5.BÖLÜM

157 58 13
                                    

Gözlerimi açtığımda başımda bir tane kız vardı. Tanımadığım ve okulda da görmediğim… Ela gözleri vardı ve pürüzsüz bir cilde sahipti. Hafif esmerdi ve iri gözlü bir kızdı. Saçlarını en tepeden toplamıştı. Elleri ceplerinde kafası öne eğik duruyordu. Saçlarının kızıllığı onu çok güzel gösteriyordu. Ama bu kız kimdi ve neden buradaydı?

O sırada hareket etmek isteyince edemeyişimden anlamıştım çoktan bağlandığımı. Bunu akıl edip bayılmadan önce arka cebime doğru attığım çakı beni kurtaracaktı. Hafif kısık sesle “Merhaba! Acaba siz kimsiniz?” deyince kızın bakışları bana döndü.

Bakışlarından ne tür bir kötü olduğunu anlamak kalbimin korkuyla atmasını sağlamıştı. Bu kız neden bana kin ve öfkeyle bakıyordu? Mert neredeydi? Bu kız ile Mert neden beni casus bellemişti? “Azra ben Ufaklık! Anlat bakalım, ne kadar iyi rol yaptığını göreyim!” dedi bana ince bir sesle.

Ona baktım ve “Neyden bahsettiğini bilmiyorum ve neden sana cevap vereyim ki?” deyince kız öfkeyle suratıma vurdu. Ben acıyla ve umutsuzlukla dururken Azra bana “Beni Mert ile karıştırma! Seni öldürürüm, kimse duyamaz!” deyince gözyaşlarımı yuttum ve ani bir cesaretle gözlerine baktım.

Gözlerindeki öfke ve sadistlik beni korkutsa da ben de ona bakmalıydım. Psikolojik olarak ondan korkmadığımı anlatmalıydım. Her saniye daha da koyulaşan gözlerine bakmak çok zordu.

Ama benden gözlerini çekene kadar onun gözlerine bakmayı başarmıştım. Yüzünde beliren gülümseme genişledi ve “Daha çok toysun Ufaklık! Gözlerindeki korkuyla bana zarar veremezsin!” dedi. Sonra da “Birazdan Onur gelecek! O benden daha serttir, öt bence!” dedi ve arkasını dönüp gitti.

Beni hazır boş bırakmışlarken yavaşça ayağa kalkar gibi yaptım. Ayağım bağlı değildi ama belimden ve ellerimden bağlanmıştım. Ağırlığımı ayağıma verip yavaşça bedenimi kaldırmaya çalıştım. Pantolonumun cebi çok derin değildi.  Ellerimi çözmeyi bilmiyordum. O yüzden açkı bence gayet iyi bir şeydi. Ellerimi yavaşça oynatarak çakıyı aldım. Bu arada tuttuğum nefesimi rahatlayarak verdim.

Tam çakıyı ipe götürüp keseceğim anda içeri Onur ve Mehmet girdi. Hemen karşıma oturdular ve bana bakmaya başladılar. Gözlerindeki acıma duygusu canımı yakarken ellerimi açmaya çalışıyordum. Onur “Gizem değil mi? Mert’in babası geldi ve o da gitti. Eğer buradan kurtulmak istiyorsan bu gece senin iyi bir şans. Ama o zamana kadar Azra ne yapar bilemiyorum.” Deyince sırıttım.

Başıma bunların gelme sebebi oyken niye ona güvenmeye devam etmeliydim? Onun dediklerini yapmalıydım? Bunlar onun bir şeyleri gizlemesinden oluyorken neden şimdi ben bu çocuğa güvenmeliydim?

Sinirle “Pardon ama ben niye seni dinleyeceğim? Sen casussun diye neden ben tanımadığım biri için buradayım? Neden ben dövüldüm? Neden ben kaçırıldım? Ya ben neden seni yani tanımadığım birine güvenmeliyim?!” diye bağırınca sadece beni dinledi.

Her dakika ela gözlerindeki pişmanlık artarken benim öfkem azalıyordu. Ona güvenmem doğru muydu? Evet bana çakıyı vermişti ama planı olmazsa daha kötüsü de olabilirdi. Azra bana bir şey yapabilirdi. Artı zaten ben karanlıktan ve kapalı yerlerden korkardım tek kalınca.

Onur bir şey diyecekken susunca Mehmet “Üzgünüz Gizem. Ama sana söz biz seni buradan çıkaracağız. Sadece Azra bize engel olabilir. Seni bu yüzden başka bir yere götürmeliyiz. Mesela…” dedi sonunda düşünerek.

Onur’a döndüm “ispiyoncu birisine güvenemem ama Mehmet’e güveneceğim.” Dedim. O sırada kapı açıldı ve içeri Azra girdi. Kız sinirliydi, ne olduğunu anlamadan ona bakarken “Mert onu başka yere götürmemizi söyledi! Bir de zarar vermememizi istiyormuş.” Dedi.

KIRIK AŞK (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now