Bölüm 12: Kırgın Anıların İzi

1.7K 120 7
                                    



Yazar'dan...


  Zaman hızla geçmiş ve koca bir ayı devirmişlerdi. Bu koca bir ayda ise normalde hayatı sıkıcı ve monoton geçen Yaren'in kendine olan sevgisi eskisi gibi kalmamış ve Timur'un sayesinde artmıştı. Tabiki sadece tek sebebi Timur değildi. Timur'un ailesi de en az Timur kadar iyi davranmışlardı Yaren'e. Özellikle Aslan bey. Yaren'i tanıdıkça daha çok sevmiş ve kendi kızı gibi görmeye başlamıştı. Hatta bir keresinde dondurma ile ilgili sıkıntılarını dile getiren Yaren'i Safir ile birlikte dondurma yememeye götürmüş ve sonrasında kız hastalanmasın diye bir sürü sıcak şey içirmişti. Ona rağmen yine de hasta olursa onu arasın diye numarasını da vermişti. Mesut beyin Yaren'i hak etmediğini düşünüyor ve her aklına geldiğinde içinden 'keşke benim kızım olsaydı diyordu.

Yaren ise 18 yıldır görmediği ilgi, sevgi ve şefkati gösteren  bu insanlara fazlasıyla değer veriyordu. Onlar Yaren'i üzüp kırmamak için uğraşıyorlardı ve bunun farkında olan Yaren de onları azıcık bile incitmemek için elinden gelenin fazlasını yapıyordu.

Artık emin olduğu bir şey daha vardı ki o da Timur'a karşı hissettiği şeyler basit bir etkilenme ya da hoşlantı değildi. Kalbi yıllardır beklediği duyguları ve özeni gösteren bu adama kör kütük aşık olmuştu. Timur hayatına girdiği günden bu yana hayatında arka arkaya güzel şeyler oluyordu ve kendisine bu adamı gönderen Allah'a şükürler ediyordu her defasında. Daha önce yapmadığı basit şeyleri bile Timur ile birlikteyken yapıyordu artık. Sadece Timur değil Meriç, Safir ve Aslan bey sayesinde duvarları inceliyordu.

Timur ile kahvaltılara gidiyorlardı, hatta bazen adam okuluna gelip onu öğle yemeğine de götürüyordu. Bazen de okul çıkışlarında birlikte gezmeye gidiyorlardı. İkisi de birlikte vakit geçirmekten memenunlardı. Timur Yaren'in yanında kendisinin de bir insan olduğunu hissediyordu. Annesinin ölümünü atlattığını söylese de kalbindeki yas asla bitmemişti ve günden güne adamı çürütüyordu. Babası da kardeşi de bunun farkındaydı ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Adamın psikolojik destek almasını istemişlerdi ama tabiki reddetmişti hepsini. O da Yaren gibi kendine duvarlar örmüştü ve zamanla bu duvarlar onu acımasızlaştırmış ve diğer insanların ona ulaşmasını engellemişti. Yaren nasıl onunla duvarlarını inceltiyorsa o da Yaren ile birlikte duvarlarından kurtuluyordu. Hala diğer insanlara karşı soğuk olsada Yaren'e ve ailesine karşı daha yumuşaktı. Gülüyor hatta bazen kahkaha atıyordu ki bu zamanları gören herkes ona hayranlıkla bakıyordu çünkü adamın kahkahası naif bir piyano müziği gibiydi.

Onca geçen güzel günün ardından ise o gün gelmişti. Annesinin her şeyi mahvettiği gün, babasının ondan nefret etmesine sebep olan gün, Yakut'a ve Sedef ablasına kalıcı bir hasar bıraktığı gün.

Yakut'un doğum günü.

Kara ailesi her sene bugün zihinlerindeki kötü anılara rağmen Yakut için sürekli gülerlerdi. Yaren bu günde onların gözüne gözükmemeye daha fazla özen gösterirdi. Normalde hissettiği suçluluk duygusu, Yakut'un doğum günlerinde karşılaştığı her aile ferdinin acımasız bakışlarıyla onu daha çok incitirdi. Normalde boş bakan ve onu umursamayan kişiler her sene bugünde sadece nefretle ve suçlayıcı bakışlarla bakarlardı.

Bu bakışların Yaren'i ne kadar kötü etkilediğini bilseler yine de yaparlar mıydı acaba? Kızın bu bakışlar yüzünden Yakut'un 16. yaş gününde kendisini öldürmeye kalktığını bilselerdi, günlerce yemek yiyemeyecek kadar üzüldüğünü bilselerdi ne olurdu? Yaren'in farkında olmadan geçirdiği panik atakları, insanlara karşı kendini güçsüz hissettiğini, hiçbir zaman yaşayamadığı çocukluğunun yaralarını görselerdi ne olurdu? Hiçbiri durumun ciddiyetinin farkında değillerdi. Gerçi bu saatten sonra farkında olsalar ne olurdu ki. Açılan onca yara artık kapanabilir miydi? Böyle bir şey mümkün müydü?

Hiçliğin Kıyısındayen Where stories live. Discover now