5. Kırkayak

56 51 0
                                    

Çocukluğumun katilleri peşimi bırakmamıştı...

Daha nereye kadar kaçacak, nereye kadar saklanacaktım ki onlardan. Hayatıma son vermeleri beni bulduklarında an meselesi olacak, nefesimi kesmek için yarışacaklardı.

Kardeşim aklımı bulandırdı bi anda. Özlemiştim...

Minik elleri, insanın içine işleyen masum tebessümü, kalbe dokunan narin ince sesi, büyüleyici gözleri ve mutluluk uyandıran tatlılığıyla kalbimi sızlatıyordu olmayışı. Hayatta olmasını o kadar istiyordum ki anlatamam. Hayatımı onun için cehenneme çevirmiş, elimi kana bulamıştım ama pişman değildim. Biraz daha uzun süre görmüş olduğumu düşünüyor ve kendimi böyle avutuyordum. Kötü yola düşmek ve korkunç adamlarla çalışmak o zamanlarda gözüme görünen tek yoldu ve o yolda yürümekte asla tereddüt etmemiştim.

Kağıt parçalarının, candan daha önemli oluşu tiksinti uyandırıyor, hayatın paha biçilmez olmayışı şaşkınlıkla zihnimde oynaşıyordu. Giden bir canın... giden binlerce canın basitliği, akıl almaz derecede korkunçtu. İnsanların bunu umursamıyor hatta bunun olması için çabalıyor olması ve benimde isteksizce içinde olmam akıl sağlığım açısından büyük bir sorundu ve ben buna dayanamayacak gibi hissediyor, intihar gibi saçma bir düşünceye kadar ilerliyordum. İnsanların düşünce yapısı o kadar farklı ve aynıydı ki; bu eşsiz ve benzer şeylerin aynı anda veya çok farklı zamanlarda oluşup bir tehdit yada bir umut oluşu beynimin zonklamasına sebep oluyor, karmaşa zihnimin derinliklerinde yankılanıyor, düşüncelerim sonsuz bir deryada çırpınıyordu. Boğulmak kaçınılmazdı...

Zihnimdeki sis perdesi aralanırken sokakta koşuşturmaların olduğunu fark ettim. Bir grup orta okul öğrencisi maç yapıyordu.

"Acaba" dedim mırıldanarak. "Gitsem beni de alırlar mı aralarına."

Büyük olmamın hiç artısı olmadığı gibi ayağıma da çok nadir top değmişti ve ben hayatımda hiç maç yapmamıştım.  Bilen bir çocuk bile benden rahatlıkla topu alabilir veya beni rahatlıkla alt edebilirdi.

Küçükken elime oyuncaktan çok silah değdiği için erken büyümüş ve yaşayamadığım çocukluğuma her fırsatta özlem duymuştum. Mesela dost diyebileceğim arkadaşım hatta arkadaş diyebileceğim bir kişi olmamıştı hayatımda şuana kadar ve benim tek sevdiğim kişi kız kardeşimden başkası değildi.

Aslında... İki kişi vardı ve ben birini toprağa birini bensizliğe gömmüştüm. Yalnız yürümek gerekiyordu bu yolda...bu yol ölümdü ve ben, benden başka bir kişiyi artık ölümle buluşturmak istemiyordum. Benim yüzümden zarar görmesi affedemeyeceğim bir durumdu ve ben bunu kaldıramazdım.

Ölümle buluşması gerekenler de yok değildi elbette ama artık elime yeni bir kanın bulaşması istediğim son şeydi. Hak edenleri ellerimle polisin önüne atmak isteyip bir söz vermiştim kardeşimin kapalı gözlerine karşı ve yerine getirmek için elimden geleni yapacaktım.

Şimdi ki hedefim, peşimde olan bir adamdı. İsim yerine lakap kullanıldığı için onunda ismini bilmiyordum ama lakabını unutamayacağım kadar ezberletmişti zamanında. Kırkayak...

Otuzlu yaşlarında gösteren yüz hatları keskin ve sert olmasının yanı sıra tekinsiz ve kurnaz olduğunun da altını çiziyordu. Kemerli burnunu arka planda bırakan kısa çapraz çizgi halinde bıçak yarası, koyu kahve gözlerini daha belirgin hale getirmişti. Nerde görsem tanıyacak kadar yanında bulunmuştum önceden. Tanımadığı insan yok denecek kadar az olduğu için gereken bilgilere anında ulaşmak gibi bir avantaja sahiptim. Şimdi ise benim peşimdeydi ve bulmuştu. İki kez kaldığım terkedilmiş evin çevresinde görmüştüm. Onlara karşı bir tehdit olduğum için adam göndermek yerine kendisi gelmişti. Sadece kaldığım evi bulmuş olduğunu düşünüyordum. Beni de daha kendi gözüyle görmemiş olmalıydı. Görmüş olsa zaten o anda kafatasım kurşunla buluşmuş olurdu.

Onu, evime doğru giderken görmüş ve takip etmiştim. Önce dışarıdan biraz evi izlemiş sonra da belindeki silahı yoklayıp içeriye girmişti. Evde olsaydım ölmüş olurdum kesinlikle. Gücüne karşı koymaya çalışmak buzağının boğaya kafa tutması gibi görünürdü dışarıdan. Gizlendiğim duvardan izlerken dışarıya çıktığını ve yüzünde anlamlandıramadığım bir ifadenin oluştuğunu görmüştüm. Daha önce onda  hiç görmediğim bir ifadeydi bu. Hızlı adımlarla uzaklaşırken takip etme isteğimi zor da olsa bastırdım. Şuan olmazdı. Daha hazır değildim.

O evdeki bir kaç parça eşyamı alarak oradan biraz uzak terkedilmiş eve yerleştim. Artık rahat uyumak bi yana her saniye hazırlıksız yakalanma korkusuyla hareketli bir döneme girdim. İki yer hariç her yerde en fazla yarım saat duruyordum. Birinci yer Işık'ın yani o kızın evi, ikinci yer ise şuan bulunduğum şirketti. Güvenli olduğu için değil elbette hatta daha fazla riskliydi bu iki yer.

Tekrar gördüm Kırkayak'ı... Hemde Işık'ın evinin yakınında. Kan beynime sıçramış ne yapacağımı bilemez halde öylece izlemiştim adamı. Gözden kaybolunca uzun süreler düşündüm ne yapacağımı. O kadar allak bullak olmuştum ki doğru düşünemediğimi anlayıp uyumaya çalıştım eve dönüp ama nafile. Korku damarlarımda katılaşmış gibi canımı yakarak ilerliyordu. Kardeşim gibi Işık'ı da onların eline bırakamazdım. En mantıklı olan hayatına girdiğim gibi anlamsız bir şekilde çıkmaktı. Anlatamazdım çünkü. Ne diyecektim. Ben katilim mi? Hemde seri katilden daha fazlası; Bir cellat...

Böylelikle bulunduğum şirketten bir kart alıp onu elimden geldiğince tasarlayarak yazıları yazdım ve kolyeyi ayarlayıp bir kutuyla beraber Işık'a bıraktım. Nasıl hissettiğini düşünmek canımı fena halde yakıyordu. Kendimce en iyi yolun bu olduğuna inandım ve daha iyi bir yol bulasıya kadar  inanmaya da devam edeceğim. İleride pişman olmakta vardı elbet ama ne yapabilirdim ki. Bir zaafım gözlerini yumdu bir diğeri açtı. Ve ben Işık'ı kaybetmek istemiyordum. O da zarar görsün istemiyorum. O da ölsün istemiyorum. Onun iyiliği için biz diye bir şey olmamalıydı ve başlamadan bitirmek en doğru karardı. Benim bir geleceğim yoktu. Benim yarınlarım yoktu. Ben kardeşim için geleceği yok saymış, yarınlarımı kaybetmiştim.

Ben kendimi bırakmış, sevgiye tutunmuştum... Şimdi ise sevgiyi bırakmış, karanlığa doğru düşüyorum...

KAYBEDİLMİŞ YARINLARWhere stories live. Discover now