Bölüm 10: Yol Gösteren Kahraman

1.9K 87 8
                                    

Yaren'den...

Yatakta uzanmış elimdeki telefona kararsız bakışlar atıyordum. Dün geceden sonra sabaha kadar doğru düzgün uyku girmemişti gözüme. Gözlerimi her kapattığımda cılız bedenimi saran kollar canlanıyordu zihnimde. Kalp atışlarım yarın yokmuş gibi hızlanıyordu. Birinin bana böyle sarılmasını o kadar çok beklemiştim ki. Sonunda beklediğim an geldiğinde ise kendimi tutamamıştım. Timur'un kollarındayken aldığım toprak kokusu hala burnumdan gitmiyordu. Telefonun siyah ekranında gördüğüm yansımamla gülümsediğimi fark etmiştim. Bununla birlikte daha çok gülümsedim.

Tamam, ondan etkilendiğim apaçık ortadaydı ama ondan emin olamıyordum. Benden etkilendiği için mi böyle yapıyordu yoksa bana acıdığı için mi? Bunların cevabını kendi içimde ararken birden elimdeki telefonun çalmaya başlamasıyla irkilmiştim.

Timur Arıyor...

Numarasını dün akşam kaydettiğim için kendimi tebrik etmiştim. Yoksa yabancı numaraları açmadığım için şimdi adamın telefonunu da açmayacaktım. Ama bir dakika, ben ona numaramı vermemiştim ki nereden bulmuştu? Bunu direkt kendisine sormak için hızlıca doğrulup telefonu açmıştım.

"Efendim."

"Günaydın Yaren, nasılsın?" diyen adamla kalp atışlarım hızlanmıştı. Hadi ama sadece telefonda konuşuyorduk.

"Günaydın. İyiyim, sen nasılsın?"

"Sesini duydum daha iyi oldum." diyen adamla gülümsemiştim.

"Şey, numaramı nereden buldun? Ben vermemiştim."

"Benim için senin numaranı bulmak çok da zor değil. Her neyse." dedikten sonra derin bir nefes alıp devam etmişti.

"Dün akşam demiştik ya yarın konuşuruz diye, birlikte kahvaltı edelim mi diyecektim, sonra da konuşuruz biraz. Ne dersin?" dediğinde ise midemdeki tuhaf sancıyla derin bir nefes alıp gülümsemiştim.

"Olur, yani ben nereye geleyim o zaman?" derken yerimden kalkmış ve çoktan dolabın başına geçmiştim.

"Yok ben seni alırım, sen hazırlan 10 dakikaya kapıda olurum, içeriye gelmeyeyim sen gelirsin." dediğinde hızlıca dizlerimden bir karış yukarıya kadar gelen beyaz sweetshirt ve siyah taytımı yatağın üzerine koyarken cevap verdim.

"Tamam o zaman, ben hazırlanıp kapıya çıkarım."

"Tamam, birazdan görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz." diyerek telefonu kapattığım anda hızlıca lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra üzerimi çıkarıp nereye attığıma bakmadan yatağın üstündekileri giymiştim. 10 dakikaya gelirim demişti, etrafı toplayacak vaktim yoktu. Hızlıca saçlarımı tarayıp kenardaki tacımı yüzüme dikkat ederek taktıktan sonra çekmeceye koyduğum rimeli çıkarıp dikkatlice kirpiklerime sürmüştüm. Arada evin önünü gören pencereden dışarıya bakarak Timur'un gelip gelmediğini kontrol ediyordum. Dudaklarıma nemlendiricimi de sürdükten sonra beyaz ayakkabılarımı da giymiştim ve bağcıklarını bağlarken pencereye tekrar baktığımda Timur'un kapıda duran arabasını görmüştüm. Masadan çantamı alırken yanındaki ilaçlarımı görünce kremimi de sürmediğimi fark etmiştim. Sonra sürerim diyerek diğer ilaçlarımla birlikte çantama tıkmıştım. Telefonumu da elime alıp hızlıca odamdan çıkıp kapıya giderken döndüğüm köşede Yavuz abiye çarpıp bir iki adım gerilemiştim. Yani sabahın köründe bir şey olmasa şaşardım. Yavuz abi yüzüme ardından da hızlıca üstüme ve kolumdaki çantaya baktıktan sonra kaşları çatılırken konuştu.

"Hayırdır kahvaltı daha yeni hazır oldu sen nereye bu saatte?" dediğinde hafifçe yutkunmuştum.

Timur'u zor durumda bırakmak istemiyordum onun dışında zor durumda kalmayacak olsa bile onlara Timur'dan bahsetmek istemedim. Çok uzun süredir ilk defa mutlu olduğumu hissediyordum ve onların bunu bozmasından korkuyordum.

Hiçliğin Kıyısındayen Where stories live. Discover now