Bölüm 32

10.3K 452 166
                                    

SELAMLAR

Nasılsınız?

Panomda "İrem ve Alara yeni bir ülkeye mi, yoksa yeni bir şehire mi taşınsınlar" diye sormuştum herkes ülke demiş. Aklıma gelen ilk ülkeye yolladım sdsdlsk

Böyle duyurulardan haberdar olmak için hemen beni takip ede bilirsiniz. 

Neyseee iyi okumalar



 5 ay sonra 

"Hé, où as-tu plongé ?" *Hey, nereye daldın?*

Harvey'in konuşmasıyla derin düşüncelerimden çıktım. Bu aralar fazla dalgındım. Kendim de fark etmiştim ama bu kontrolum dışında gerçekleşen bir şeydi.   

Harvey durumumu anlamış olacak ki, oturduğu sandalyesini çekerek, yanıma yaklaştırdı. Elini omzuma atarak destek verircesine sıktı.

"Cela me rend triste de te voir ainsi." *Seni böyle görmek beni üzüyor."

Ona dönerek içtenlikle gülümsedim. "Ne vous inquiétez pas, je vais bien." Merak etme, ben iyiyim.

Her ne kadar bu dediğime inanmasada fazla uzatmadı. Saçlarımın üzerine öpücük kondurup, geri çekildi. Bu durumu yadırgamayalı çok olmuştu. 

Ortamdaki kasvetli havayı yok etmek adına İrem konuştu. "J'ai hâte d'être en soirée !" Akşam için sabırsızlanıyorum!

İrem'in bahsettiği parti için bende baya heyecanlıydım. Akşam büyük bir parti organize edilmişti. Partide ülkenin en önemli insanları davet edilmişti. Nicolette ve Harvey bu önemli insanlardan biriydi. Yanlarında eş olarak birini alıyordular ve onlar bizi almıştı. Ne kadar kabul etmesemde israrı üzerine fazla dayanamamıştım. Belkide bu parti beni kendime getirirdi. Buna fazlasıyla ihtiyacım vardı.

İrem'e baktığımda uzun zaman sonra bu kadar neşeli olması beni de mutlu etmişti. Yanında sevgilisi Nicolette onu kucağına çekti. Yanağına öpücük kondurup, geri yerine oturttu. Bu manzara gülümsememe sebep oldu.

Seninle böyle ola bilirdik şerefsiz! 

(Konuşmalar fransızca devam ediyor. Türkçe'ye geçdiklerinde uyarı koyucam)

Oturduğumuz kafenin manzarasına bakarak kahvemi yudumladım. Nihal'in konuşmasıyla dikkatimi ona verdim. Evet Nihal Türktü. Geldiğim gibi bir Türk arkadaş edinmem fazlasıyla sevinmeme sebep olmuştu. Bazı Fransızca sözleri anlamadığımız zaman bize yardım ediyordu. Buraya tam 2 yıldır yerleşmişdi. Bize burada ki yaşamımızda baya bir yardımı dokunmuştu.

"Ne giyineceğinizi seçtiniz mi?"

İrem hiç düşünmeden cevapladı. "Tabiki!"

"Bizzat benimle gitti" dedi Nicolette kendisini göstererek. Sırf bana inat sinsice bana bakarak gülümsedi. Ona ters bir bakış attım.

Nihal "Ben bordo rengi bir elbise almıştım"

Harvey hayranlık dolu bakışlarını gizletmeden Nihale baktı. "Bordo rengine aşığım!"

Nihal'de kafasını sallayarak gülümsedi. "Bende."

Nihal bana dönerek konuştu. "Sen peki?"

Bu gün alış verişde aldığım elbise aklıma gelince heyecanla gülümsedim. "Yeşil mini elbise aldım bende. Her yeri aradıktan sonra nihayet istediğimi buldum."

Nicolette yüzünü buruşturarak konuştu. "Mini mi?"

Kafamı evet anlamında salladım. Onun bu halini anlamadığım için kaşlarımı çattım. İrem söze girerek konuştu. "Mini elbiseleri sevmez. Bana bile uzun elbise aldırttı."

Mafya/yarı textingWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu