdan bir silah sıkma sesi gelince elimi
kafama koydum ve ufak bir çığlık attım. Arkama baktığımda bir korumanın silahı bize doğru doğrulttuğunu görünce korkuyla olduğum yerde kaldım.

KIRIK AŞK (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now