5 ay öncesi part 2

6.9K 298 59
                                    


Miraç

Yılmaz'ın neden böyle bir şey istemesi çok açıktı. Aklınca benden intikam almaya çalışıyordu.

Bir kaç sene önce aramızda güçlü bir rekabet dönüyordu. Yeraltında bilinen isimlerden biri olduğumuz için herkes ilk hamlenin kimden geleceğini merak ediyordu. Hırsımdan gözüm resmen bir şey görmüyordu. O gün Yılmaz ve karısını gördüm. Çok mutluydular. Yılmaz'ın karısını ne kadar çok sevdiği gözlerinde ki ışıltıdan belliydi. Bir an ister istemez düşündüm. Acaba Yılmaz'ı güçlü yapan her daim yanında olan karısı mı? Ya da ona olan sevgisi mi? belkide saçma gele bilir fakat Yılmaz'ı tanıdığım kadarıyla, o güçü hep birilerinden alırdı. Belki bu sevgidir diye düşündüm.

Eğer ikisinden birisi ihanet ederse ve ayrılırlarsa Yılmaz eskisi kadar güçlü olur mu? Benimle rekabet edecek kadar bile? Kıs bir an aklımda kurduğum plana sinsice gülümsemişdim. Yeraltı böyle bir şeydi. Acıma yoktu. Eğer herkesden çok sevdiğin, değer verdiğin biri varsa hiç düşünmeden onu senden alırlardı. Yılmaz bunu bilerek nasıl herkese karısıyla sevgisini yansıtıyordı bilmiyordum. Belkide cesurdu.

"Fazla cesursun. Benim aklımda ki plana göre şuan çok cesursun Yılmaz efendi."

Amacım Karısına zarar vermek değildi. Asıl amacım, karısını onun ihanetine inandırmaktı. Bu olanlardan sonra mutlaka ki ayrılırdılar. Yılmaz'ın halini düşünemiyordum bile. Benden illa ki bu olayları öğrenince intikam alacaktır, fakat ben onun gibi birine bağlanmamıştım. Onun için fazla cesurdum.

Yıllar önce kendimi bir kadına bağlanmamaya o kadar inandırmıştım ki, şuan bile olduğum durumdan şaşkındım.

"İki deniz mavisi gözlere tutuldun be oğlum."

İntikam için benim birini deliler gibi sevmemi bekliyordu anlaşılan. Nasıl anladı bilmiyordum ama o yaşananlar için kendimden utanmıştım. Bir insanın gözü bu kadar mı döner? Onları ayırma amacım güç konusu olsada içimde ki kıskançlığı da sezmiştim. O kadar savaşın içerisinde bir kadına aşık olmak delilikti. Asıl delinin ta kendim olduğunu o gelince öğrendim.

Şimdi de yeni kavuşmuşken onu benden alıyorlar olması kanıma dokunmuştu. Bunu kabul etmekte amacım Yılmaz'ın bu işlerden uzak durması değildi, onun tehtidiydi. "Yıllar önce yaşanan şeylerin intikamı bu Aktan. İster kabul et ister etme her iki türlü zarara sen girersin. Ama düşün bakalım sevdiğin kadının senden nefret etmesi mi, yoksa bu dünyada bile olmaması mı? Hangisi daha çok koyar sen anlarsın." diyip gitmişti.

Düpedüz beni tehdit ediyordu. Ya bu plana uyup Alara'nı aldatıcaktım, ya da onun ölmesine göz yumucaktım. Yanımdan ayrılınca bile tedirgin olan ben, onun ölmesine nasıl dayana bilirdim ki?. Benden nefret etmesine bile razıydım fakat ölmesine dayanamazdım. Bu sefer ben de güç diye bir şey kalmazdı. Gücüm azaldığı için ilk fırsatta ailemin üzerine azrail gibi çökeceklerini bildiğim için malesef ilk seçeneği seçmek zorundaydım.

Bunun için planda olucak kişileri buna ikna etmem gerekicekti. Ahmet bey kızının neden bu işe dahil olduğunu bilmiyordu. Ona çıkıp, her şey benim yüzümden desem çekip beni vururdu. Vurması bile umrumda olmazdı. Yinede herşey yerine oturduktan sonra demeyi planlıyordum.

Benim aksime onun intikamı iki katdı. Ben karısına kocasının ihanetini, o Alara'ya herkesin ihanetini tattıracaktı. Tek ben suçlu olduğum halde neden böyle bir şey yapıyorsun diye sorduğumda "Ben intikam alınca gözüm hiç bir şey görmez evlat. Bu hayatda en değerli şey karımdır benim. Sen o gün karımı aldın elimden. Kıza yazık olur evet herkesin ihanetini tatması, fakat bu beni ilgilendiren kısım değil. Senin o zamanlarda ki acımasızlığın gibi."

Kendimden bilmem kaçıncı nefretim. Ben hiç bir insanı doğru düzgün sevemezdim. İçimde ki hırs olduğu sürece bir bokta olmazdı.

Benim yüzümden Alara bu olaylardan sonra belkide herkese olan inancı tükenecekti. Hayatında olan, en çok güvendiği insanlar bile ona ihanet etmişken ondan güvün duygusu bekleyemezdim. Özürüm bir işe yaramıyıcaktı. Yeniden olma ihtimalimiz belki var belki de yoktu. Şuan yanına gidip sıkı sıkı sarılmak istiyordum. O kadar beyinsiz iğrenç bir insandım ki, yıllar önce yatığım hatayı Alara ödüyordu.

Ahmet beyin odasına girerek karşısına oturdum. Yüzüne bile bakmaya utanıyordum. Her şey benim yüzümden olduğu için ne dese haklıydı.

"Sinirliyim Aktan daha sonra konuşalım."gözlerini sımsıkı kapamış arkasına yaslanmıştı.

"Onun söylediği şeyi yapmalıyız."

Gözlerini hemen açtı. "Ne diyorsun sen?"

"Beni tehdit etdi. Ya Alaraya bu planı kurucaz, ya da ölmesine göz yumucaz." son sözümü o kadar kısık söylemiştim ki ben bile zar zor duydum.

O benim askime koltuktan bir hışımda kalktı. "Lan sikik, ne demek ölmesine göz yumucaz?!"

"Öncelikle sakin ol. Şuan zaman kaybından başka bir şey yapmıyoruz."

Benim sakinliğim onu rahatsız etmiş gibi gözleri dahada alevlendi. "Sana bin kere dedim! Alara'nın bu işlerde ismi geçerse seni gebertirim dedim. Sevdin dimi ulan? Sevdin kızımı! Onun için o piç kurusu, yıllar önce ki olayı senden intikam almak için, Alaranı katıyor bu işe dimi?"

Tekte anlaması şaşırmama sebep olsada kafamı kaldırmadım. İlk defa birinin yanında bu kadar utanıyordum. Ne yapsa hakkıdır. İstese gelsin öldürsün gıkım çıksa şerefsizim.

"Yüzüme bak lan! " her yeri inleticek sesi gözlerimi sımsıkı kapamama sebep oldu. Kendi şerefsizliğimle yüzleştiğim anlardan birindeydim.

Yüzüne bakma cesareti hissedince gözlerinin içine baktım. Sinirden kızarmış yüzü her an üzerime atlayacak gibiydi.

"Ne desen hakkındır ama şuan Alara'yı düşünmeliyiz. Bu olay çözülsün sana gerek kalmadan vururum kendimi merak etme. Ama lütfen önce bu işi çözelim."suçluluk duygusu içimi talan ediyordu. Alara'nın yüzüne nasıl bakardım bilmiyordum.

"Lan senin kararlarınla mı haraket edicez ulan? Ben bilmiyorum, bu işe Alara'nı katmadan çöz!"

Ayağa kalkarak en az onun kadar sinirli sesle bağırdım. "Yemin ederim böyle bir yolu olsa hiç düşünmeden yaparım ama yok! Yok işte ille de tutturmuş intikam diye. Gel beni vur diyorum, gel sik belamı ama kıza dokunma diyorum. Onun için ölmeyi bile göze aldım ama fikrinden dönmüyor işte, siktiğimin puştu!."

"Yapmasaydın ulan bu boku. Ne diye kızımın başını yakıyorsun? kızım annesizliği bile hiç aşamamışken, yanında güvendiği birinin bile olmaması ne demek sen biliyor musun? Sen nerden bile bilirsin ki! Senin ailen var! Onun sadece babası var. Babası bile onu koruyamıyorken sikeyim böyle babayı!"

Kendine olan sinirinden duvarı yumruklamaya başlayınca hemen önüme doğru çektim. "Bu işte tek suçlu benim. Eminim bu oyunun sonunda senin suçsuz olduğunu anlayıp, affedicektir. Elimden gelen her şeyi yaparım bunun için. Beni affetmesede olur. Dinlen, daha sonra sakin kafayla konuşuruz.

Odadan çıkarak dışarı attım kendimi. Geçmişte yaptığım tüm boklar birbir karşıma çıkıyordu.


*****

Sizce Miraç aldığı kararda doğru mu yaptı?

Siz Alara'nın yerinde olsaydınız yaptıklarını affeder miydiniz?

Bu arada part 3 yarın gelir. Son partımız olucak. Artık her şey bir bir yerine oturucak.

Bazıları Miraç'ı hiç bir zaman affedemiyiceğini söylüyor, bence öyle demeyelim ya sonuçta kocam iki seçim arasında kaldı ve herkes ilk seçeneği seçer elbette :(

Lütfen oylarınız eksik etmeyin sınırı bir kenara koydum, öncelikle bir olayları anlayalım daha sonra sınır kaldığı yerden devam edicektir. Oy sayısının azaldığını görünce bölüm yazma perileri uçuyor bende.

Neyseee görüşürüz aşklarım.

Mafya/yarı textingWhere stories live. Discover now