12. Bölüm (Aç Gözlerini)

3.8K 275 26
                                    

Odamda birikmiş dosyalarla ilgilenirken bir anda odaya dalan adamlar ile duruşumu dikleştirip onlara baktım.

Sabahki hastamın adamları hadsizce  odama girmiş ve karşıma gevşek gevşek oturup kötü olduğunu düşündükleri bakışlarla bana bakıyorlardı. Bana daha çok kuduz köpek bakışları gibi gelmişdi.

"Bizden kaçtın ama bu bir daha olmaz. Hele ki abimize bir şey olsun seni elimizden kimse alamaz. Şimdi gelelim asıl konumuza. Kimle ne konuştun bilmiyorum ama kimse abimiz hakkında bilgi vermiyor."

Dedikleri ile keyfim yerine geldi. Beni tehtid etmeleri beni güldürmüştü ve benimle başedemeyeceklerini anlamış duruyorlardı. Hastalarım benimdi ve başka hiçbir doktor bakamazdı. Bu kesin bir kuraldı bu hastanede. Benim iznim olmadan acil bir durum olmadıkça bir şey yapamazlardı. Bende diğer meslektaşlarımın hastalarına karşı öyleydim tabi. Birbirimizden habersiz yaptığımız herhangi bir şey hastamızın hayatını etkilerdi.

"Benim hastam tabi ki bilgi verip bir şey yapamazlar. Ne derdiniz varsa insan gibi karşıma gelip sorsanız size bilgi verirdim zaten ama siz geldiğinizden beri her şeyi kaba kuvvetle veya bağırıp çağırarak halletmeye çalışıyorsunuz. Buna bir son verin yoksa çıkın gidin size hiçbir bilgi vermem."

Karşımda suspsu olan koca adamlara baktım. Bu saatten sonra yiyorsa bir şey demeye kalksınlar. Kesin ve net konuşmuştum.

"Sakin ol doktor. Dediğin gibi olsun. Seni dinliyoruz."

Memnunca gülümsedim. Hah şöyle ya, adam olun. "Miran Bey'in ameliyatı gayet iyi geçti. Hayati tehlikesi geçti ama uyanana kadar tedbir amaçlı yoğun bakımda tutacağız. Ama bir şey daha var."

Amayı duyunca yerlerinde dikleşip tüm dikkatini bana vermişlerdi. "Aması ne doktor?"

"Uyanınca ameliyattan sonra gerçekleşebilecek bazı komplikasyonlar var. Kısa süreli hissizlik gibi. Bedeni oldukça güçlü ama bu ihtimali
göz önünde bulundurmamız lazım."

Sıkıntıyla nefeslenip birbirine baktı üç adam.
"Bu abim için bir yıkım olur. Bunun bir çözümü yok mu?"

"Sakin mi olsanız? Dediğim gibi bu kısa süreli
bir şey olur olursa. Hem bu bir ihtimal olma olasılığı düşük. Ben sadece önceden bu ihtimal hakkında size bilgi verdim."

"Umarım sadece bir ihtimal olarak kalır doktor."

Aklıma gelen detayla merakla onlara yöneldim. "Ailesine haber verdiniz mi? Bu zamanda yanında olmaları onun için iyi olacaktır."

Söylediklerim onları dahada gerdi. Artı olarak kaşları çatıldı. Her zamanki gibi konuşan aynı adam, galiba sözcüleri, konuştu. "Ona gerek yok. Olmasalar eminim daha iyi toparlayacaktır. Biz refakatçi olarak kalırız."

"Tamam öyleyse ama biriniz kalabilirsiniz sadece diğerleri gereksiz kalabalık yapmasın. Zaten ortalığı yeterince karıştırdınız."

"Bu da dediğin gibi olsun doktor. Adamlarım sizi rahatsız etmeyecekler emin olun. Ama hastane çevresinde olmak zorundalar. Bu da bir sorun olmaz herhalde."

"Hastalarımı ve meslektaşlarımı rahatsız etmeyin yeter. Neyse izninizle yapmam gereken işler var. Bir şey olursa sizi bilgilendiririm."

Onları nazikçe kovduğumu anlayan beyler yavaşça odadan çıktılar. Hanzolar işte ne yaparsın. Neyse ki adam gibi davranmaya başladılar.

Çalan telefonum ile bakışlarımı kapıdan çektim. Arayan Emir abimdi. "Efendim abi."

"Ne yapıyorsun güzelim?"

"Biriken dosyalara bakıyordum abi. Hem merak etme odamda oturup uslu uslu çalışıyorum. Kendimi yormadığımdan emin olabilirsin."

"İyiyim  diyorsan öyle olsun bakalım. Sen oturarak çalışmaya devam et o zaman. Ben nasıl olduğunu sormak için aramıştım."

27 Yıllık KayıpWhere stories live. Discover now