6. Bölüm (Zaman)

8.7K 401 39
                                    

Yazardan

Zaman; kimsenin elde edemediği, durduramadığı hükmedemediği kavram. Bu kadar önemli olmasının nedeni neydi? Durdurmak isteyen, geriye almak isteyen, yok etmek isteyen. Bunları istememiz zamanın mı suçuydu ki onun üzerine atıyorduk tüm suçu. Zamanı  yönetemiyorduk o kesindi peki değerlendirmek? Bu bizim elimizde değil miydi? Tüm suçu zamana atmaksanda yaptığımız hatalara, eksiklere bakmalı ve ders çıkarmalıydık. Yön vermiyorsak şekil verirdik bizde zamana.

Değerini bilmesekte zaman kendi değerini zamanla gösteriyordu.

Büyüdükçe, hatalar yaptıkça keşkelere dönüşen şeyler ile kendi değerini gösteriyordu işte zaman.

Bu dağılan aile ise bir çok pişmanlıklar ve keşkeler ile doluydu. Baba zamanında hırsı ve dostundan gelen ihanet için pişman, anne 27 yıllık kayıp için keşkeler ile dolu.

Kardeşler ise işte suç kimde bilemiyordu. Geçen zamanlarda mı yoksa onu yönetemeyen insanlarda mı bilinmezlik içindelerdi. Kesin bir şey varsa suç onlarda değildi. Bu bilinmezlik ile zihinleri boşlukta buldukları Ayla'yı suçlamayı yani kolay yolu seçip var olan kalplerini kör ediyordu.

Peki en kötüsü neydi? Bir insanın kalbinin kör olması mı yoksa zihninin kör olması mı?

Ne olursa olsun kalbi kör bir benlik sevemezdi. Duyamaz veya göremezdi. Fiilen değil manevi olarak duyup göremezdi.

Umut var mıydı işte bu bilinmezdi.

Bu aile için umut var mıydı?

Yıllar önce eksik  şekilde bir olmaya çalışmış yarım bir aileydi onlar. Parçalarını bilmeden kaybetmişlerdi ve yanlış bir parça ile bir olmaya çalışırken kendilerini yaralamış ve suçlamışlardı. Yanlışı o parçada değil kendilerinde, birbirlerinde aradıkça asıl yanlışı görememişlerdi.

En son dağılmaya mahkum edilmişlerdi.

Yıllar sonra önlerine gelen umut şüpheliydi. Onlar hiç tam olmamışlardı ki bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Ama denemek için, umut eden kalpler atıyordu. Bu kalpleri kaybetmek istemiyorlardı. Bu da içeride yatan kızlarına bağlıydı.

Zaman geçtikçe endişeleri artıyor ve daha yeni buldukları umudu kaybetme düşüncesi onları içten içe yakıyordu. Ne kadar ön yargılı olsalarda Koray, Berat ve Cem'de bu hisleri paylaşıyordu. Kendilerini ne kadar kandırsalarda bu gerçek böyleydi. Emir geldiğinden beri donuktu. Ferit ise ameliyata girmek istesede kurallar elini kolunu bağlıyordu. Bilgi almak için girmek istese bile izin verilmiyordu. Ayla'nın çalıştığı hastane kurallar konusunda oldukça sıkıydı. Bu da Güçlü Ailesi'nin elini kolunu bağlamaya yetmişti.

Hastane ise seferber olmuştu. En değerli doktorları, meslektaşları, kardeşleri, hocaları kanlar içinde hastaneye getirilmişti. Ayla hastanede herkesçe bilinen ve sevilen bir doktordu. Danışmadan tutu hasta bakıcısına kadar herkese iyiliği dokunmuştu. Sadece hastalarının kalbine değil hastanenin de kalbine dokunmuş ve âdeta kalbi olmuştu. O olmazsa hastane eksik kalırdı işte.

Gece  kendini aydınlığa bırakırken Güçlü Ailesi bedenen ve zihnen o gecede kalmıştı hâlâ. Üç saati aşan zaman diliminde herkes hastanenin bir köşesine çöküp bir haber bekliyordu. Neden bu kadar uzun sürdüğünü düşünüp kendince sonuçlara varmaya çalışsalarda bunun sonunda delirecek gibi oluyorlardı.

Koray Emir abisinin yanına çökmüş herkes gibi sessizliğini koruyordu ama zihni için aynı şeyi söyleyemezdik. Zihni ve kalbi yoğun bir çatışma içerisinde susmuyordu. Zihni "Bu kadar kendini harap etmene gerek yok o da Afra gibi ne olursa olsun kurtulup bir şey olmadan atlatacak. Sonra size oyun oynamaya devam edecek." Zalimce hüküm veriyordu zihni. Kalbi ise tam tersini söylüyordu. Kalbi umutluydu çünkü. Sevgiye, hissedilmeye muhtaçtı. Koray yıllar önce kalbini gömüp hissetmeyi bırakmıştı. Onun için tek gerçek mantığıydı.

27 Yıllık KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin