7. Bölüm

13 3 30
                                    

Saatlerdir ev arıyorduk ama bir türlü istediğimiz evi bulamamıştık. Bize kütüphane yapabileceğimi büyük bir oda lazımdı ve bunun için gösterilen evler malikaneydi. İki kişiyiz koskoca malikaneyi ne yapalım?

"Akel bence ilk baktığımız eblerden birini seçelim."

"Oraya kütüphane yapamayız."

"Kütüphane yapmayalım o zaman. Boşver gitsin Akel."

"Hayır."

"Ne inatçı çıktın sende."

Omuz silktim ve emlakçının bizi getirdiği son eve girdim. Ruhe de peşimden. Evin her yeri diğer evlerdeki gibi güzeldi ama istediğimiz büyüklükte bir odası yoktu yine. Pekala o zaman geriye tek bir seçenek kalıyor ama Ruhe kabul eder mi bilemiyorum. Emlakçıya olmadığını söyledik ve artık ev kalmadığından arabaya binip yola koyulduk. Ruhe kendini kötü hissedip duruyordu. Ne gerek vardı ki kendini suçlamaya? Son seçeneğe gittim ve evin önünde durdum. Ruhe yol boyunca dalgın olduğu için farketmemişti bile.

"Geldik Ruhe."

"Ne kadar çabuk?" bir saattir yoldaydık ama neyse.

"Hadi gel." arabadan indi ve yanıma geldi.

"Akel burası benim evim değil."

"Günaydın. Sabahtan beri dalgın dalgın bakınıyordun seni nereye getirdiğimi bile görmedin."

"Burası neresi?"

"Bak kabul eder misin ya da bana güvenir misin bilmiyorum ama son seçenek olarak aklıma burası geldi."

"Neden kabul etmem ve güvenle ne alakası var?" tepkisini kestiremiyordum ama söylemem gerekiyordu.

"Burası benim annemlerden ayrıldığım zaman kaldığım bekar evim. Kabul edersen burası olur etmezsen de üç haftamız var daha." donuk donuk bana baktı sonra da gülmeye başladı. Bu tepkiyi beklemiyordum. Kendini zar zor durdurup gözlerime baktı.

"Akel çapkınlık yapacak biri olmadığını biliyorum zaten. Madem bir evin vardı neden saatlerdir bizi uğraştırıyorsun?"

"Kabul etmezsin sanıyordum."

"Saçmalama lütfen."

"Pekala. O zaman önden buyur tam sana göre bir odam var."

"Nasıl var? Bir sürü ev baktık Akel o kadar büyük bir odan var mı gerçekten?"

"Evi kendim yaptırdım. Aslında bizim beşliye birlikte kalırız diye planlıyorduk ama Batı evlenince plan suya düştü. Stüdyoda devam ettik. Eh enstrümanlar için baya büyük bir oda lazımdı. Ev de bana kaldı. Şimdi ise senin olacak eğer kabul edersen."
Gözlerini kırpıştırıp bana baktı sonra da biraz sert şekilde koluma bir yumruk vurdu.

"Seni aptal! Sabahtan beri ev ev dolaşmaktan geberdim burada. Tamamdır burada kalıyoruz."

"Daha görmedin bile."

"Stüdyo kadar büyük mü?"

"Daha büyük."

"E daha ne olsun? Ev halloldu o zaman."

"Gelip bak hiç değilse. Belki hoşuna gitmez."

"O kadar üşeniyorum ki... neyse tamam bakalım içeriye." Cebimden anahtarı çıkarıp eline verdim. Bi anahtar bir de bana baktıktan sonra eve doğru yöneldi ve kapıyı açıp içeri girdi. Salona, yatak odalarına, mutfağa, bahçeye ve son olarak da kütüphaneye baktı.

"Mükemmel. Kesinlikle burası olsun."

"O zaman ev halloldu. Yemeği birlikte yiyelim mi?"

"Olur." onayı aldıktan sonra birlikte saha önce gittiğim ve beğendiğim bir restorana gittik. Siparişleri verdikten sonra ev için alınabilecekleri koştuk ve yarın değişecek mobilyaları ayarlamaya karar verdik. En zoru yatak odası olacak. Evlenecek olsak da şu an sanki öylesine kutlama ve hazırlık yapıyoruz gibiydik ama evliliğin gerçek sorumlulularını ikimiz düşünmüyorduk. Üstelik daha yeni tanıştığımız için daha da yabancıydık. İkimizde sanki önemsizmiş gibi davranarak unutmaya çalışıyorduk ama bu en son patlak verecektir. Birbirimiz hakkında bir şey bilmiyoruz. Bir de balayı kısmı var o ise daha imkansız çünkü evlendikten iki gün sonra turneye çıkmam gerekecek. Nefes almaya bile vaktim olmayacak. Annem benimle gelecekti turneye ama tarihler belirlendikten sonra evlenecek olmamdan dolayı Ruhe ile yalnız gitmemin daha doğru olduğunu söyledi. Gelmesini istiyordum ama haklıydı. Siparişlerimiz geldikten sonra sessizce yemeğimize başlayıp bitirdik. Pek konuşmadık ve onu eve bırakıp kendi evime geçtim. İçeri girer girmez annem kolumdan tutup beni salona çekti ve yanına oturttu.

Okyanustan Bir FısıltıWhere stories live. Discover now