Bölüm 7: Hapsolan Kelebeği Kurtarma Planları

1.9K 83 7
                                    

Yazar'dan...

Yaren'in odasına gidişini sessizce izlemişlerdi. Ne diyebilirlerdi ki zaten. Onu sürekli yalnız bırakmışlardı. Hep görmezden gelinen Yaren sanki bir anlığına işaret fişeği çakmış gibiydi.

Hepsi bir an düşüncelere daldı. Özellikle Mesut bey.  Ne kadar kabul etmese ya da yüzüne bile bakmasa da Yaren onun kızıydı ve kaza geçirmişti. Çocuklarından biri kaza geçirmişti ve Mesut bey o sırada tatil yapıyordu. Ondan belki yardım isteyecek olan kızının telefonunu bile açmamıştı. Ya daha kötü bir şey olsaydı diye düşündü bir an.

Sedef hanım ise umursamamdığı ve hiç doğru düzgün bakmadığı kızın o halini görünce içi sızlar gibi olmuştu. Üstelik bu halde iki gündür tek başına ne yapıyordu acaba diye düşündü. Hepsinin düşüncelerini bölen şey ise Yiğit'in sesi oldu.

"O gün o yüzden mi aramış? Bizde rahatsız eder diye açmayalım dedik telefonu bir de."

"Lan oğlum ben açtım ya telefonu. Söylemedi ki hiçbir şey." dediğinde bu sefer Yavuz'un sert sesi odayı doldurdu.

"Söylemesine fırsat verdin mi ki? Konuştun konuştun suratına kapattın."

"Şimdi suçlu ben mi oldum yani abi? Hepimiz demedik mi biraz evden uzak kalalım, Yaren evdeyken rahat olamıyoruz, biraz da onsuz vakit geçirelim diye. Hem babam demedi mi Serdar abiyi arasın diye. Niye direkt bizi arıyor? Hayır anlaşamadığımızın o da farkında. Resmen inat eder gibi hepimizi aradı." dediğinde bu sefer gelen ses Yakut'a aitti.

"Tamam artık daha fazla tartışmayın. Olan olmuş hatta üzerinden iki gün geçmiş. Anne acaba gidip bir sorsam mı iyi mi diye?" diyerek annesine döndüğünde annesinden ziyade babasından gelmişti cevap.

"Hayır. Hem o da birazdan uyur zaten . Sende çok yoruldun uyu dinlen." dediğinde aslında düşündüğü şey kızının Yaren ile konuşurken kriz geçirebilme olasığıydı.

Yakut'u her şeyden korumaya çalışıyordu. Ona göre Yakut çok kırılgan ve narindi. En ufak bir üzüntüde kriz geçirebileceğini düşünüyordu ama aslında Yakut'un hastalığı o kadar kritik boyutta değildi. Ama Mesut beyin zamanında geçirdiği travma onda böyle bir düşünce bırakmıştı.

Bu çok adaletsizceydi çünkü aslında Yaren, Yakut'dan daha kırılgan ve hassastı. Daha kötüsü ise Yakut'un ve diğer kardeşlerinin anne babaları dışında onlarca destekcisi varken Yaren'in yanında kimsenin olmamamsıydı. Daha 18 yaşında olmasına ve babasının tonla parası varken gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısını düşünüyordu. Aldığı en ufak şeyi bile on kere düşünüp alıyordu ve en kötü şey ise Yaren aldığı her nefeste eksiklik hissediyordu.

Anne eksikliği.

Baba eksikliği.

Kardeş eksikliği.

Arkadaş eksikliği.

Sevgi eksikliği.

Şefkat eksikliği.

Ve daha birçok şey...

Hala babasının ve ailesinin onu kabul edeceklerini düşündüğü zamanlarda yapmak istediklerini yazdığı defter ise artık dolabının bir köşesinde tamamen uutulmuş bir şekilde diğer eski defterleriyle duruyordu. Yaren artık babasından ve ailesinden vazgeçmişti. Ama bunu da kimse fark etmemişti.
Zaten ona bir kez dikkatli baksalardı anlarlardı ama hepsi anlaşmış gibi asla Yaren'e bakmıyorlardı.

İlk zamanlardaki konuşkan, hırçın ve özgüvenli kız gitmiş yerine ise sessiz, içine kapanan, korkak ve ailenin başına gelenlerden kendisini sorumlu tutuan bir kız gelmişti. Tabi kendini suçlama konusunda babaannesinin de payı çoktu. Yaren'e rahat vermemeye ant içmiş gibi ne zaman Yaren'i görse her şeyin suçlusunun o olduğunu söyler, lanetler okur ve bir hiç olduğunun kanıtlarını ortaya koyardı.

Hiçliğin Kıyısındayen Where stories live. Discover now