FİNAL

26 3 0
                                    

YOK OLUP GİTMEK...

GÖKTUĞ'DAN...
Okul bitmişti. Az önce çıkmıştım okuldan. Gizem'in doğum gününe ve ayrılığımıza hazırlık yapacaktım. Eve gidip hazırlanmam gerekiyordu. Babamla yüzleşmek istemesem de onu görmeye dayanacaktım birkaç dakika.

Evin önünde arabayı durdurmuştum. Duyduğum çığlıklarla kapıyı çaldım hızlıca. Ne oluyordu? Annemin çığlıkları niyeydi? Kapı açılmayınca korkuyla ve telaşla anahtarla kapıyı açtım. Koşarak içeri girdiğimde annemin yerde ağladığını gördüm. Babamsa anneme bakıp gülüyordu. Elindeki bıçağı gördüğümde kalbime bir bıçak daha saplanmıştı.

Öfke gözlerimi ikinci kez kör ettiğinde onu öldürmek için üstüne yürüdüm. Babam hala daha gülerken ben sadece onu nasıl öldüreceğimi düşünüyordum. Babam benim sinirimi gördüğünde korkmuştu.
Onun boşluğundan faydalanarak bıçağı tutan elini çevirdim. Kırmak için biraz daha kuvvet uyguladığımda babam acıyla bağırdı.

Bıçağa baktım o arada. Bu durum yıllarca biriktirdiğim öfkeli Göktuğ için o kadar zevkliydi ki! Yavaş yavaş ona benzediğim gerçeğini bir kenara bırakmıştım. Onun bize yaptıklarının yanında hiçbir şeydi bunlar! Gözümü iyice karartmıştım. Bıçağı onun elinden çekip aldıktan sonra babama baktım.

Yerde acıyla bileğini tutuyordu. Bu hamleyi beklemediğibelliydi. Şaşkındı ve korkmuş gibiydi. Ama bir anda yüz ifadesi değişti ve gülmeye başladı. Ben onun bu iğrenç haline bakarken babam “Demek iyice bana benzedin ha? Bak canım karım, yıllardır istediğim şey oluyor! Oğlun artık senin oğlun değil, benim kopyam oldu!” dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm.

Onu yakalarından tutu yerden zorla kaldırdım ve “Ne diyorsun lan sen?! Ben sen olabilir miyim ha! Senin gibi aşağılık... Senin gibi korkak... Masum ve hç suçu olmayan çocuğu döven... Senin gibi vicdansız... Neden?” dedim sonra. Önce kızgın sesle konuşmuş ama sonra acıyan bir sesle konuşmuştum. Çünkü ona acıyordum. Kalbi olmayan birine öfke duyulup acınırdı. Ben de acıyordum.

Bana yine güldü. Gözlerinin içine korkusuzca bakınca onun gözlerindeki sebepsiz nefreti ve kalpsizliği tekrar gördüm. Tiksiniyordum bu adamdan. Babam bana “Neden yaptım sence? Hani ayrılacaktın o kızdan!? Annenin canı senin tercihine bağlı değil mi? Anlaşma böyleydi! Ha ha!” dedi gülerek. Zevk alıyordu bunu yapmaktan.

Onu yere doğru sertçe bıraktıktan sonra elimdeki bıçağa baktım. Bıçak... Onu yok etmek... Öldürmek... İntikam... Kan... O benim ne düşündüğümü anlamıştı sanki. Gözlerimi bu kadar karartacağımı düşünmemişti sanırım. Gülümsedim ve içiimdeki uyanmış canavarın beni ele geçirmesine izin verdim.

“Dur, sakın! Yapma!” diye yalvarıp bağıran karşımdaki adama içimde hiçbir vicdani duygu olmadan baktım. Belki onu öldürürsem kurtulurdum? Onu öldürürsem Gizem'e kavuşurdum, annemi de kurtarırdım. Öldürmeliydim onu! Herkes için ölmeliydi!

Bu düşünceler beni ele geçirirken babam olacak adamın sesini duymadım hiç. Elimdeki bıçağı onun karnına doğru tam saplamak istediğim sırada elim havada kalmıştı. Kapının önünde gördüğüm kişiyle kendime gelmiştim. Kapının önünde beni yıkılmış bir halde izleyen kişi sevdiğim kızdı.

Onun beni yanlış anlamasını istemezken şu anda öyle bir durumdaydım ki... Ne ona açıklama yapabilirdim ne de bu gördüğü kişiyi unutmasını sağlayabilirdim. Gizem gözlerindeki hayal kırıklığıyla bana bakmıştı. Bıçak elimden düşmüştü.

Babam olacak kişi bunu bilerek yapmıştı! Aklıma gelen şeyle ona baktığımda tahminimin doğru olduğunu görmüştüm. Annem yerde çizilen koluna bakıp ağlıyordu, ben babamın boğazına yapışmıştım ve o sırada Gizem geliyordu. Babam bana sırıtarak baktığındane yapacağımı ne diyeceğimi bilemez haldeydim.

KIRIK AŞK (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now