13. Zincir

9 12 0
                                    

(Günümüz)

Odada soğuk yeller esiyor, sessizlik benimle bozulmayı bekliyordu.

Fuat abi öylece bakıyordu bana. Bir şey söylemiş ve karşılığını bekliyor gibiydi ama ben onun söylediğini duymamıştım. Yok saydığım ve tüm bağımı kestiğim, hatta sanki daha yeni doğmuşum ve geçmişimi bilmiyormuş gibi yaşamaya çalışırken, geçmişimin aniden karşıma çıkması bende bir elektriklenme meydana getirmişti. Buz gibi titremiş ve yoğun duygu karışımına maruz kalmıştım. Bir bir kareler geçti gözümün önünden. Sanki ölüyordum... Ya da... Yeniden mi doğuyordum?

"Anlamadım?"

"Bilmiyorum dedim... Neden sordun, bildiğin bir şeyler mi var?"

"Evet. Yani hayır. Sadece duydum. Iıı okudum... gördüm." Saçmalamaya başlamıştım. İlk defa başıma böyle bir durum geldiği için mi yoksa beklemediğim bir anda yoğun bilgi ve geçmişe maruz kaldığım için mi bilmiyorum ama çok kötü hissettim. Ne yapacağımı bilmediğimden sustum. Daha fazla dikkati üzerime çekmem tehlikeliydi.

"İyi misin, bir sorun mu var?"

Daha fazla bilgi vermemek için toparladım kendimi.

"Yok, sadece bir olayı yüzeysel bir şekilde okumuştum. Ama sizinkiyle aynı mı bilmiyorum. Benimkinde de hatırladığım kadarıyla Tilki lakaplı birisi vardı. O yüzden sordum..." Tatmin olmadığım için anlattıklarıma destek çıktım. "Haberden etkilendim de o yüzden fazla tepki verdim, yoksa iyiyim yani."

"Güzel." Dediğinde söylediklerime inandığını düşündüm. Bu gayet iyiydi. Benim hakkımda ne kadar az şey bilirlerse söylediklerime de o kadar çabuk inanırlardı. "Tilki diye birini hatırlamıyorum. Sanırım yoktu. Sorarız."

Sözünü bitirdiğinde içeriye Öykü abla girdi. Yerine geçerken kendi kendine konuşur gibi ama normal ses düzeyinde söylenmesi dikkatimizi çekti.

"Yine geldiler amcaya."

"Ne oldu tatlım. Ne yaptı?"

"Sandalyeyle konuşuyor yine."

Güldü Fuat abi. Bana döndü sonra.

"Gidelim mi yanına. Gerçek korku unsuru içeren, canlı kısa film izlemek ister misin?"

Sessiz kaldım. Korkuyordum. Onun söylediği şeyden değil; tanınma ihtimalim olduğu için korkuyordum... Belki açığa çıkardım. Yada kafa karıştırıcı gerçekler ortaya dökülürdü. Bilemiyorum.

"Şaka yapıyorum. En fazla aniden bağırır yada ayağa fırlar, başka biri varmış gibi konuşur falan."

"Bunlar sanki normal ve korkutucu olmayan şeyler mi Fuat." Hızla ve şiddetli ses tonuyla araya girmişti Öykü abla.

"Tamam tamam." Sonlarını uzatarak teslim olmuş gibi yaptı. "Haklısın. Neyse gel gidelim Araf. En azından seni bir görsün."

"Bu arada camdan görmüş olacak ki seni sordu. Bende yüzeysel anlattım."

"Bir şey dedi mi?" Diye ani atağa geçtim. Normalden farklı şeyler söylememiş olmasını dileyerek, Öykü ablaya kilitledim gözlerimi.

"Hayır. İsmini sordu sadece." Bardağa çayı doldurduktan sonra devam etti. "Olayı da seninde içinde bulunduğun şekilde anlattım. O konuda da bir şey söylemedi. Zaten konuşkan değildir."

***

Odadan çıkıp koridorda ilerledik. Kısa süre sonra özel dedektifin odasının kapısına ulaştığımızda yan gözle Fuat abiye baktım.

"Hazır mısın?" Diye fısıldadı gülümseyerek. Beni korkuttuğunu düşünmesi, keyfini yerine getirmiş olmalıydı. Kafamı evet anlamında salladığımda kapıyı üç kez çalıp bekledi.

KAYBEDİLMİŞ YARINLARWhere stories live. Discover now