Bölüm 8: Derinde Hissedilen Sessizlik

1.8K 86 2
                                    



Yaren'den...


Yeni güne kuş cıvıltılarıyla uyanmak da vardı tabi ama ben sadece kolumdaki ağrıyla uyanmıştım. Gece farkında olmadan üzerine yatmış olmalıyım ki resmen zonkluyordu.
Kendi kendime söylene söylene lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra masamın üzerindeki kremi koluma sürmüştüm. Diğer ilaçlarımı almadan önce bir şeyler yemem gerekiyordu. Saat daha 08:12 olduğuna göre anca kahvaltı ediyorlardır diye düşündüm. Normalde yüzümü görmesinler diye onlar geldiğinde odamdan çıkmamayı planlamıştım ama dün zaten görmüşlerdi o yüzden umursamamaya çalıştım. Saçımı sol tarafıma doğru atıp kapatabildiğim kadar kapattıktan sonra odamdan çıktım.

Tuhaf bir şekilde sadece çatal bıçak sesleri geliyordu. Normalde az bile olsa bir konuşma veya gülüşme sesi gelirdi. Acaba bir şey mi olmuştu?
Yavaş adımlarla yaklaştığım masada her zamanki gibi oturuyorlardı. Ortamdaki sessizlik beni de gerdiği için sessizce yerime oturmuş ve her zamanki gibi bir dilim ekmek almıştım ve üzerine biraz vişne reçeli sürmüştüm. Yanağım ağrıdı için normalden daha yavaş yiyordum ve bu masada geçirdiğim her saniye beni daha fazla gerdiği için yutkunmakta zorluk çekiyordum. Ekmeğimi bitirdiğim sırada babamın da sesi de duyulmuştu.

"Bu akşam yemeğe yeni aldığımız projenin ortakları da gelecek ona göre hazırlık yapın Sedef."

"Olur canım ama niye eve geliyorlar ki güzel bir restoranta davet etseydin keşke, şimdi ne yemek yapsak bilemedim."

"Aslan bey kendisi evde ağırlamamı istedi. Proje baya uzun sürecek, ona göre aile çok önemliymiş o yüzden ailemle de tanışmak istemiş kendi de ailesini getirecekmiş. Kaynaşma gibi bir şey işte. Haklı sayılır bir yerde o yüzden kabul ettim. Bu akşam herkes geç kalmadan evde olacak." dediğinde bir an tereddüte düşmüştüm. Herkes demişti ama bende o herkesin içinde miydim bilmiyordum. Sorsa mıydım? Bu sefer de terslerse ne olacak ama?

"Tamam canım sen merak etme biz her şeyi güzelce hazırlar layığıyla ağırlarız misafirlerimizi." diyen Sedef abladan sonra bir cesaretle dudaklarımı aralamıştım.

"Şey... Benim de katılmam gerekli mi?" dediğimde ise bana dönen bakışlar yüzünden anında bin pişman olmuştum. Daha çok pişman olmamı sağlayan şey ise her zamanki gibi Yağız abi olmuştu.

"Bu da kendini fasulye gibi nimetten sayıyor. Yok yok sen gelmesen de olur. Hem bu yüzle bir süre insan içine çıkma sen. Millet korkup kaçmasın." dediğinde başımı eğmiştim.
Bendeki de laftı sanki. Tabiki dahil değildim. Ne diye sorup insanları söyletiyordum ki. En iyisi odama geçip hiç dışarı çıkmamak diye düşünürken babamın sesiyle gözlerim ona dönmüştü.

"Yaren'de katılacak. Aslan bey uzunca bir süre bizim ortağımız olacak ve eninde sonunda Yaren'den haberi olacaktır. Bunun süresini uzatmak sadece bana olan güvenini sarsar. O yüzden yemek yerken katılırsın sonra istersen odana çekilebilirsin o sana kalmış." dediğinde diğerleri kadar bende şaşırmıştım.

Ne ben ne de diğerleri babamdan böyle bir tepki beklemiyorduk. Neden yaptığı belli bile olsa mutlu olmuştum. Babam iş arkadaşlarına beni kızı olarak tanıştıracaktı. Daha önce de iş arkadaşlarıyla ailecek yemekler yemişlerdi ama her seferinde yemekler restorantta düzenlendiği için ben katılmazdım.

"Ama baba-" diye itiraz etmeye hazırlanan Yağız abiyi ise tek bakışıyla susturmuştu. Anlık gelen gülme isteğini zar zor bastırmıştım.

"Tamam." diyip hızla odama dönmüştüm. İlk hedefim ise dolabım olmuştu.

Acaba akşam ne giyisem doğru olurdu. Pantolonla bir şeyler mi uydursaydım yoksa geçen sene çok beğenip aldığım beyaz üzerinde mavi çiçekleri olan elbiseyi mi giyseydim? Bugüne kadar okuduğum bütün kitaplarda bu gibi durumlarda elbise giyiliyordu.
Aslında kitap bahaneydi. Mavi çiçekleri olan elbisemi gerçekten çok seviyordum ama doğru düzgün giyebileceğim bir yer olmadığı için pek giyememiştim. Bugünkü yemek ise bir nevi fırsatı ayağıma getirmişti. Elbisemin olduğu askıyı elime alıp elbisenin sağına soluna bakmıştım kırışan bir yeri var mı diye. Neyseki gıcır gıcır duruyordu. Altına da düz tabanlı beyaz sporlarımı giysem olurdu galiba. Topuklu ayakkabım yoktu ki oldsaydı da ne kadar yürüyebilirdim onlarla emin olamıyordum. Elbiseyi geri dolabıma koyup masama doğru ilerledim. İlaçlarımı içtikten sonra yatağıma geri uzanıp bilgisayarımı da kucağıma almıştım. Akşam için heyecanlıydım ve  zaman geçirmenin en iyi yolu şu an için dizi izlemekti.

Hiçliğin Kıyısındayen Where stories live. Discover now